Koronavirüsle ilgili dikkat çeken araştırma! 'Süper bağışıklık' hakkında her şey...

Aşıları tamamlanmış olan kişiler Kovid enfeksiyonu geçirdiklerinde, virüse karşı daha iyi korunur hale geliyorlar. 'Süper bağışıklık' ya da 'hibrit bağışıklık' olarak adlandırılan bu durumun avantajları da dezavantajları da çok. İşte tüm detaylar...

Koronavirüs pandemisinin ilk gününden bu yana bilim insanlarının ve kamu sağlığından sorumlu yetkililerin cevabını aradığı bir soru var: Virüsten korunmak için ne yapmalıyız? İlk günlerde bol bol el yıkama, sosyal mesafe, izolasyon, maske kullanımı ile sınırlı olan korunma önlemlerinin kapsamı, virüse dair bilgilerimiz arttıkça genişledi. Kovid geçirip iyileşenler virüse karşı doğal bir bağışıklık edindi. O esnada aşıların geliştirilmesiyle hastalığı geçirmeyenler de çok güçlü koruma kalkanlarına kavuştu.

Ancak varyantların ortaya çıkması ve aşılarla sağlanan bağışıklığın gücünün zaman içinde azalması bu kalkanlarda çatlaklar açılmasına yol açtı. Dolayısıyla bilim insanları bugün halen Kovid karşısındaki en iyi koruyucunun ne olduğuna dair araştırmalar yürütüyor.

Bu noktada hatırlatma dozlarının çok kritik olduğuna dair birçok bulgu var. Zira bu ek dozlar, vücudun zayıflamakta olan antikor tepkisini eskisinden de daha kuvvetli hale getiriyor.

Geçtiğimiz günlerde İngiltere medyasında bu açıdan oldukça önemli bir araştırmanın sonuçları yayımlandı. Birleşik Krallık Sağlık Güvenliği Ajansı tarafından 35 bin sağlık çalışanı üzerinde gerçekleştirilen araştırmada, iki doz aşı üzerine Kovid enfeksiyonu geçirmenin, gelecekteki enfeksiyonlara karşı çok yüksek oranda koruma sağladığı bulundu.

İki doz aşı olduktan bir sonra Kovid'e yakalanan kişilerde, enfeksiyon sonrası koruma süresi 3-9 ay boyunca yüzde 91, 15 ay sonra ise yüzde 90 seviyesindeydi.

DOĞAL BAĞIŞIKLIK 

Bilim insanları bu olguyu "Hibrit Bağışıklık" olarak tanımlıyor. Zira aşılardan elde edilen bağışıklığın üzerine, "breakthrough" (bağışıklığı delip geçen) enfeksiyonun yol açtığı doğal bağışıklık da eklendiğinde ortaya hibrit bir durum çıkıyor.

Bu nedenle Kovid enfeksiyonuna bakış da değişiyor. Geçtiğimiz günlerde New York Times'da yer alan bir haberde, aşılı kişilerin enfekte olmayı memnuniyetle karşıladığı zira bunu bir bağışıklık desteği olarak gördüğü belirtiliyor.

Gazeteye konuşan Domenica D'Ottavio isimli New York'lu kadın, Noel zamanı Kovid-19 kaptığını ve bunun sonucunda yaşadığı öksürük, ateş gibi semptomların yanında bir de rahatlama hissi yaşadığını anlattı.

Enfekte olmadan önce iki doz aşısını ve hatırlatma dozunu olduğunu belirten D'Ottavio, "Bu farklı bir his. Enfekte olana kadar kafanıza küçük bir şüpheyle gezmekte olduğunuzu fark etmiyorsunuz" diye konuştu.

D'Ottavio, halen maske takıp yaşlı annesini ziyaret etmeden önce test yapıyor. Ama bir yandan da seyahat planları yapıyor, pandemiyi düşünmeden geceleri dışarı çıkıyor. 

