Basına kapalı buluşmanın görüntüleri daha sonra paylaşıldı. Katılımcılardan 6 kadın düşüncelerini şu şekilde dile getirdi:
“Bıktım, çünkü Düzce’de hiç ağaç kalmadı, hep villalar. Çok vahim, her yer villa doldu, betonlaştı. Yer yok bir şey yapmaya; yazık günah bu kadar da olmaz. Şimdi bir şey dediğin de ‘üstü sizin, altı bizim sökün götürün’ diyorlar”
“Tabii ki iktidara geleceğiz hep beraber, geldikten sonra bu çalanlara çırpanlara affedecek misiniz, hesap soracak mısınız?”
“KEMAL KILIÇDAROĞLU SÖZÜ İSTİYORUM”
“Ben emekli olamayan bir bankacıyım. Emekli olamayan derken kanunlar gereği ile hakkı elinden alınan üç buçuk milyon (EYT’li) kişiden biriyim. Şimdi bizler sanki bu hükümetler ekstra bir şey istiyormuşuz gibi hakkımız verilmiyor. Biz yıllarca devlete ödediğimiz vergiler ile verginin karşılığı olarak emekliliğimizi istiyoruz. Başka da bir şey istemiyoruz. Bizler bu ülkede çalışamayacak kadar yaşlı, emekli olamayacak kadar da genç olarak tarif ediliyoruz. Ben sizin sözünüze güvendiğim için ve sizi çok yakından takip ettiğim için sizden Kemal Kılıçdaroğlu sözü istiyorum, bu konuya el atılacağına dair.”
“Kızım Gazi Üniversitesi mezunu. Mezun oldu, formasyonunu da aldı, atanamıyor. Çocukcağızım gitti Realkom’da (Düzce’de bir tekstil fabrikası) çalışıyor. Bu zulüm değil mi? Yardımlarınızı bekliyoruz başkanım.”
“SANDIKLAR ÖNÜMÜZE GELDİĞİNDE...”
“Dün akşamki açıklamanızı büyük bir heyecanla beklemiştik. Şimdi orada birtakım vakıfların ve derneklerin yurt dışına para transferinden söz ettiniz. Lakin bilinen de bir gerçekti. Benim öğrenmek istediğim yurt dışına kaçırılan bu ülkenin sermayesi, bu ülkenin parası iktidara geldiğimizde bu paralar, kaçırılan servetimizi iade alacak mısınız, getirte bilecek misiniz? Yoksa, bu suçu işleyenlerin yanına kar mı kalacak?”
“Bu sandıklar önümüze geldiğinde, sandık güvenliğini gerçekten sağlayabilecek miyiz? Benim bir oyum var ve bir görevim var; ben bir sandıkta görev alabiliyorum. Bu görevi yerine getireceğim ama Türkiye geneli… Hepimiz için çok önemli, bunun hakkında görüşlerini öğrenmek istiyorum.”
Kadınlardan sonra söz alan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“ARA NEREDEYSE ORAYA GİDER”
“Tarım arazisi kalmadı diye söylediniz. Her taraf betonlaştı, evet bütün şehirler beton ormanına döndü. Yüksek binalar, doğru dürüst yeşillik yok. Dolayısıyla böyle bir sorunumuz var. Bu sorunun çözülmesi için her kentin bir planlanması olması lazım ve bunu o kentin anayasası gibi olması lazım. Nerelerde yeşil alan, nerelerde konutlar, nerelerde okul, nerelerde sağlık sistemi, nerelerde toplu konut… Bunların hepsinin planlanması lazım. Park alanlarının planlanması lazım, caddelerin planlanması lazım. Bu planlama olduğu takdirde bütün bu sorunlar aşılır ama işi planlamaya değil de müteahhitte teslim ederseniz böyle bir tablo çıkar. Para neredeyse oraya gider. Şimdi Düzce’ye bakıyorum; Düzce, Türkiye’nin en yeşil kentlerinden birisi. Bu kadar yeşilliğin içinde Türkiye’de havası en kirli şehirlerden birisi burası, bu da başlı başlına bir sorun. Oysa burası, olağanüstü yeşil alanı olan bir kent. Korunması lazım ama bunun için de belediye başkanının CHP’li olması lazım.
