Türk siyasetinin son 20 yılını dikkatle inceleyiniz… Göreve gelen bütün yöneticilerini milletvekilinden bakanına hatta cumhurbaşkanına kadar bir bir gözden geçiriniz. Onların cümlelerini, ifadelerini ve hakaretlerini iktidara geldikleri andan beri not etmiş olsaydınız muhtemelen şimdi küçük çaplı bir kitap çıkarabilirdiniz.
Fakat Türkler unutkan bir hafızaya sahip olduğu için maalesef bütün bunlar bir anda unutuluveriyor. Bu unutkanlık da doğal olarak en çok devleti yönetenlerin işine yarıyor.
İşte ben bütün bunların önüne geçmek için bir müze teklifinde bulunuyorum: İbret Müzesi.
Bu müzede belediye başkanlarının, milletvekillerinin, bakanların ve cumhurbaşkanlarının ayıpları ve yolsuzlukları yer alacak.
Göreve yeni başlayacak bir kişinin göreve başlamadan evvel bu müzeyi gezmesi de zorunlu kılınacak. Görev süresince bu müzede adı olmaması için ahlak ve özveriyle çalışacak. Aksi durumda bu kişinin de adı ve yaptıkları hemen ibretlik olsun diye müzede yer edinecek.
Pekâlâ, şu ana kadar bu müzede neler var?
Hemen girişte “Bu bakara iyi makara” yazacak. Görenler anlayacaklar ki dindarız diyerek iktidarda olanlar aslında bu dinle alenen eğleniyorlar.
Biraz ilerleyeceksiniz hemen solda kocaman “İsrail dölü” yazacak. Bileceksiniz ki yönetenler kendisinden farklı düşünenlere hemen saldırmışlar.
Biraz daha yürüyünce parsellere ayrılmış bir Ankara tablosu göreceksiniz. Tablonun yanında da Bülent Arınç’ın küçük bir büstü olacak. Bu büstün altında “Ankara’yı parsel parsel sattılar.” yazacak. Rantçılığın, ahlaksızlığa göz yummanın ne demek olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
Eğer anlamazsanız zaten biraz ileride sizi birkaç dinozor eşliğinde Melih Gökçek karşılayacak. Orada da israf ederseniz yine bu müzede adınız olacak, anlamını çıkaracaksınız.
Müzenin en geniş en ferah kısmında birkaç sarıklı cüppeli hocanın etrafında el pençe duran siyasetçilerin heykelini göreceksiniz. Bu heykelin hemen dibinde “Bitsin bu hasret. Dön gel.” yazacak. Bu heykelin tam karşısına ise 15 Temmuz’dan bir fotoğraf olacak.
Mesaj gayet net: Devleti, tarikat ve cemaatlere peşkeş çekerseniz bu müzede kendinize yer bulacaksınız.
Müzenin en can alıcı bölümlerinden biri de kuşkusuz Habur rezaleti olacak. Orada teröristleri alkışlarla karşılayan ve çadır mahkemelerde sözde yargılanmasına müsaade eden bir yönetimi göreceksiniz. Bunun hemen yanında Oslo görüşmelerinin fotoğrafı da olacak.
Demek ki neymiş teröre ve terörizme müsaade ederseniz müzede yeriniz kaçınılmaz olacak.
Büyük bir utanç bölümü yapacağız müzeye.
Oraya devasa boyutta bir fotoğraf asacağız.
Bu fotoğrafta Cumhurbaşkanı’nın Şehit Eren Bülbül’ün annesine ev hediye ettiği an olacak.
Bütün ziyaretçiler bu kısmı gördüğünde utanıp başını öne eğecek. Koskoca devleti düşürdükleri duruma bakın diyecek. İşte burada emin olun herkes utanacak.
Müzenin belirli yerlerinde siyasetçilerin alenen yaptığı hakaretler olacak. Bir tarafta “Çapulcu” diğer tarafta “Sürtük” tam yanında da “Operasyon çocuğu” yazacak. İçinizden diyeceksiniz ki “Bir futbol maçında mıyım yoksa gerçekten devleti yönetenler böyle mi konuşuyor?”
İç çekeceksiniz, hem korkacaksınız hem de düzelmesi için dua edeceksiniz.
Yavaş yavaş çıkışa doğru gidiyoruz…
Çıkışta normal müzeler gibi “Yine bekleriz.” tarzı şeyler yazmayacak. Çıkış kapısının üzerinde büyük harflerle “Ananı da al git.” yazacak. Anlayacaksınız ki bu memleket böyle idare edilirse tek yol kaçıp gitmektir.
Evet, bir İbret Müzesi’ne ihtiyacımız var. Aksi takdirde bu memlekette siyasetçiler pek düzelecek gibi görünmüyor. En azından yanlış yapanların unutulmamalarını sağlayalım.