İki suikast, iki kadın

Tarih 24 Ocak 2023

Bir kadın…

Sosyal medyadan yaptığı paylaşımla haykırıyor:

"30 yıl önce… 11 yaşındaydım, 41 yaşımdayım. Hâlâ bombayı koyanı ve buyruğu vereni bilmiyoruz. Bombayı koyanın ismi davaya nazaran Oğuz Demir, eşkâl resmi var ve son davada kırmızı bültenle arama çıkartıldı."

Tarih 28 Ocak 2023

Bir başka kadın…

Eşinin sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak duyuruyor sesini:

"… benim evlatlarım; hayatı boyunca tertemiz yaşamış ve evlatlarıma şerefli bir miras bırakarak şehit düşmüş bir babanın çocuklarıdır. Bizi herhangi partinin iç meselesi, diğer partilerle meseleleri ilgilendirmemektedir. Şehidimiz ile adalet arasına kim girmeye çalışıyor, bu vicdanları yaralayan suikastı kim aydınlatmaya çalışıyor biz ona bakıyoruz. Gerisi bizim için lafügüzaf. Kör değiliz, sağır değiliz, dilsiz değiliz. Duam ve beklentim odur ki şehidimizin kırkı çıkmadan gerçekler ortaya çıksın. Tüm gerçekler belgeleriyle ortaya çıktığında bugünlerde yapılan bu ve benzeri açıklamaların mahiyeti daha iyi anlaşılacaktır. Dua ile..."

Bu kadınlardan birincisinin, kendisi 11, kardeşi 16 yaşındayken babasını terör elinden almış. Adı Özge Mumcu AYBARS.

24 Ocak 1993''te bombalı bir suikastla eşini ve iki yavrusunu geride bırakıp giden Uğur Mumcu''nun kızı…

Bu kadınlardan ikincisinin adı Ayşe Ateş. Eşini elinden almış iğrenç bir el tarafından ateşlenen tabancanın namlusundan çıkan kurşunlar. Kendisi ve iki küçücük yavrusu gözleri yaşlı kalmış.

Kartopu nasıl çığ oluyorsa öylesine yayılmış iki çığlık da…

***

Uğur Mumcu cinayetini İBDA-C, Hizbullah gibi örgütler üstlendi.

Sinan Ateş cinayetini ise kimsenin üstlenmesine gerek kalmadı. Tetiği çeken "şey!" kask bile takmamıştı. Ankara''nın -oturanların çoğu vekil, bürokrat, iş insanı olan ve yüzlerce kamerayla dolu- en hareketli semtlerinden biri olan Çukurambar''dan elini kolunu sallaya sallaya çekip gitti. Adı sanı, her şeyi belli.

İyi de tetiği çeken o, amenna! Ya tetiği çektiren…

Bir internet sitesinde, "Hainler cezasını bulur!" anlamında yorumlar ve paylaşımlar yapılmış. Okuyunca kanım dondu.

Neymiş bu iki yavruyu gözü yaşlı, yetim bıraktıracak "hain"lik. Söyleseler, böylece biz de bilsek ya!

Ya Uğur Mumcu''nun katilleri için ne demeli?

İBDA-C mi gerçekten, ya da Hizbullah mı sorumlu bu işten?

Şu gelişmeyi nereye koyacaksınız?

***

1993 yılının başı…

Uğur Mumcu, zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal''dan randevu istiyor. Çok önemli bir konu olduğunu söylüyor ve randevuyu alıyor.

Turgut Özal, konunun önemini anlıyor ve yanına en güvendiği insan Adnan Kahveci ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis''i çağırıyor. Neler konuşuluyor bilen yok.

14 gün geçiyor; 24 Ocak 1993''te Uğur Mumcu, arabasına konan bomba ile katlediliyor.

12 gün geçiyor; 5 Şubat 1993''te Adnan Kahveci, şüpheli bir trafik kazasında ölüyor...

12 gün geçiyor 17 Şubat 1993''te Eşref Bitlis, şüpheli bir uçak kazasında ölüyor...

17 Nisan 1993''te Turgut Özal, aniden şüpheli bir biçimde ölüyor…

36 gün geçiyor; 24 Mayıs 1993''te PKK, tarihinin en büyük katliamını yapıyor...

Sevk edilen silahsız, otuz üç askerimizi şehit ediyor terör örgütü.

Şimdi bu ölümlerin hepsi bir tesadüf olabilir mi ?

Uğur Mumcu neyi keşfetmişti ?

Devlet arşivinde saklı mı, yoksa sırlar mahzeninde yıllanıyor mu o konuşulanlar?

Ve…

Sinan Ateş''i vuran beş kurşundan sonra bir yerlerdeki kahrolası sessizlik hiç bozulmayacak mı?

Bu soruları geçiyorum.

Çocukları babasız bırakan o vicdanlar, hiç kanamıyor mu, kanamayacak mı?

Hadi bu dünyadaki ömürlerini tamamladılar…

Her şeyin hesabının sorulduğu o büyük günden hangisi kaçabilecek ki?

 

 

 

 

Yazarlar Haberleri