CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, video konferans yöntemi ile gerçekleştirilen toplantıda Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Kulübü üyeleri ile bir araya geldi ve sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu gençlere 'liyakat' örneği verirken, AKP Eski Tanıtım Ve Medya Başkan Yardımcısı Emre Cemil Ayvalı’nın "Bir tarafta, çok açık söylüyorum, darbeci Kemalist gelenek vardı, bir tarafta FETÖ vardı, bunları birbirine kırdırmak suretiyle yol almak mecburiyetinde kaldık" sözlerini hatırlattı ve “Yönetim krizinin temelinde yatan bu” dedi.
Anka'da yer alan habere göre Kılıçdaroğlu Türkiye’deki adalet konusuna da değinirken, Mevlana ve Sadi-i Şirazi’nin sözlerini atıf yaptı ve şunları söyledi:
“Bir sade vatandaş aybaşını nasıl getireceğini düşünüyor veya işsiz nasıl iş bulabilirim diye düşünüyor. Doğrudan doğruya adalet olgusunu kafasında canlandıramıyor. Onun önceliği kafasında iş bulmak. Adaleti savunurken veya adalet olması gerektiğini söylerken, kimliğimizi ve yaşam tartımızı öncelemememiz gerekiyor. Adalet benim için de benim gibi düşünmeyenler için de geçerli olması gereken bir kavram olması gerekir.”
2023 yılında birçok gencin oy kullanacağını anımsatan Kılıçdaroğlu, gençlere sosyal medya üzerinden ulaştıklarını açıklayarak, gençlere Türkiye’nin ekonomik ve siyasi açıdan bağımsız olması gerektiğini belirtti: “Mustafa Kemal’ın sözü vardır, ‘Savaş meydanında kazınılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça bağımsızlığınızı koruyamazsınız’ diyor. Bugün geldiğimiz nokta o dur. Siz Türkiye saman ithal ederken vicdanınız sızlamıyor mu? Neden ithal ediyoruz?”
Kılıçdaroğlu’nun gençlerin sorularına verdiği yanıtlardan satır başları şöyle:
HUKUK DEVLETİ İÇİN SİYASETE DÜŞEN GÖREV: Hukuk devletinin tam anlamışla geçerli olduğu bir devlet yapısını iyi inşa etmek için topluma iyi eğitim vermek gerekiyor. Siyaset kurumunun ahlaklı olması ve Siyasi Ahlak Yasası dediğimiz ve bugüne kadar Türkiye’de olmayan bir düzenlemeye ihtiyacımız var. Ayrıca siyasetin toplumun hassas duygularıyla oynayarak oy devşirme gibi bir yöne savrulmaması gerekiyor. Siyaset gelecek ve günlük sorunları ve artı herkesin rahat yaşayabileceği bir Türkiye inşa etmek için bir görev üstlenmeli. Bunlar üzerinden siyaset yapmalı. Devletin yapısında en yukarıdan en aşağıya kadar belli ahlaki kurallar çerçevesinde görev yapmaya başlarsa, bunlar topluma da yansıyacaktır. Bizde bir söz var ya, ‘Balık baştan kokar’ diye. Baştaki kişi temiz ve dürüst olacak, bu da toplumun kılcal damarlarına kadar ulaşacak.
Bir örnek vereyim Japonya’da 4 saat sular akmadığı için bir belediye başkanı istifa etti. Sorumlu olan kişinin kendisini olduğunu söyledi. Bizde bırakın 4 saati 15 gün sular kesildi, tankerlerle sular taşıdı, vatandaşımız belediye başkanına teşekkür etti, tankerlerle su geldi diye. ‘Bu sular niye kesildi, neden önlem alınmadı?’ gibi sorular sorulmadı.
SAĞLIKLI ÇÖZÜM: Vergi veriyorsunuz, dolmuşa binerken, sakız alırken… Ne olursa olsun hayatınızın alanı vergiye tabi. Teneffüs ettiğiniz hava hariç. Peki ödediğiniz vergilere nereye harcanıyor? Ben kaç gündür soruyorum, şehir hastaneleri, havaalanları, köprüler, yollar yaptınız gayet güzel. Sadece şunu soruyorum, bunları kaça yaptınız? Bu sorunun yanıtını CHP’nin genel başkanı olarak ben bilmiyorum, 600 milletvekili de bilmiyor. 83 milyon vatandaş da bilmiyor. O zaman bana hangi ahlak, hukuk devletinden söz edeceksiniz. Sorunumuzun temeline inmediğimiz sürece sağlıklı çözümler üretemeyiz.
ADALET VE HUKUK SORUNU: İnsanlık tarihi biraz da adaleti sağlama mücadelesidir. Çünkü bütün peygamberler adaleti sağlamak için görevlendirildi. Bütün düşünürler yine adalet peşinde koştu. Hayatın her alanında insanoğlu haksızlığa uğradığı zaman adalet arayışı içine girdi. Adalet konusunda toplumun çok duyarlı olduğunu biliyoruz, mahkemelerin adalet dağıtmadığını biliyoruz. En yetkili kişilerden Yargıtay Başkanının bile adalete olan güvenen yüzde 30’lara indiğini ifade ediyor.
