Oturup düşündüm; bu mevsimde sıcakta veya kışın soğukta yaya olarak binlerce kilometre içindeki dağları taşları, ovaları gölleri, dereleri nehirleri aşan binlerce genç. Koskoca İran'ı boydan boya aşıyor. En sonunda dağlarında "Hudut Namustur" yazan sınırlarımızı aşıp güzel ülkemizde Van'dan Niğde'ye kadar birçok yerde görüntüleniyor ve nedense İçişleri bültenlerinde sayısı hiç değişmeyen 3 milyon 750 bin Suriyeli, sayıları hiç de belli olmayan diğer ülke sığınmacılarına ilave oluyorlar.
Evet durum bu! Şimdi siz düşünün bakalım. Bu tabloya bakınca ne hissediyorsunuz? Diken üstünde misiniz, misafir karşılama telaşında olanlardan mısınız ya da benim gibi iki arada bir derede kalanlardan mısınız?
Ben düşündüm taşındım, bir karara varamayınca, kendime bir yol haritası çizdim.
Önce yeğenimi aradım.
"Oho, bundan kolay ne var dayı? Bir kere onlar muhacir, biz ensar! Sevaba giriyoruz sevaba! Hem bu gelenler memleketimizin "Beka"sı için çok önemli. Bir giderlerse ekonomi çöker. " dedi.
"Nereden biliyorsun?" diye sordum.
" Çok cahilsin be dayı! Sen duymadın mı Sayın Cumhurbaşkanımızın danışmanı Yasin Aktay Bey'i: 'İşverenler, yatırımcılar, sanayiciler Suriyelilerden çok memnun. Çok önemli bazı yerlerde Suriyelileri çekin, bu ülke ekonomisi çöker.(1) ' diyor. Hadi onu duymadın diyelim. Koskoca eski bakanımız Mehmet Özhaseki'yi de mi okumadın: "Şimdi bazı şehirlerde sanayiyi onlar ayakta tutuyorlar. Gaziantep sanayisine gidin yüzbinlerce insan en ağır ve en zor işlerde çalışıyorlar. Kayseri sanayisinde de öyle!" diye her gazeteye demeç verdi.
Bir de unutmadan, biz bunlarla yaşamaya alışacağız. Sen de alış. Sayın Cumhurbaşkanımız ne dedi: 'Bolu'daki seçilmiş olan bir belediye başkanı, oradaki Suriyeliler için, 'Ben bunlara bir tas çorba vermem, buradan gönderirim' demişse de, biz onları da onların eline bırakmadan hükümet olarak valiliklerimiz kanalıyla aynen yedirmeye, içirmeye, giydirmeye devam edeceğiz.'
Onlar şimdi misafir ama biz yakında ev sahibi olacaklar, alış, alış!"
İyi ama dedim Sayın Cumhurbaşkanımız "Burası yol geçen hanı değil!" dedi.
O zaman iş değişti, o ne dediyse doğrudur!
Kafam karıştı biraz, ev sahibi olmalarına ikna olmadım da acaba ekonomi çöker mi diye ikinci telefonumu açtım. Emekli Öğretmen'in iktisat hocası öğrencisini arayıp "Ekonomimiz çöker mi?" diye sordum.
"Ekonomimiz hâlâ çökmemiş mi?" diye alaylı bir soruyla başladı konuşmaya! "Bak, Yazar Bey, senin anlayacağın şekilde anlatayım. Bizde işsizlik oranı % 13,2; gençlerde % 24 (2). Biz ülke olarak işçi aramıyoruz. Zaten kendi insanımız işsiz. Suriyelilerin veya göçmenlerin gitmesi ekonomimizi çökertmez, tam aksine birçok işsizimiz iş bulur. Olsa olsa yarı fiyata zavallıları sömüren patronlar daha az kâr eder. Bu arada Almanya falan diyenler var, kimse unutmasın bir zamanlar Almanya iş gücü açığı olduğu için bizden işçi aldı. Dikkat et ama sınırları yürüyerek aşanları değil, çalışacakları…"
Daha anlatacaktı ama "Bana bu kadar ekonomi dersi yeter, teşekkürler…" deyip kapadım telefonu.
Tabii ki Emekli Öğretmen'e de danıştım. "Benim öğrencim sana gerekli dersi vermiş, daha anlamadın mı?" dedi. Sonra "Bu konuda iki arada bir derede kalacak ne var?" diye bastı fırçayı. Madde madde sıraladı:
1. Bu gelenler Muhacir değil, biz Ensar değiliz. Bu benzetmeyi yapanlar İslam tarihini açıp okusun. Neresi benziyor açıklasınlar kolaysa.
2. 2106.7 kilometrelik yolun neredeyse tamamı İran'dan geçiyor. İranlılar da Müslüman. Onlar niye sahip çıkmıyor?
3. Bu gelenlerin içinde çocuk yok, kadın yok, yaşlı yok. Acaba neden böyle ki?
4. Bu gelenler nerelere gidiyor, nerelere yerleşiyor bir bilen var mı?
5. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın " Onlarla alakalı ters bir yanımız yok." dediği Taliban'ı neden ikna etmiyorlar?
6. Suriyeliler güzel güzel bayram ziyaretine gidiyorlar, çünkü oralarda savaş yok artık. Üstelik Esed de çağırıyor. Neden gitmesinler? Hem senin çevrende sorabileceğin çok kişi var, sor bakalım onlara. Okluk Koyu'ndaki tatilden bir hafta sonra ne değişti de biz şimdi Suriye'deyiz?
7. Kim çorba içirir bilmem ama ben içirmem!
Sonra da cevabımı beklemeden telefonu kapatıverdi.
Aslında bu konuda iç sesim, ben de konuşacağım ben de diyor ama bu haftalık bu kadar yeter. İçim şişti. Aslında kolay yol varken niye zorlaştırır ki siyasiler:
Zorla kimse kimsenin ülkesinde kalmasın. Herkes Ülkesinde Yaşasın!
Tabii ki bir ülke çalıştırmak istiyor, birileri de de orada çalışmak istiyorsa o başka!
(1) www.sozcu.com.tr/2021/gundem/akpli-aktay-suriyeliler-giderse-bu-ulkenin-ekonomisi-coker-
(2) https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/issizlik-rakamlari-aciklandi-24-6534475/