Türkiye’de ilk korona virüs vakasının görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden bu yana, Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan vaka ve ölüm sayıları tartışma konusu olmaya devam ediyor. 11 Ocak 2021 itibarıyla açıklanan son resmi verilere göre, Türkiye’de Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 22 bin 981. Ancak ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, geçmiş yıllara göre artan ölüm vakaları hesaplandığında, Türkiye’deki pandemi ölümleri açıklanan verilerin dört kat üzerinde olabilir.
New York merkezli Columbia Data Analytics’in Analitik Bölüm Başkanlığı görevini yürüten MEF Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Onur Başer tarafından yapılan araştırmaya göre, 2017-2020 yılları arasındaki ölüm sayıları karşılaştırıldığında, 2020'de Türkiye’de Kovid-19 kaynaklı ölümlerin sayısı 80 bini aşıyor. Prof. Dr. Başer, kamuoyuna ilk kez duyurulan araştırmasına ilişkin olarak, Deutsche Welle Türkçe’den Aram Ekin Duran’ın sorularını yanıtladı:
Deutsche Welle: Türkiye’de Kovid-19 pandemisine ilişkin vaka ve ölüm sayıları çokça tartışılıyor. Sizin yaptığınız son araştırma, bu konuda ne tür yeni bir bilgi ortaya çıkardı?
Prof. Dr. Onur Başer: Çalışmanın amacı Kovid-19’un sağlık sistemine getirdiği yükün insan ölümlerine etkisini göstermek. Biz araştırmamızda tamamen kamuya açık e-Devlet'te yayınlanan günlük vefat verilerini kullandık. Türkiye'de e-Devlet uygulaması üzerinden yalnızca dokuz kentteki vefat sayıları günlük olarak yayınlanıyor. Bu kentler, İstanbul, Bursa, Denizli, Kahramanmaraş, Kocaeli, Konya, Malatya, Sakarya ve Tekirdağ olarak sıralanıyor. Diğer şehirler için bu rakamlar neden yayınlanmıyor, bilemiyorum. Türkiye nüfusunun yüzde 35’ini oluşturan bu dokuz kentte, 2020 yılının 17 Mart-31 Aralık tarihleri arasında kayda geçen vefat sayılarını son üç yıl ile karşılaştırdık. Ocak ayının ilk günlerinde tamamlanan araştırma sonucumuza göre, söz konusu dokuz kentteki fazladan ölüm sayısı 35 bin 165 olarak gerçekleşti. dokuz kentten elde edilen veriler, diğer kentlere de dağıtıldığında, bu sayı Türkiye geneli için 80 ile 120 bin arasında değişiyor. Bu sayı yalnızca 17 Mart-31 Aralık 2020 tarihleri arasındaki ölümleri kapsıyor. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, aynı tarihler arasında Kovid-19 nedeniyle ölenlerin sayısı 21 bin 488 olarak açıklandı. Yani aslında Kovid-19 kaynaklı ölümlerin açıklanandan dört kat fazla olduğunu söyleyebiliriz.
"Fazladan ölüm" kavramı neyi anlatıyor? Dünya genelinde bu kavrama ilişkin genel kabul görmüş bir tanım var mı?
Özellikle ölümlerin hastalıkla ilişkilendirilmesinde standardın sağlanamadığı durumlarda, pandeminin kamu sağlığına etkisinin ölçülmesinde, fazla ölümlerin hesaplanması, epidemiyolojide sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Fazla ölümler pandemi sürecinde beklenen ölümlerin üzerindeki ölümlerin sayısı olarak hesaplanır. Kovid-19’la direkt ilintili ölüm sayıları testlerdeki yetersizlik ve raporlama sistemindeki sorunlar nedeniyle pandemi süresince doğru sayılamayabilir. Fazla ölümler tarihsel sayılardan farklılık gösterdiği için, fazla ölüm sayıları bu tip sorunlardan arındırılmış sayıyı verir. Fazla ölümler sadece Kovid-19 ile ilgili değil, tüm sağlık sebeplerinden dolayı ölenlerin sayısını kapsar. Pandemi sırasında Kovid-19 sebebiyle hastanelerde yer bulamayan veya hastaneden virüs bulaşır korkusuyla tedavilerini erteleyen ve kanser, kalp gibi hastalıklar sebebiyle ölen hastaların sayıları da fazla ölümlerin içerisindedir. Diğer ülkelere baktığımızda fazla ölümlerin üçte ikisi direkt Kovid-19 ile ilgili, üçte biri ise dolaylı ölüm olarak saptanıyor.
Araştırma sonuçlarına dönecek olursak, kent bazında bakıldığında fazladan ölümler ile ilgili nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?
