Sürdürülebilir tarım, toplumun mevcut gıda ve tekstil ihtiyaçlarını karşılama amacını sürdürürken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da gözeten, ekosistem hizmetlerine dayanan ve çevreye zarar vermeden yapılan tarımı ifade eder. Tarımın sürdürülebilirliğini artırmak için çeşitli yöntemler bulunur. Bu yöntemler arasında, esnek iş süreçleri ve tarım uygulamalarının geliştirilmesi gibi adımlar sürdürülebilir gıda sistemlerinin oluşturulmasında önemli rol oynar.
Tarımın çevresel etkileri büyük ölçüde biliniyor. Tarım, hem çevreyi değiştirirken hem de çevresel değişikliklerden etkilenir. İnsan nüfusunun artmasıyla birlikte, gıda üretiminin artması kaçınılmaz bir gereklilik olarak ortaya çıkar. Bu noktada, sürdürülebilir tarımın, değişen çevresel koşullarda büyüyen nüfusu besleme konusunda potansiyel bir çözüm sunduğu görülür. Ancak, belirli bir maliyet ve sınırlı doğal kaynakların mevcudiyeti düşünüldüğünde, verimsiz veya zararlı tarım uygulamaları, sonuç olarak mevcut kaynakları tüketme ve edinme yeteneğini tehlikeye atabilir.
1907'de Franklin H. King, "Kırk Yüzyılın Çiftçileri" adlı eserinde sürdürülebilir tarımın faydalarını ele alır ve bu tür uygulamaların gelecekte tarım için kritik öneme sahip olacağı konusunda uyarılarda bulunur. Söylenene göre, 'Sürdürülebilir tarım' terimi, Avustralyalı agronomist Gordon McClymont tarafından ortaya atılmıştır ve 1980'lerin sonlarında yaygın bir şekilde kullanılmaya başlar.
2002'de Toronto'da düzenlenen Uluslararası Bahçe Bitkileri Kongresi'nde, Uluslararası Bahçe Bitkileri Bilimi Derneği tarafından bahçecilikte sürdürülebilirlik konusunda uluslararası bir sempozyum düzenlenerek ilkeler, 2006'da bir sonraki konferansta daha derinlemesine tartışıldı.
1977 tarihli ABD Ulusal Tarımsal Araştırma, Yayım ve Öğretim Politikası Yasası'nda, "sürdürülebilir tarım" terimi, özel bir uygulamaya sahip entegre bir bitki ve hayvan üretimi sistemini ifade eder ve uzun vadeli hedefleri şu şekilde özetlenir:
- İnsan gıda ve lif ihtiyaçlarını karşılamak.
- Çevre kalitesinin ve tarımsal ekonominin dayandığı doğal kaynakların geliştirilmesi.
- Yenilenemeyen kaynakların ve çiftlikteki kaynakların en verimli şekilde kullanılması ve gerektiğinde doğal biyolojik döngülerin ve kontrollerin entegre edilmesi.
- Çiftlik operasyonlarının ekonomik uygulanabilirliğini sürdürmek.
- Çiftçilerin ve toplumun yaşam kalitesini artırmak.
İngiliz bilim adamı Jules Pretty, tarımda sürdürülebilirlikle ilgili şu temel ilkelere değinir:
- Besin ögesi döngüsü, toprak yenilenmesi ve azot fiksasyonu gibi biyolojik ve ekolojik süreçlerin tarım ve gıda üretim uygulamalarına dahil edilmesi.
- Yenilenemeyen ve sürdürülemeyen girdilerin azaltılması, özellikle çevreye zararlı olanlar için.
- Çiftçilerin uzmanlığının kullanılmasıyla hem araziyi verimli bir şekilde işlemek hem de çiftçilerin kendine güvenini ve kendi kendine yeterliliğini teşvik etmek.
- Farklı becerilere sahip insanların işbirliği ve dayanışması yoluyla tarımsal ve doğal kaynak problemlerini çözme, bu sorunlar arasında haşere yönetimi ve sulama bulunmaktadır.
- Uzun vadeli ve kısa vadeli ekonomiyi dikkate alarak, tarımsal ortamların sonsuz yenilenmeyi teşvik etmek için tasarlanması, kaynakların korunması ihtiyacını çiftçinin geçim kaynakları için çabalama ihtiyacı ile dengeler.
- Biyolojik çeşitliliği insan yaşam alanı içinde barındıran uzlaşma ekolojisi olarak kabul edilir.