Türkiye Karahan Çantay'ın adını erkek güzeli seçildiğinde değil, asıl Sibel Can ile yasak aşk iddiaları ortaya çıkınca duymuştu.
Eski model ve oyuncu olan Çantay, her şeyi geride bırakıp Tayland'a yerleşti. Orada da geçirdiği motosiklet kazası sonucu genç yaşında aramızdan ayrıldı. Şov dünyasının dışında, gözlerden uzak yaşasa da, Sibel Can ile "ilişkisi" hep konuşuldu, magazin sayfalarında yıllarca merak konusu oldu.
'ONUNLA HEP GURUR DUYDUK'
Sabah gazetesinden Tuba Kalçık, Çantay'ın ailesine başsağlığı dilemek için kız kardeşi Betül Çantay'ı aradı.
İşte Tuba Kalçık'ın o haberi:
Çok üzgün olan Betül Çantay, "Biz onunla hep gurur duyduk, ölümünün ardından bize gelen mesajlarla da onun ne kadar çok sevildiğini bir kez daha görüyoruz" derken, Karahan Çantay'ın gözden uzak yaşamasına rağmen hâlâ halk tarafından unutulmadığını söylüyor:
"Tayland onun hep yaşamak istediği yerdi. Orada gerçekten çok mutluydu. ODTÜ'den diplomasını aldıktan sonra matematik öğretmenliği yapmaya karar verdi. Tayland'da da öğretmenlik yapıyordu. Öğretmenlik yapmaktan dolayı da çok mutluydu. Mesleğini çok seviyordu."
ÇOK KIRILDI
"Çok sıkıntılı bir dönem geçirmişti, bundan dolayı kırgınlığı var mıydı?" diye sorduğumda ise şunları söyledi:
"Kırgınlığı vardı tabii. Abim; çocuk gibi kalbi olan, çok temiz bir insandı. Yaşadığı sıkıntılı dönem sonrası çok üzüldü. Ve Amerika'ya gitti bu süreçte. Ama çıkan haberler gibi taksi şoförlüğü falan yapmadı orada; bunu da belirteyim.
Amerika'dan döndükten sonra yarım bıraktığı eğitimini tamamladı. ODTÜ'den mezun oldu. Sonrasında İstanbul'a geldi. Hatta Bebek'te fotoğrafını çekmişlerdi. O dönem acaba burada çalışsam mı diye İstanbul'a geldi. 'Yeniden sektöre dönsem mi?' diye birkaç ajansla da görüştü.
Ama ona destek veren olmadı. Halbuki o zaman istemişti tekrar çalışmayı. Sonrasında da mesleğini yapmaya karar verdi zaten ve Tayland'a gitti. Tertemiz kalpli bir insandı. Onun başına ne geldiyse saf niyetinden geldi.
Kurtlar sofrasında kuzu gibiydi o. Çok kırıldı yaşadıklarından dolayı. Bize de çok bir şey belli etmezdi. İçinde yaşardı her şeyi. Biz de ailesi olarak açıkçası onun bir daha İstanbul'a yerleşip, o piyasaya girmesini istemedik."