17 Mart yani ilk Kovid vakasından bir hafta sonra ile 31 Aralık tarihi arasında dokuz ilimize baktığımızda, Bursa’da 4 bin 718, Denizli’de 2 bin 268, İstanbul’da 16 bin 870, Kahramanmaraş’ta 2 bin 187, Kocaeli’nde 1950, Konya’da 2 bin 352, Malatya’da 1423, Sakarya’da 3 bin 144 ve Tekirdağ’da 577 fazla ölüm gerçekleştiğini gördük. Türkiye nüfusunun yüzde 35'ini kapsayan bu dokuz şehrimizde, 2020 yılında toplam 35 bin 489 fazladan ölüm gerçekleşti.
Peki, e-Devlet kanalıyla ulaşılan bu dokuz kentin vefat sayılarını, Türkiye geneline nasıl yansıtmak gerekiyor?
Analizimizin ikinci kısmında, istatistikte örtük sınıf analizi denilen bir yöntemle 81 ilimizi ölüm oranlarını etkileyecek faktörler ile gruplara ayırdık. Örneğin illerdeki yaş kategorileri (50 yaş altı, 50-59, 60-69, 70-79, 80+), sıkışıklık düzeyi, hastane sayısı, sağlık personeli sayısı, eğitim düzeyi ölüm oranlarını etkileyen faktörler olarak modelimize girdi. En büyük etkiyi 80 yaş ve üstünün oranı belirledi. Bu gruplamalarda elimizde verileri bulunan şehirler, aynı gruptaki -yani fazla ölüm oranları benzerlik gösterme olasılığı yüksek- ve verisi olmayan şehirlerle eşleştirildi. Daha sonra elimizdeki fazla ölüm oranlarını, gruptaki diğer şehirlere nüfusları oranında dağıttık. Buna göre, Türkiye’de Kovid-19’un sağlık sistemine getirdiği yük sebebiyle 121 bin 854 fazla ölüm gerçekleşti. İllerde hesaplanan en az oranı dağıttığımızda sayı 90 bin 590, en fazla oranı dağıttığımızda 2020 yılında gerçekleşen fazla ölüm sayısı Türkiye genelinde 205 bin 31. Bu sayıların üçte iki oranı, diğer ülkelerdeki gibi, Kovid ile ilgili olduğu düşünülürse yaklaşık 81 bin direkt Kovid-19 ölümü, geri kalanının dolaylı Covid ölümü olduğu söylenebilir. En düşük tahminimizi bile alsak, sayılar Kovid-19 ölümlerinin 60 binin üzerinde sonuçlandığını gösteriyor.
Neden ülke genelinde vefat sayıları, pandemi nedeniyle gerçekleşen ölümlere doğru yansıtılamıyor?
Türk Tabipleri Birliği Başkanı’nın açıkladığı üzere hastaneden gönderilen raporların il sağlık merkezinde düzeltilmesi için tekrar hastaneye geri gönderilmesi veya geri gönderileceğini düşündükleri raporların hastanelerden il sağlık merkezlerinin kabul edeceği şekilde hastanede düzenlemesi, iletişim kopuklukları, ekonominin açık tutulması için düşük sayı beklentileri, toplum hassasiyeti gibi konularla toplanan ve ilan edilen vefat sayıları su anda Türkiye’deki salgının ölümler üzerindeki büyüklüğünü doğru yansıtmıyor. Tabii ki bu sayıların yüksek olması üzücü bir durumdur, ancak salgın ile mücadelede doğru resmi görüp ona göre önlem olmak salgınla mücadelenin olmazsa olmazıdır. 2021 yılında aşılama ile vefat serilerinde yeniden eski yıllara döneceğimizi ümit ediyoruz.
Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin vefat sayılarında güncellemeye gitmesi mümkün mü? Dünyada bunun örneği var mı?
Örneğin Rusya birkaç gün önce ölüm sayılarını düzeltti ve bu yıl 229 bin 700 olan fazla ölümlerin yüzde 81’inin Kovid’den kaynaklandığını açıkladı. Biz Türkiye olarak vaka sayımızı düzelttik ama onunla beraber dünya listelerine baktığımızda oranlar arasında uyuşmazlık Türkiye’de göze çarpıyor. Türkiye'deki vaka/vefat oranının açıklandığı gibi yüzde 0.9 olmadığı anlaşılıyor, oran yüzde 3.68 civarında. Yani dünya genelinde Peru, Bulgaristan, Bosna Hersek, İtalya ve Yunanistan düzeyinde. Oysa şu anda açıklanan oranlar salgınla mücadelede örnek gösterilen tam kapanmaya giden Güney Kore (%1.5), Japonya (%1.4), Yeni Zelanda (%1.2), Lüksemburg (%1.1) gibi ülkelerden daha iyi. Böyle olunca biz salgının gerçek yükünü ölçemiyoruz, kapanma olmadan da kapanan devletlerden daha iyi durumdayız gibi bir yanılgı ortaya çıkıyor.