Ünlü tarihçi İlber Ortaylı, 30 Ağustos zaferinin 98. yılında okuyucularına Büyük Taaruz'un bilinmeyen yönlerini aktardı.
Ortaylı'nın yazısının ilgili bölümü şöyle:
TARİH USTALIKLA GİZLENDİ
Ahz-ı asker (asker toplama) işi genişledi. 1899-1902 yıllarında doğanlar silah altına çağrıldılar. Savunma vergilerinde iane ve ayni yardım bile seferberliğe dahil oldu. Büyük Taarruz’un tarihi gizli tutulsa da ağustosta yoğunluğun artacağı belliydi; Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlık görevi ve yetkileri Büyük Millet Meclisi tarafından sınırsız uzatıldı. Taarruzun tarihi ustalıkla gizlendi.
Ankara’daki diplomatik temsilciler, gözlemciler ve yabancı basın mensupları dahi gelişmelerden uzak tutulmaya çalışıldı. Bununla birlikte Yunan tarafı da Afyon’dan başlayan üç kademeli bir tahkimatla hazırlığını sürdürdü. Motorlu nakil araçları, uçak sayısı, ağır makineli tüfek bakımından sayıca öndeydiler. Hatta orduların mevcudu dahi ülkelerin gerçek nüfusunu yansıtmayacak derecede birbirine yakındı.
14 GÜNDE KESİN ZAFER
26 Ağustos’ta başlayan taarruz Yunan hatlarında ilk anda bir gerilemeye neden olduysa da toparlanabildiler. Fakat ana kolordular arasındaki bağlantılar 24 saat içinde koptu. Küçük Asya Ordusu’nun başına getirilen General Georgios Hacıanestis, daha savaşın başında bazı yanlış kararlar aldı ama bunların dışında Nikolaos Trikupis gibi nitelikli komutanların dahi diğer kolordu üniteleriyle bağlantıları devam ettirmediği görüldü. O kadar ki 28 Ağustos’ta Türk birlikleri Kütahya’ya girmiştir. 2 Eylül’de de General Nikolaos Trikupis 6 bin askeriyle Uşak’ta teslim oldu. 14 gün gibi bir süre içerisinde Türk orduları düşmanın üzerinde kuşatma, toptan bir saf dışı bırakma ve esir alma gibi işlemlerle kesin bir zafer kazandı. Afyon-Kocatepe hattında başlayan taarruz 9 Eylül’de İzmir’e girişle tamamlandı. Bundan sonraki safha, Mudanya Mütarekesi ve diplomatik savaştır.
30 Ağustos Zaferi yeni bir çağın, Büyük Dünya Savaşı sonunun teknoloji ve strateji değişiklikleri döneminde elde edildi. Yeni taktikler, savunma, hücum, başarılı ricat teknikleri uygulandı. Dolayısıyla 30 Ağustos’un, ağustos aylarındaki büyük Türk zaferleriyle birlikte, Türk ordusunun bilhassa küçük Asya’daki tarihi bakımından çok önemli olduğu açıktır. Bu zaferler arasında takım tutar gibi seçim yapmak tarihçi anlayışa ters ve asıl önemlisi, bir yurdun ve ulusun 900 sene içerisinde yaşadıklarının anlaşılması bakımdan mahzurludur. Malazgirt Zaferi de Mohaç da Çanakkale, Kutül Amare, Sakarya ve 26-30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi de hepsi bir bütünün parçalarıdır ve 30 Ağustos bunların hepsini zirvede ifade eden bir tarihtir.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.