İstanbul Planlama Ajansı (İPA) “Sığabildiğim Bir Dünya” başlığı altında Kadına Yönelik Erkek Şiddetiyle Mücadelede Özneler, Kurumlar ve Yerel Çözümler başlıklı bir araştırma raporu hazırladı. Rapora göre kadınlar en çok yaşadıkları evlerde şiddet görüyor. Ankete katılanların yüzde 51’i kadınların sokaklarda da tehlike altında olduğunu belirtiyor. Ankete katılanların yüzde 83’ü kadına yönelik erkek şiddetinin kabul edilemez olduğunu ve her koşulda suç sayılması gerektiğini savunurken, tanımadığı bir erkekten şiddet gören kadının polis ya da diğer güvenlik güçlerine başvurması gerektiğini düşünenlerin sayısı yüzde 73. Bu oran aile içi şiddet vakalarında ise yüzde 49’a kadar düşüyor. Bu durum da kadınların failleri tanıdıklarında kurumlara başvurmaktan kaçınabildiğini ortaya koyuyor. Şiddetle mücadeleden sorumlu tutulan fakat yetersiz bulunan ilk üç kurumu ise yüzde 73 oranla Diyanet İşleri Başkanlığı, yüzde 66 ile İçişleri Bakanlığı, yüzde 65 ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı oluyor. Araştırmaya katılan vatandaşların büyük bir oranı İstanbul Sözleşmesinin feshedilesi kararının yanlış olduğunu aktarırken ev kadınlarının yüzde 47,5’inin İstanbul Sözleşmesi hakkında herhangi bir bilgisi yokken bu oran çalışan kadınlarda yüzde 16,2 olarak ortaya çıkıyor.
NE EV GÜVENLİ NE SOKAK
Milliyet'ten Gülden Çoktan'ın derlediği habere göre, kadına yönelik erkek şiddetinin, 2020 yılında ev içinde gerçekleşme oranı yüzde 98 iken, kadınların yüzde 60’ı evinde öldürüldü. Bu araştırma kapsamında araştırmaya katılanların yüzde 70,8’i kadınların en çok kendi evlerinde şiddet gördüğünü düşünüyor. Katılımcıların yüzde 91,8’i hiçbir sebeple şiddete başvurulamayacağı görüşünü savunurken, yüzde 5,9’u erkeklerin aile içi düzeni koruma gerekçesi ile şiddette başvurabileceği görüşünü paylaştı. Kadınların çoğu en çok sokakta tehlikede olduğunu belirtirken artık kadınlar ne evlerinde ne kamusal alanda, ne sokaklarda ve ne de toplu taşımada güvende hissetmediğini ifade ediyor. Araştırmada katılımcıların yüzde 88,6’sı aile içi şiddetin geçerli bir boşanma sebebi olduğunu belirtiyor.
İLK SIĞINAK AİLELERİ
İBB Kadın Dayanışma Evi’nde yapılan görüşmelerde de kadınların ilk başvurdukları yerin aile üyeleri veya arkadaşları olduğu ortaya çıkıyor. Fakat görüşülen kadınlar genellikle evlerinde kaldıkları kadınların eşlerinin müdahalesiyle yeniden evsiz kalıyor. İBB Dayanışma evinde kalan bir kadın görüşmeci yaşadıklarını şöyle anlattı: “Sadece kimliğimi alıp çıktım evden. Ablamda kaldım bir süre ama eski eşim bana bir şey yapmak isterse onlara da yansır diye eniştem orada kalmamı istemedi. Sonra parkta kaldım bir gece. Sığamıyorsun hiçbir yere.”
FAİLLER TANIDIK
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin 2019 yılında Beyoğlu Adli Yardım Merkezi, Bakırköy Adli Yardım Merkezi, Gaziosmanpaşa Adli Yardım Merkezi, Kartal Adli Yardım Merkezi ve Ümraniye Adli Yardım Merkezleri’nde alınan tedbir kararları ile ilgili yaptığı çalışmada, tedbir kararları alınan şiddet vakalarının failinin yüzde 92’sinin kadınların eşleri, yüzde 4’ünün eski eşleri ve yüzde 2’sinin diğer aile bireyleri olduğu görülüyor. Tespit edilebildiği kadarıyla 2019 yılında 474 kadın, 2020 yılında ise 300 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Son yıllarda kadın cinayetleri konusunda dikkat çeken bir ayrıntı ise kadınların şüpheli ölümleri. Cinayetlerin, yüzde 91,3’nün yakın aile bireyleri, akrabalar, eş ya da partnerler tarafından işlendiği belirleniyor. Faillere dair verilere daha detaylı bakıldığında ise 2020 yılında öldürülen kadınların yüzde 50’sinin eşi ya da partneri tarafından öldürüldüğü ortaya çıkıyor. 2020 yılında öldürüldüğü bilinen 300 kadının 181’i evinde, 48’i sokak ortasında, 15’i iş yerinde, 14’ü boş arazide, 11’i arabada, 5’i otelde, 4’ü ıssız bir yerde, 1’i odun deposunda, 1’i kuaförde öldürülmüş, 20 kadının öldürüldüğü yer ise tespit edilememiştir.