Ülkemizde kadın haklarının son yıllarda giderek gerilediğini, kadınlar da söylüyor, uygulamalar ve istatistikler de bunu kanıtlıyor.
Ancak İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç’ın açıkladığı ve İstanbul Barosu’nun da üzerinde ısrarla durduğu, kadınları olumsuz etkileyen bir başka olay daha var.
Malum, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve aile kavgaları had safhada, ülkede neredeyse her gün bir kadın cinayete kurban gidiyor. Ve kadınların, erkeklerle bu mücadelede hukuksal olarak desteklenmesi de şart, çünkü çoğunlukla kadınların bir avukat tutacak parası da olmuyor.
Kadınların bu açığını, barolar, adli yardım ödeneği ile sağlıyorlar.
Yani eğer bir kadın, avukat tutamıyorsa, baroya gidiyor, baro kendisine bir avukat sağlıyor, avukatlık ücreti ise adli yardım ödeneğinden devlet tarafından karşılanıyor.
Başkan Filiz Saraç’ın anlatımına göre, İstanbul barosunda adli yardım sistemi içerisinde 8 bin 550 avukat görev yapıyor. 2023 yılı Kasım ayına kadar, bu avukatlara yapılan başvuru sayısı ise 6 bin 905. İlginçtir, bu başvuruların 6 bin 172’sini, yani toplam başvuruların yüzde 90’ı kadınlardan gelmiş. Dolayısıyla, adli yardım ödeneği yüzde 90 oranında kadınlara yarayan bir uygulama.
Kadınlara destek olan avukatlara, bakanlık bütçesinden asgari tarifeye göre ödeme yapılması gerekiyor. Avukatlar da kadınları savunmak için canla başla çalışıyor.
Ancak adli yardımda görev yapan avukatların paralarını bakanlık iki yıldır ödemiyor.
İstanbul Barosu bu amaçla, Adalet Bakanlığı ve siyasi partilere yazı yazıp; adli yardım kapsamında avukatlara ödenmesi gereken meblağın 34 milyon TL’ye ulaştığını ancak ödemelerin iki yıl geriden geldiğini iletti. Baronun açıklamasına göre, şu anda 2022 yılının Mayıs-Haziran ayında evrakı teslim edilenlerin ödemesi yapılıyormuş. (34 milyon lira, uzaya gönderilen astronot için ödenen 1.5 milyarın yanında neredeyse çerez parası.)
Ülkede enflasyonun ne kadar yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Düşünün, bir avukat bundan 22 ay önce, kendisine asgari tarifeden ödenmesi gereken, mütevazı avukatlık ücretini bu süreden sonra alırsa, elinde ne kalır?
Hiçbir şey.
Bunu bile bile, avukatların ücretini ödemiyorlar.
Böyle olunca da uygulama cazibesini yitiriyor. İşte Baro Başkanı Filiz Saraç diyor ki, “İktidar kadına yönelik şiddette adalete erişme bütçe ayırmıyor, kurumsallaşmış ve meslektaşlarımızın özveriyle yürüttükleri avukatlık hizmetini yapılamaz hâle getiriyor.”
Haksız mı?
Tabii ki değil.
Peki yüzde 90 oranında kadınlara yarayan bir uygulamayı aksatmak kadına düşmanlık değil midir?
Bu konuda bir not daha eklemek gerekir.
İktidar, birden fazla baro olan illerde adli yardım ödeneğinin, avukat sayısına göre değil, neredeyse eşit dağıtılmasına yönelik bir kanun çıkarmıştı; bundan amaç, kendi kurdurdukları baroları beslemekti. Ama biliyoruz ki, iktidar yandaşı baro kurmak için yapılan düzenleme işe yaramadı, ikinci baro diye bir olgu ortaya çıkmadı, iktidarı destekleyen avukatlar bile o barolara ilgi göstermedi. Zaten Anayasa Mahkemesi de yasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu saptadı ve iptal etti, yeni bir düzenleme istedi. İktidar bu düzenlemeyi de yapmıyor, tersine, Anayasa Mahkemesi’ni kapatmanın yollarını arıyor. Öyle anlaşılıyor ki, Anayasa Mahkemesi’ni kapatma niyetinde bile böyle kararların etkisi var.
Bu arada haksızlık da etmeyelim, paragözler dışında binlerce avukat, para alamasalar da kadınlara destek olmayı, ihtiyacı olana arka çıkmayı, savunmasızları savunmayı sürdürüyorlar.
Çünkü ödemelerini geciktirenlerin asıl amacının, kadınları savunmasız bırakıp, erkeklere muhtaç etmek, eve kapatmak, mümkünse toplumdan soyutlamak olduğunun farkındalar.
Ve bir kadın avukat, bunu şöyle ifade ediyor:
“Savunmasız kadınlara yargıda destek vermesek, ülkeyi Talibanlaştırmak isteyenlerin ekmeğine yağ süreriz, bunun farkındayız.”