“AMERİKA’YA YERLEŞECEKLER HERHALDE, ÖYLE ANLAŞILIYOR”
Akşam sosyal medyada devleti soyanlardan bahsettim. Amerika’ya yerleşecekler herhalde, öyle anlaşılıyor yani. Buradan milyarlar gidiyor; 10 milyon dolar, 20 milyon dolar… Bütün bunların hepsini söyledim. İsim vermedim ama ‘Erdoğan açıklasın bunları’ dedim. ‘Efendim 15 Temmuz…’ ne ilgisi var 15 Temmuz ile? ‘Efendim FETÖ…’ ne ilgisi var FETÖ ile? Kardeşim benim söylediklerim doğru mu yanlış mı?
“SUÇLULAR TELAŞ İÇİNDE AÇIKLAMA YAPIYORLAR”
Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri yanlış ise söyle, şurası yanlış de. ‘Burası yanlıştır’ diyemiyor, kaçıyor. Kaçsın, yakalayacağım. Hiç meraklanmayın. Kim devleti soyuyor ise, kim kul hakkı yiyorsa, kim bu ülkede fakirin fukaranın hakkını yiyorsa onun hesabını soracağım, o ayrı bir şey. Zaten suçlular telaş içinde arka arkaya açıklama yapıyorlar. Yapın da benim söylediğimiz neresi yanlış, onu bir söyleyin. O yok; vay efendim şunu söylüyor.
“YALANDIR DİYEMİYORLAR”
Benim söylediklerimi dinle kardeşim, ben ne diyorum? Burada vakıf kurdun, vakfın ismini veriyorum. TÜRGEV diyorum, ENSAR diyorum, 10 milyon dolar diyorum, 20 milyon dolar diyorum, yaklaşık bir milyar lira gönderdiniz diyorum. Nereden öğreniyorum ben bunu? Türkiye’den vakıflardan değil; Amerika’daki onların gelir idaresi başkanlığındaki kendi sitesinden. Çünkü Amerika şeffaf bir devlet. Buraya para getiriyorsanız, bir vakıfta kullanıyorsanız ben onu ilan ederim diyor ve ilan ediyor. Biz de oradan öğreniyoruz. Yalandır diyemiyorlar, sahtedir de diyemiyorlar ama diyorlar ’15 Temmuz’, ne ilgisi var 15 Temmuz ile? FETÖ, ne ilgisi var? Taktik diyorlar, ne taktiği kardeşim? Ben rakam veriyorum, bilgi veriyorum. Rahmetli İnönü derdi, ‘Suçluların telaşı içindeler’ aynı suçluların telaşı içindeler.
“KUL HAKKI YİYENİ AFFEDEMEM”
Kul hakkı yiyeni affedemem. Yüce yaratan da diyor ki, ‘her türlü günahla gelirseniz affederim ama kul hakkını affetmem’ diyor. Kul hakkı ayrı…
“SURİYELİLERİ ÜLKELERİNE GÖNDERECEĞİM”
Suriyeliler ve Afganlar konusunda milletime söz verdim. En geç iki yıl içinde Suriyelileri kendi ülkelerine göndereceğim. Öyle ırkçılık yaparak değil. Nasıl göndereceğimizi anlatayım; bunu Suriyelilere de anlattım. İstanbul’da Suriyeliler ile toplantı yaptım. Dediler ki, bizi iki yıl içinde nasıl göndereceksin? Bir; Suriye ile barışacağız, niye kavga ediyoruz? Karşılıklı büyükelçilikleri açacağız. İki, buradaki Suriyelilerin yakılan, yıkılan evlerini, okullarını, kreşlerini hepsini yapacağız. Bunu Avrupa Birliği fonları ile yapacağız, bizim müteahhitlerimiz yapacak.
