Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Almanya'nın Düsseldorf kentinde düzenlenen 8. Türk-Alman Ekonomi Günü programında konuştu.
Türkiye ekonomisine ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Şimşek, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerinin önemini vurguladı.
1963'ten bu yana devam eden diyaloğun ve angajmanın altını çizen Şimşek, Türkiye'nin AB ile dostluğunu vurgulayarak, siyasi farklılıklara rağmen Gümrük Birliği üzerinden ilişkilerin sürdüğünü söyledi.
Türkiye'nin önemli makroekonomik problemleri olduğunu itiraf eden Şimşek, “Bu problemleri çözersek Türkiye'nin potansiyeli daha da güçlenmiş olacak. Bizim en büyük önceliğimiz fiyat istikrarı. Yani enflasyonun tek haneye düşürülmesi, mali disiplin ve tabiiki yapısal dönüşüm. Yapısal dönüşümden kastettiğimiz yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve sanayide dönüşüm. Bütün bunlar bize daha yüksek sürdürülebilir büyüme imkanını artıracak” ifadelerini kullandı.
"2026 YILINA KADAR TEK HANEYE İNDİRMEK İÇİN..."
Şimşek'in açıklamalarında dikkat çeken bir diğer konu da Türkiye'nin enflasyon mücadelesi oldu. "Türkiye'nin enflasyonu maalesef oldukça yüksek" diyen Bakan Şimşek, yüksek enflasyonun ülke ekonomisi için bir engel olduğunu belirtti. 2026'ya kadar enflasyonun tek haneli rakamlara inmesi için bir programın uygulanacağını söyleyen Şimşek, bu sürecin zorlu olacağını ancak başarılı olacaklarına inandığının altını çizdi.
Bütçe açığı konusunda da açıklamalarda bulunan Şimşek, geçen yılın zorlu koşullarına rağmen bütçe açığını kontrol altında tuttuklarını ve önümüzdeki yıllarda bu açığı daha da azaltacaklarını dile getirdi.
MAASTRİCHT KRİTERLERİ İLE UYUMLU BİR EKONOMİ VURGUSU
Deprem etkisinin geçici olduğunu belirten Bakan, bütçe açığını kalıcı olarak milli gelirin yüzde 3'ün altına çekmeyi hedeflediklerini kaydetti. Bu çabaların sonucunda, Türkiye'nin Maastricht Kriterleri ile uyumlu bir ekonomik yapıya kavuşacağını belirtti.
Şimşek ayrıca, Almanya'nın Türkiye'ye deprem felaketi sonrasında gösterdiği yardım ve dayanışma için teşekkürlerini iletti. Almanya'nın Türkiye'ye destek olmasıyla ilgili minnettarlığını ifade eden Bakan, Alman halkı ve devletinin Türkiye'nin zor zamanlarında yanlarında olduğunu vurguladı.
MAASTRİCHT KRİTERLERİ NEDİR?
Avrupa Birliği'nin ekonomik entegrasyonunu hedefleyen Maastricht Anlaşması, 9-10 Aralık 1991 tarihlerinde imzalandı ve 1 Ocak 1993'te yürürlüğe girdi. Bu anlaşma, Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) dönüşümünü öngörerek Avrupa Birliği'nin temelini oluşturdu. Anlaşmanın en önemli bölümlerinden biri, Ekonomik ve Parasal Birlik (EPB) adı verilen bir yapıyı oluşturmasıydı.
EPB'nin aşamaları ve bu süreçte takip edilecek ekonomik politikalar ile gerektiğinde yapılacak kurumsal değişiklikler, Maastricht Anlaşması'nda detaylı bir şekilde belirlendi. Üye ülkelerin ekonomileri arasındaki uyumun sağlanması için belirli kriterler ve yaptırımlar da ortaya konuldu.
Bu kriterler arasında en dikkat çekici olanlar şunlardı:
- Enflasyon: En düşük enflasyona sahip üç ülkenin ortalaması ile ilgili üye ülkenin enflasyonu arasındaki farkın 1,5 puanı geçmemesi gerekiyordu.
- Borç/GSYİH Oranı: Üye ülke devlet borçlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı %60'ı aşmamalıydı.
- Bütçe Açığı: Üye ülke bütçe açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı %3'ü geçmemeliydi.
- Faiz Oranları: Üye ülkelerin uyguladığı uzun vadeli faiz oranları, enflasyon açısından en iyi performans gösteren üç ülkenin faiz oranını 2 puanı aşmamalıydı.
- Devalüasyon: Son iki yıl içinde üye ülke parasının diğer bir üye ülke parasına karşı devalüe edilmemiş olması gerekiyordu.
Bu kriterlerin yerine getirilmemesi durumunda ise çeşitli yaptırımlar öngörülmüştü.