Başlangıçta kâr haddi yüksektir. Kapital stoku büyüdükçe kâr haddi düşer. Kapital birikimi nüfus artışını izlediği sürece ücret haddi yüksek kalır. Sonuçta nüfus artar, kapital stoku çok büyür ve ekonomi ulaşabildiği en büyük zenginliğe ulaşır. Bu aşama ile durgunluk başlar kapital birikimi yavaşlar ücretler düşer. Büyüme kâr haddi düşünce durur. Durgunluk dönemlerinde ücretler geçimlik düzeyde, nüfus sabittir. Kâr haddi düştüğü için yatırım yoktur. Buna karşılık toprak sahiplerinin rantı çok yüksektir.
Bu durum Ricardo’ya göre şöyle açıklanır: Faiz haddinin üstünde bir kâr haddi kapitalistleri tasarruf yaparak kapital birikimine teşvik eder. Başlangıçla tabii düzeyde oluşan ücret haddi, tasarruflardaki artışla bu düzeyin üstüne çıkar. Bu ücret haddi nüfusu uyardığı için nüfus artar. Bu artış emek arzını artırdığı için ise ücret tabii düzeye iner. Ancak gıda maddelerinin fiyatlarındaki artış nakdi ücretleri yükseltir. Tarımda azalan getiri nedeni ile gıda maddelerinin fiyatı artığı halde sanayide böyle bir artış olmaz. Rekabet sonucunda Tarım ve sanayide nakdi ücretler eşitlendiği için, sanayi de mamul fiyatları aynı iken nakdi ücretlerin yükselmesi kâr haddini azaltır. Uzun dönemde kâr haddi minimum riziko primini karşılayacak düzeydedir. Nüfus artışı durmuştur. Kar ancak riziko primini karşılayacak düzeye düştüğü zaman, birikim ve büyüme duracak ekonomi uzun dönem durgunluğa girecektir. Burada rantlar yüksek, reel ücret haddi tabii düzeyde, kâr haddi de ancak rizikoyu karşılayacak düzeydedir. Nüfus artışı ise durmuştur. J.S.Mill ise bu noktada Ricardo’dan ayrılır. Ona göre nüfus artışının denetlenebileceği düşüncesi vardır. Ayrıca teknik yenilikler için de daha iyimserdir