Türkiye’de 1940’lı yıllarda çok partili hayatın başladığı günlerden günümüze kadar gelen süreç içerisinde ülkemizde siyasi arenanın en önemli alanlarından birini teşkil eden merkez sağ, çeşitli siyasi partiye iktidar olma kapısını aralayan, bireysel rolü, sürdürülebilir dinamikleri ve gelecek perspektifleriyle 2023 seçimlerinin ardından AKP iktidarı ile devam eden yeni sürecin de en önemli siyasi menzillerinden birini oluşturmaktadır.
Türk siyasal hayatında demokrat, milliyetçi ve muhafazakâr kimlikleri tek bir alanda toplayan merkez sağ anlayışı; muhafazakâr değerleri ön planda tutarken aynı zamanda modernleşme ve serbest piyasa ekonomisini de savunan bir siyasi görüşü benimsemektedir.
Radikal söylemlerden uzak, daha ılımlı bir siyasi görüşe sahip olan Türkiye siyasetindeki merkez sağ anlayışı; Cumhuriyet’in kurucu iradesi ve inkılaplara saygılı bir tavır takınırken bu inkılapların tamamlandığını düşünerek kendisine hızlı bir kalkınma modeli inşa etmiştir.
Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi (ANAP) ve Doğru Yol Partisi (DYP), merkez sağın Türk siyasal hayatındaki örneklerindendir.
Kuruluşta kendisini muhafazakâr demokrat olarak tanımlayan AKP’nin zamanla merkez sağda 1990’lı yıllar sonrası tezahür eden güçlü bir siyasi parti boşluğunda kendisini konsolide etmesi, merkez sağın ivmesini değiştirmiştir.
AKP, Millî Görüş çizgisinin gelenekçileriyle yenilikçileri arasındaki çatışmadan doğan bir siyasi parti olarak tezahür etse de esasında siyasal İslam’ın merkez sağ ile kurduğu ittifak neticesinde vücut bulmuş bir dönüşümün iktidarını temsil etmiştir.
1980-1990’lı yıllarda merkez sağı iktidarda temsil eden ANAP ve DYP gibi siyasi partilerin istikrarsız hükûmet krizleri sonrasında 2000’li yılların başında seçim barajının altında kalması, merkez sağda tezahür eden boşluğun AKP tarafından doldurulmasına neden olmuştur.
Şimdi yine AKP’nin Tansu Çiller gibi merkez sağın bilinen önemli isimleriyle zaman zaman birlikte poz vermesi, Adnan Menderes’in hatırasına sahip çıkması ve kimseye kaptırmaması, merkez sağda yaratmış olduğu “alan daraltma” stratejisinin temelini oluşturuyor.
Geçtiğimiz 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde AKP’den kopan oyların Cumhur İttifakı dışına çıkmayıp MHP’de kalmasının en önemli sebebi, seçmenin AKP’nin alternatifi olarak MHP’yi tercih etmesinden ziyade merkez sağda tercih edebileceği başka bir alternatif bulamamasından kaynaklanmıştır.
Dolayısıyla AKP’nin en önemli iktidar ortağı, Cumhur İttifakı ve MHP’den ziyade merkez sağdaki alternatifsizlik durumu olmuştur.
Merkez sağın alternatifsiz olmasının en önemli sebebi siyasi yelpazenin en baskın kanatlarından birini oluşturan muhafazakâr seçmenin kendisine yakın göreceği, milliyetçiliği de içerisinde barındıran, temsil edilmesi istenen ilke ve değerleri koruyacak, sağ oyları motive edecek güçlü bir seçeneğin var olmamasıdır.
Bundan dolayı muhafazakâr kesim üzerinde güçlü bir etki oluşturan “AKP tekeli” bu alandaki boşluğu büyük bir avantaja çevirmektedir.