1990’lı yıllardaki ekonomik krizler istihdam olanakları ve çalışma koşullarında bir takım dengesizliklere, değişikliklere yol açtı. Bu süreçten en fazla kadınlar etkilenirken. kadınlar işgücü piyasasında ikinci konuma itilmiş, geçici görülmüş, işten çıkarılmış, düşük ücretli çalışmaya mahkûm oldu.
Kadın emeği küreselleşme, ekonomik krizler, neo-liberal politikalar sonucunda olumsuz etkilenen piyasaların kurtarıcısı olmuş; fakat bu durum kadınlar için sosyal ve hukuksal açılardan dezavantajlı bir konumda bırakmış, kaynak ve gelirin dağılımı açısından erkeklerle kadınlar arasında eşitsizlikleri de beraberinde getirdi.
Daha önce bahsedildiği gibi tarımın ticarileşmesi, kadınların çalışma yaşamı üzerinde olumsuz etkiler yarattı.
Türkiye’de de göreceli olarak güçlü ekonomik büyümeye karşılık 1980’lerden beri istihdam olanakları son derece kısıtlı kalmıştı. Birçok ülkede 1980 sonrası yapısal uyum politikalarının hayata geçirilmesi kadın istihdamını artırıcı bir etki yapmıştı.
SANAYİ KADIN İŞGÜCÜNÜ CANLANDIRDI
Sanayiye yapılan yatırımlar ucuz işgücü olarak kadın emeğine olan ihtiyacı artırmış ve bazı ülkelerde işgücünün kadınlaşması sürecini başlatmıştı.
Öte yandan, Türkiye’de böyle bir süreçten bahsetmek mümkün değildir. İhracata dayalı politikaların uygulanması kentlerde tarımdaki istihdamı düşürürken, tarım dışı kadın istihdamında beklenen artış gözlenememiştir.
Türkiye’de halen işgücünün önemli bir bölümünün tarım sektöründe istihdam edilmesi kadın İşgücü açısından negatif bir etki yaratmıştı. Gelişmiş ülkelerde %3-5 arasında olan tarım istihdamı, 2019 yılında ülkemizde %17 civarında.