GOOGLE ARAMALARINA DA YANSIDI

44 yaşındaki Ilana Horowitz de Ocak başında eşi ve 6 yaşındaki ikizleriyle birlikte Kovid olduklarını söyledi. Bu sayede birkaç aylığına da olsa bir "normallik hissi"ne kavuştuklarını belirten Horowitz, artık çocukların okulda devamsızlık yapması ya da kendisinin işe gidememesi gibi konularda endişelenmediğini belirterek, "Bunun bir özgürlük verdiği doğru" dedi.

40 yaşındaki Patricia Piekarski de Ocak başında erkek arkadaşıyla birlikte hafif Kovid geçirdiklerini ifade ederek, "Hâlâ maske takıyorum ve önlem alıyorum ama kardeşimin yeni doğan bebeğini görme ve restoranlarda yemek yeme konusunda kendimi daha güvende hissediyorum. Yakında arkadaşlarıma mesaj atıp, 'Aranızda Kovid geçirmiş olanlar varsa, hadi görüşelim' diyeceğim" diye konuştu.

ABD'deki Google aramaları da benzer bir mental değişime işaret ediyor. Google Trends verilerine göre, örneğin "süper bağışıklık" ifadesiyle ilgili aramalar son 3 ayda yüzde 550 artış gösterdi. Aynı dönemde "hibrit bağışıklık" aramalarında da yüzde 230'luk bir artış yaşandı.

PEKİ UZMANLAR NE DİYOR? 

Hibrit bağışıklığın virüse karşı koruma kalkanına bir katman daha eklediği konusunda birçok doktor ve immünolog hemfikir. Ne var ki bu güçlenmiş koruma, bütün tedbirlerin bir kenara bırakılacağı anlamına da gelmiyor. Zira hibrit bağışıklığın gücü kişiden kişiye değişebiliyor ve zamanla bu koruma da zayıflayabiliyor.

La Jolla İmmünoloji Enstitüsü'nde virolog olarak görev yapan Shane Crotty, New York Times'a, "Hibrit bağışıklık sahip olacağınız en güçlü bağışıklık. Ama ben bunu her türlü tehdidi her koşulda durdurabilecek bir güç kalkanı olarak görmezdim" diye konuştu.

Uzmanlar aynı zamanda hibrit bağışıklık kazanma uğruna kasten enfekte olma davranışının yaygınlaşması konusunda da uyarılarda bulundu.

Bellevue Hastanesi'nden bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Celine Gounder, "İnsanların bu 'yeni normal'e ulaşmak için kasten enfekte olacaklarından gerçekten endişe ediyorum" ifadelerini kullandı. Virüsün tahmin edilemez olduğunu ve genç bireylerin bile ağır hastalık riski altında olduğunu söyleyen Gounder, "Bir şeyler yanlış gidebilir ve kendilerini hastanede bulabilirler" diye konuştu.

Tabii bir de enfeksiyon sonrası ortaya çıkan 'uzun Kovid' semptomlarıyla ilgili belirsizlik söz konusu…

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı da bağışıklık kazanmak için kasten enfekte olmanın çok hatalı bir düşünce olduğunu belirtti. "Evet, yeni enfeksiyon geçirince antikor seviyesi yüksek kalır, 3-6 ay arasında antikor seviyesi yüksek kaldığı için o mutasyona karşı koruma sağlanır ama başka bir varyant çıkınca ona karşı koruma yine gerçekleşmez. Bu nedenle kişiler defalarca hasta olabilir" sözleri ile bu durumu sahada çok sık gözlemlediklerini dile getirdi. Bir ay içerisinde iki kez hastalık geçirenler veya 2-3 ayda bir hastalananların olabileceğini, bunun tamamen bağışıklık sistemi ile alakalı olduğunu ifade eden Savaşçı, hastalığı bilinçli bir şekilde geçirmeye çalışmanın kontrolsüz bir şekilde kalıcı hasara yol açabileceğini belirtti. Savaşçı sözlerine söyle devam etti: "Hastalığı geçirenlerle aşılı olup korunanlar arasında özellikle 'uzun dönem Covid sonrası sendromu' dediğimiz durumda yüzde 80 civarında farklılıklar yaşanıyor. Hastalığı aşısız geçirenlerde çeşitli komplikasyonlar ve vücutta hasarlar da kalabiliyor. Dolayısıyla her zaman olduğu gibi bilimin ışığında ilerleyelim."