Parayı Avrupa Birliği verecek, onlar da suçlu çünkü. Onlar daha düne kadar hiç ses çıkarmıyorlardı. Şimdi, ya parayı verirsin biz bunların evini yolunu yaparız yoksa kapıyı açarız hepsi size gelir. Onlar paraları verecekler. Üç, onların can ve mal güvenliklerini sağlayacağız. Kendi ülkelerinde canları güvenlik içinde olacak, kimse saldırmayacak. Dört, fabrikalar… Bizim iş adamları gider fabrikalarını açarlar, işleri de hazır olacak. Dolayısıyla, ben bunu anlattığım zaman Suriyeliler dediler ki, ‘Biz o zaman burada niye kalıyoruz ki, biz kendi ülkemize gideriz…’
“EMEKLİ İKRAMİYESİNİ ARTIRMIYORLAR”
Yaşa takılanlara (EYT) Kılıçdaroğlu sözü verdim zaten defalarca. Hakkınızı savunacağız, hiç endişeniz olmasın. Yeter ki hak aramayı bilin ve yeter ki yalnız olmayın. Aynı haksızlığa uğrayanların bir arada olması lazım, toplu olması lazım, birlikte mücadele etmeleri lazım. Bakın bir ara taşeron işçiler vardı, bu taşeron işçilerin normalde kadrolu olmaları lazım, diğer işçiler gibi olmaları lazım. Aynı işi yapıyorlar. Bunların hakkını savunduk, hakları teslim edildi. Emekliye iki ikramiye maaş verilsin dedik; itiraz ettiler, para yok dediler, sonra verdiler. Şimdi emekli ikramiyesini artırmıyorlar. Enflasyon nereye çıktı? Artırmıyorlar, para yok diyorlar ama beşli çetelere para var. O beşli çetelere ne yapacağımı da çok iyi biliyorum.
“KÖY OKULLARINI YENİDEN AÇACAĞIZ”
Gazi mezunu kızım var dedi, evet… Bakın o konuda, çok büyük sıkıntılar var. Binlerce kişi var atama bekleyen. Hatta sınavda Türkiye’de derece alıp, Türkiye 7.’si olup sözlü sınavda düşük puan verilerek elenenler de var. O yüzden Milli Eğitim Bakanlığı’na gittim. Herkes diyor ki, Milli Eğitim Bakanlığı’na niye gittin? İyi de onun hakkını kim savunacak? Derece almışsın, Türkiye’de dereceye girmişsin…
Türkiye’de bir çocuğun matematikte Türkiye 7.’si olması kolay mı? Alıyorsunuz, bunu sözlüde eliyorsunuz. Niye eliyorsun kardeşim? Bütün bunların hakkını hukukunu savunacağım. Köy okullarını yeniden açacağız; öyle ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen garabetine de son vereceğiz. Bütün öğretmenler kadrolu olacak. Sayıştay bu ülkenin en önemli denetim kuruluşlarından birisidir. Diyor ki, 183 bin öğretmen açığı var diyor. Dışarı da binlerce öğretmen atama bekliyor. Bunların tamamını halledeceğiz.
AMERİKA''DA ÖĞRENCİ YURDU!
Buradan transfer olan paraları geri alacak mısınız? Yoksa, bu yolsuzluk yapanların yanına kar mı kalacak? Hiç kimsenin yanına kar kalmayacak, hepsinin burnundan fitil fitil getireceğim. Endişe etmeyin. Sen gideceksin, orada bir vakıf kuracaksın… Bakın, vakıf kuruyorlar, 35 katlı gökdelen yaptılar New York, Manhattan’da. Manhattan’ın özelliği şu: metrekaresinin kirası 10 bin dolar. Ben diyor öğrenci yurdu yapıyorum. Sen beni mi kandıracaksın?
