Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, Türkiye’nin farklı ülkelerle yaşadığı sorunlar konusunda meydan okudukça yalnızlaşıp fakirleştiğini söyledi. Kahveci, yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınının başlangıcında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla hayata geçirilen “Biz bize yeteriz” kampanyasının da bir deneme olduğunu söyledi.
Kahveci, bugünkü köşe yazısında Türkiye’nin ekonomi konusunda tam bir çıkmaz noktada olduğunun altını çizerken şunları yazdı:
En büyük pazarlarımızı dahi kaybediyoruz. Tabiri caiz ise değerli yalnızlıktan fakirlikte yalnızlığa geldik.
Körfez ülkeleri ambargo sırasında. Rusya zaten her fırsatta vuruyor. Çin ise 40 milyar dolar havucu göstererek 1 milyar dolarla istediğini alıyor. ABD ile zaten finans alanında derin ilişkilerimiz olurdu. Ama kovid-19 başladığında FED ile swap bile işlemedi. Ama hepsinden önemlisi Avrupa Birliği ülkeleri. Çünkü en büyük satışlarımız oraya...
Kovid-19 ile Çin’e bağlanan tedarik zincirinin ne kadar hatalı olduğunu anlayan bir dünya var. Özellikle AB pazarında bizim için tarihi fırsat var. Bölgenin üretim gücü en yüksek ülke Türkiye olabilir. Ama o tren de kaçıyor.
“Meydan okudukça pazarlar birer birer elimizden gidiyor” diyen Kahveci, şunları yazdı:
Şu anda maalesef derin bir çıkmaz içindeyiz. Ya yalnızlığımızı giderecek demokrasi adalet noktasına geleceğiz; ya da fakirliği tercih ederek içe kapanmış bir ülke olacağız.
“Biz bize yeteriz” kampanyası aslında bir denemeydi. Acaba yettik mi biz bize? Ekonomik tabloya bakınca fakir olarak biz bize yeteriz. Ama evlatlarımızın geleceğini de karartarak biz bize yetebiliyoruz. Yani zenginlik ve refahın bu politikada yeri yok.
İyi ama toplum veya Millet bu işe ne der? Bu konuda bu yıl iki kez yazı yazdım. Maalesef toplum şu ana kadar fakirliği adeta istedi. Evlenemedi, çocuk yapamadı, boşandı ama reisini yedirmedi. Ama bu iş burada bitse amenna. Yoksulluk giderek artıyor. Bakın kurlar her gün artıyor. Fakirlik her gün daha büyük kader olarak topluma empoze ediliyor.
“Acaba bu sabır nereye kadar sürecek?” diye soran Karar yazarı, yazısını şöyle sonlandırdı:
İnanın bunu ben bile bilemiyorum. Sadece bildiğim bir şey varsa o da şudur: Bu yüksek fakirlik için bize daha çok dış düşman gerekiyor. Daha çok dış gerilim, daha çok dış politikanın etkinliği bizi bekliyor.
Hatta içerideki farklı sesleri bastırabilmek için de dış düşman ve içe kapanma tek yol olarak görülebilir.
Umarım bu tercihin sadece bizim değil, evlatlarımızın ve torunlarımızın da geleceğini karartacağını görebilir ve buna göre hareket edebiliriz.