DÖRDÜNCÜ DOZ AŞIYA EŞDEĞER

San Francisco'da bulunan California Üniversitesi'nden bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Peter Chin-Hong, doğal bir enfeksiyonun yaratacağı bağışıklık desteğinin, dördüncü doz aşıyla aynı değerde olduğunu belirtti.

Hibrit bağışıklık aynı zamanda aşılanmadan ya da hatırlatma dozunu olmadan önce enfekte olan kişilerde de görülüyor. İlk kez aşılandığımızda ya da enfekte olduğumuzda, bağışıklık sistemimizin tepki verme süresi biraz uzun oluyor. Ancak bağışıklık sistemimiz oldukça geriye giden bir hafızaya sahip. Bu nedenle ikinci kez virüsle karşılaştığında, daha hızlı tepki veriyor ve daha fazla antikor üretiyor. Bu etki hem aşılanmış hem de enfekte olmuş kişilerde daha da baskın hale geliyor.

Yukarıda bahsettiğimiz İngiltere'deki araştırmanın bir benzeri de ABD'de gerçekleştirildi. Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi'nde yürütülen çalışmada, aşılandıktan sonra Kovid enfeksiyonu geçirmiş sağlık çalışanları ile sadece aşılanmış olanların antikor seviyeleri kıyaslandı. Sonuçta ilk gruptaki bireylerin antikor seviyelerinin kayda değer oranda daha yüksek olduğu belirledi.

Araştırmanın yürütücülerinden Fikadu Tafesse, çalışma Omicron dalgasından önce yapılmış olsa da bulguların "breakthrough" enfeksiyonun koruyuculuğu artırdığını gösterdiğini söyledi.

B HÜCRELERİNİN ROLÜ 

Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Okulu'nda anesteziyoloji profesörü ve kritik bakım uzmanı olarak görev yapan Dr. Anita Gupta, "Süper bağışıklık demek biraz abartı olabilir ama yakın zamanda yapılan çalışmalar, hibrit bağışıklığı doğruluyor. Burada en önemli rolü hafıza B hücreleri oynuyor" dedi ve ekledi:

"Kısa ömürlü bağışıklık hücreleri ortadan kalksa bile, bu hafıza B hücreleri bir süre daha etkili oluyor."

Gelelim kötü haberlere... Yale Üniversitesi'nden immünoloji uzmanı Dr. Akiko Iwasaki'nin söylediğine göre, hibrit bağışıklıkla elde edilen koruma seviyesi ve bunun süresi kişiden kişiye değişiyor. Üstelik bağışıklığı zarar görmüş, yaşlı ya da başka bir sebepten ötürü ağır hastalık riski taşıyan kişiler, hem genç ve sağlıklı kişilere kıyasla daha az antikor üretiyor, hem de bu antikor seviyeleri daha kısa süre içinde düşüyor.

Hastalığı ağır ya da hafif geçirmenin hibrit bağışıklığın seviyesini etkileyip etkilemediği de belli değil. Dr. Iwasaki, bu durumu "Ağır semptomlar gösteren bir kişi daha büyük miktarda virüse maruz kalmış olabilir. Bu daha fazla antikor tetiklenmesi ve dolayısıyla daha fazla koruma anlamına gelecektir. Asemptomatik bir bireyde ise bağışıklık yanıtı çok güçlü olmayacağından, yeniden enfeksiyon ihtimali söz konusu olabilir" sözleriyle açıkladı.