TOPLUM DUYARSIZ DEĞİL: Burada şöyle bir gerçek var. Adaletsizliklere toplum duyarsız değil. En azından toplumun aydın kesimleri bu duyarlılıklarını koruyor. Şöyle bir şey düşünün. Bir sade vatandaş aybaşını nasıl getireceğini düşünüyor veya işsiz nasıl iş bulabilirim diye düşünüyor. Doğrudan doğruya adalet olgusunu kafasında canlandıramıyor. Onun önceliği kafasında iş bulmak. Adaleti savunurken veya adalet olması gerektiğini söylerken, kimliğimizi ve yaşam tartımızı öncelemememiz gerekiyor. Adalet benim için de benim gibi düşünmeyenler için de geçerli olması gereken bir kavram olması gerekir.
Mevlana adaleti kutup yıldızına benzetir ve ‘Adalet kutup yıldızı gibidir. Bütün kainat onun etrafında döner’. Dolayısıyla sabit, yerinde duran ve onun etrafında dönen bir adaletin bu kadar değerli olduğunu ifade eder. Sadi der ki ‘Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez’. Adalet bugünün kavramı değil. Haksızlığa uğrayan insanlar hep adalet arayışı içine girmişlerdir.
YÖNETİM KRİZİNİN TEMELİ: Türkiye’de yönetenler açısından yok ama yönetilenler açısından kriz var. Medya ve toplum üzerinde bir baskı var. Sorunun temel kaynağı liyakat. Devlet ve kamu yönetiminde olması gereken liyakat yok. Geçenlerde televizyonda birisi açıklama yaptı. Çıktı ve ‘Biz iktidar olduk, müsteşar olmak için 12 yıl beklemek gerekiyor. Beklemeye tahammülümüz yok. Dolayısıyla başka bir örgütle işbirliği yaptık, diğerlerini tasfiye ettik’ gibi bir cümle kurdu. Liyakat dediğiniz işi ehline vermektir. ‘Ben işi ehline vermiyorum, işi istediğim adama veriyorum’ diyor. Yönetim krizinin temelinde yatan bu.
CHP’DE SİYASET YAPMAK İSTEYEN GENÇLER: Çok sayıda genç 2023’te oy kullanacak. Gençlerin siyasete ilgileri ve pozisyonu nedir? Bu konuda hocalarımız ve gençlik kolları başkanımız var. Oturup çalışma yapacaklar. Bizim gençlere ulaşacağımız en kolay nokta sosyal medya. Orada da oturup 1 saat bir şeyi anlatırsanız, gençler 15 saniye sonra başka bir yere geçebiliyor. Yeni kuşağın beklentilerine uygun özel çalışma yapılması gerekiyor.
VİCDANINIZ SIZLAMIYOR MU: Gençlerin unutmaması gereken iki şey var, Mustafa Kemal’in siyasi ve ekonomik bağımsızlığı. Eğer bayrağımın altında özgürce yaşıyorsam, bunun adı siyasi bağımsızlıktır. Ekonomik bağımsızlık da çok önemlidir. Mustafa Kemal’ın sözü vardır, ‘Savaş meydanında kazınılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça bağımsızlığınızı koruyamazsınız’ diyor. Bugün geldiğimiz nokta o dur. Siz Türkiye saman ithal ederken vicdanınız sızlamıyor mu? Neden ithal ediyoruz.
BİR OLURSAK GÜÇLÜYÜZ: Bugün batının egemen güçleri kendi aralarında kavga ediyor, Türkiye’yi biz besleyeceğiz diye. Tarım stratejik sektördür. Çünkü karnınızın doyması lazım. Arabanız, televizyonunuz olmaya bilir ama yemek yemek zorundasınız. Demokrasiyi inşa edeceksek, beraber inşa edeceğiz. Tek başıma ben yapamayacağıma göre birlikte yapacağız. Kavgaysa beraber hukuk içinde kavga edeceğiz. Bütün dünya ve Türkiye’ye ‘Biz beraber olduğumuz zaman güçlüyüz ancak’ diye göstereceğiz.
KİMLİĞİNDEN SANA NE: Eğer ayrışırsak, kimlik açısından ayrıştı toplum. Yok Kürt’tür, Türk’tür, Laz’dır, Çerkez’dir… Ya kardeşim sanane. Ben babamı, annemi seçme özgürlüğüne mi sahibim. Hayır, herkesin kendi kimliği ve kendi şerefidir, siyasetin konusu olmaz. İnanç açısından da ayrıştırıyorlar. Kardeşim herkesin kendi inancıdır. Siyasetin konusu onun işsizliğidir, Türkiye büyüyor mu büyümüyor mu?