“MUHAMMED ALİ CLAY’İN ÇİFTLİĞİNİ DE SATIN ALDILAR”
Öğrenci yurdu yapacaksan niye Amerika’da öğrenci yurdu yapıyorsun? Türkiye’de bir sürü çocuk var. Kızlar var yurt bulamıyorlar. Parayı oraya götürüyorsun. Ben de buna inanacağım, kendi dünyalarını yapıyor. Bakın Muhammed Ali Clay’in çiftliğini de satın aldılar. Çiftlikleri var, gökdelenleri var, binaları var.
Başlarında yönetici kim? Beyefendinin çocukları, ben de buna inanacağım… Ben Amerika’ya gidiyorum, niye gidiyorsun? Amerikalılara hizmet etmek için mi? Hayır servetini oraya götürüyorsun. Mal varlığını oraya götürüyorsun. Hepsinin hesabını soracağım. Konuşmuyor bakın, konuşmuyor, başkalarını konuşturuyor. Sen çık konuş. Ben sana teklif ettim, çık konuş. Senin bir sürü televizyon kanalın var, bir sürü adamın var, bir sürü gazetecin var, bir sürün yandaşın var. Vallahi tek başıma çıkacağım, hepiniz toptan gelin oturup konuşalım. Çıkamazlar…
“HEPSİNİN VERİLERİ VAR BİZDE”
Sandıklara sahip çıkacak mısınız? Kediler trafoya girdi mi? Hiç endişe etmeyin, şu anda CHP Bilgi İşlem Merkezi’nde 1998 yılından 2018’e kadar kim, hangi sandıkta oy kullanmış hepsinin verileri var bizde, Tamamını güncelliyoruz. Bir örnek vereyim; seçim listeleri geldi, 100 küsur yaşında bir adam ilk kez oy kullanıyor. Dedik ki, 100 kusur yaşında adam bugüne kadar hiç oy kullanmamış yeni oy kullanacak. Hemen oraya CHP’lileri gönderdik, bölgede böyle bir adam var mı burada? Yok böyle bir adam. Hemen uyardık, bütün listelerden bakıyoruz.
“ENDİŞE ETMEYİN”
Altı lider seçim güvenliği konusunda karar aldık, bu konuda bir komisyon oluşturduk ve komisyonumuz çalışıyor. Son İstanbul seçimlerinde, Ankara seçimlerinde, diğer seçimlerde sandık başında olan arkadaşlarımızı eğittik, tutanağı imzaladıktan sonra cep telefonu ile fotoğrafını çekip tak diye genel merkeze attılar. Dolayısıyla biz, kimin kazanıp kazanmadığını çok önceden öğrendik. Öyle TRT yayın yapmadı, YSK açıklama yapmadı… Milletvekillerimiz, il başkanlarımız, ilçe başkanlarımız sandıklara sahip çıktılar, sonuna kadar da sahip çıkacağız. Sandık güvenliği konusunda endişe etmeyin.
“DOKTORA İHTİYACI VAR BU MEMLEKETİN"
Hastalar onkoloji konusunda başka yere gidiyor, bu sadece burada değil, birçok yerde. Bakın Kars’a gittim, Kars’ta şunu söylediler, Kars’ta bir de tıp fakültesi var. Tıp fakültesi var; doktor yok, uzman doktor yok. Dolayısıyla Erzurum’a gönderiyoruz diyorlar. Bu sorun planlanması gereken bir sorun. Büyük bir hata yaptılar. Doktorlara ‘nereye giderseniz gidin’ diye bir açıklama yaptı Erdoğan, doktor gönderilir mi başka yere, doktora ihtiyacı var bu memleketin. Üstelik coğrafyanın değişik yerlerinin hiç doktoru yok.”