Iwasaki, "Virüs ortaya çıkmadan önceki hayata dönmek için henüz biraz erken. Bu piyango bileti almak gibi bir şey. Çünkü kaç tane antikor ürettiğinizi bilmiyorsunuz" diye konuştu.

BAŞKA VARYANTLARA KARŞI KORUMAYABİLİR

New York Üniversitesi'ne bağlı Hassenfeld Çocuk Hastanesi'nin pediatrik bulaşıcı hastalıklar birimi direktörü olan Dr. Adam Ratner ise bir "breakthrough" enfeksiyon atlatmanın kısa vadede ağır hastalık riskinden koruduğunun "neredeyse kesin" olduğunu belirtti.

Ancak hibrit bağışıklığın, yeniden gerçekleşecek hafif ya da asemptomatik bir enfeksiyonu ya da virüsü başkalarına bulaştırmayı ne derece etkilediği de bilinmiyor.

Dahası kişinin gelecekte ortaya çıkması muhtemel varyantlar karşısında korunup korunmadığı da belli değil. Toronto Üniversitesi'nden immünolog Dr. Jennifer Gommerman, "Örneğin daha önce Delta varyantıyla enfekte olmuş bazı aşılı kişiler, Omicron'la yeniden enfekte oldular" uyarısında bulundu.

Diğer yandan uzmanlar, "breakthrough" enfeksiyon geçirmiş kişilerin "Bana artık hiçbir şey olmaz" tavrıyla hareket etmesinin yanlışlığı konusunda da uyardı. Çünkü toplumun genelinin virüsün günlük hayatın sıradan bir parçası haline gelmesi için yeterli seviyede doğal bağışıklık kazanıp kazanmadığı bilinmiyor.

Brigham Kadınlar Hastanesi'nde bulaşıcı hastalıklar uzmanı olan, aynı zamanda Harvard Tıp Okulu'nda dersler veren Dr. Paul Sax, "Omicron salgının ortasında riski artırmanın herhangi biri için mantıklı bir hareket olacağını söylemek çok zor" diye konuştu.

Ancak genç, aşılı ve Kovid dışında bir hastalık taşımayan kişiler için "breakthrough" enfeksiyonlar bir huzur kaynağı. Brown Üniversitesi Kamu Sağlığı Okulu Dekanı Dr. Ashish K. Jha, "Breakthrough enfeksiyonun ardından en az üç ay boyunca ağır hastalık riski taşımıyorsunuz. Bu süreçte, özellikle de hatırlatma dozunuzu da olduysanız, koruma seviyeniz konusunda kendinize güvenebilirsiniz" diye konuştu.

Jha, "Yeniden enfeksiyon kapabilir misiniz? Evet, bulaşıcılık seviyesinin zirvesinde olan bir kişi yüzünüze defalarca öksürürse kapabilirsiniz" derken, bir restoranda girilecek normal bir etkileşimin güvenli olacağını vurguladı.

Ancak hibrit bağışıklık durumunda bile yeniden enfekte olma ve virüsü başkalarına bulaştırma riskinin sıfır olmadığını ifade eden uzmanlar da var. Dolayısıyla risk grubundaki kişilerle birlikte zaman geçirmeden önce önlem alıp test yapmakta fayda var.

Kısacası, Dr. Gounder'ın şu uyarısı akıldan çıkarılmamalı: "Toplumda hassas durumda insanlar olduğunu unutmayın. Maske takmak gibi önlemlere devam etmek zorundayız. Çünkü mesele sadece kendimizi korumak değil, mesele başkalarını korumak."

Daily Mail'in "Two vaccine doses and a previous infection provides 90% protection against Kovid for more than a YEAR, new study suggests" ve New York Times'ın "I Had Breakthrough Kovid. Can I Start Living Like It’s 2019?" başlıklı haberlerinden derlenmiştir.


 

Sağlık Haberleri