HABER MERKEZİ-GÜNBOYU
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'FETÖ üyeliğinden ve darbe girişimine katılmaktan' yargılanan eski Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne'nin yeniden yargılanmasını talep etti.
Bahçeli'nin bu açıklamalarının ardından Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, Habertürk yazarı Nagehan Alçı ve Korkusuz yazarı Can Ataklı konuyu köşelerine taşıyarak, Türköne'nin yeniden yargılanması fikrini desteklediler.
'DURUMUNA YENİDEN BAKILMALIDIR'
Ahmet Hakan, Hürriyet'teki bugün yayınlanan yazısında, "FETÖ’nün egemen olduğu dönemlerde gemi azıya alanların en başında geliyordu Mümtaz’er Türköne. Pervasızdı, küstahtı, güvendiği dağlar var gibiydi, dönemin insafsızlıklarının hep arkasındaydı. FETÖ politikalarının yılmaz savunucusuydu. Çok polemiğim vardır kendisiyle... O yazdı, ben yazdım. O yazdı, ben yazdım. O dönem aramızdaki tek fark şuydu: O koruma altındaydı, ben korumasızdım. Neyse... Hepsi geldi, geçti. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamayla Silivri’de unutulma bahçesine terk edilmiş olan Mümtaz’er Türköne yeniden hatırlandı. Devlet Bahçeli, yerden göğe kadar haklıdır. Mümtaz’er Türköne ile aynı durumda olanlar bir biçimde serbest kalmışken... Mümtaz’er Türköne’nin tamamen Silivri mahpusunda unutulmaya terk edilmesi hiç de adil bir yaklaşım değildir. Bahçeli’yle aynı görüşteyim: Adalet perspektifiyle Mümtaz’er Türköne’nin durumuna yeniden bakılmalıdır" ifadlerini kullandı.
'HAKSIZLIK VARSA...'
İktidara muhalif tavırlarıyla bilinen Korkusuz yazarı Can Ataklı da Mümtaz'er Türköne'nin yeniden yargılanmasını talep ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Bahçeli ile aynı kanıdayım Mümtaz’er Türköne’yi ayrı tutarım. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile birçok konuda anlaşmamız mümkün değildir sanıyorum. AKP’ye muhalif olduğu dönemlerde de Bahçeli’nin birçok görüşü bende fazla yankı bulmazdı, ancak son dönemde sarayın güdümüne girmesi ve sürekli payanda görevi yapması bu konuda gerçek bir uçurum doğurdu. MHP Genel Başkanı, önceki gün halen hapiste olan Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne’nin kardeşi, ülkücü Mustafa Türköne’nin öldürülmesinin 41’inci yılı nedeniyle attığı tweetlerde şunu dile getirdi:
'Ülkücü şehidimizin ağabeyi olan ve geçmişte davamıza emek vermiş Mümtaz’er Türköne’nin gerçekten suçlu olup olmadığına karar verecek yegâne merci Türk adaletidir. Adil ve hakkaniyetli yargılamayla Mümtaz’er Türköne’nin üzerine atılı isnatların netleşmesi de mümkün olacaktır.
Dileğim bir haksızlık varsa bunun acilen düzeltilmesidir. Osman Kavala’nın, Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak’ın ve daha pek çok sorunlu kişinin masum gösterilmeye çalışıldığı bir yerde, şehit ağabeyi Mümtaz’er Türköne’nin davası tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir.'
Bu konuda Bahçeli’ye katılıyorum. Çünkü bütün yandaşlığına rağmen, Mümtaz’er Türköne’yi diğerlerinden hep ayrı tuttum ve tutarım da. Sadece şunu söyleyeyim; Mümtaz’er Türköne, 'FETÖ'cülükten ve darbeye katılmaktan' yargılandı. Cemaatle bir dönem çok yakın ilişki içindeydi ama bana göre asla cemaatçi değildi. Bana göre, koşullar Türköne’yi o tarafa itti, bir süre sonra kendi ilkelerinin altında ezilerek başını dik tuttu, bütün 'Bizim tarafa geç' uyarılarına aldırmadı. Tabii yine o günün koşulları gereği, Türköne’de de bir aşırı güven hissi oluşmuştu. Haklı olduğuna inandığı için 'Dön' çağrılarına kulak asmadığı gibi, 'Sizin sonunuz kötü olacak' diye de haykırabiliyordu. Erdoğan’ın, cemaate savaş açtığı dönemde, bir soğuk kış akşamı Mümtaz’er Türköne ile Beybeyi’nde karşılaşmıştık. 'Hocam' demiştim, 'Biliyorsun seni ayrı tutarım, çok da severim. Bu nedenle gördüğümü söylemek zorundayım. Sizleri çok fena yapacaklar, hapse bir atacaklar çıkamayacaksınız, gümbür gümbür üzerinize geliyorlar' demiştim. Türköne gülmüştü bu sözlerime; 'Hiçbir şey yapamazlar, çünkü haksızlar' demişti. 'Ah be hocam, inşallah sen haklı çıkarsın' demiştim ben de. Çıkmadım tabii"
NAGEHAN ALÇI'DAN DA TEBRİK
Habertürk yazarı Nagehan Alçı da çağrısından dolayı Devlet Bahçeli'yi tebrik ederek şu ifadelere yer verdi:
"Hayat öyle bir trajedi sahnesi ki… 80 öncesi ülkücü hareketin ateşli gençlerinden olan Mümtaz’er Türköne’nin Ankara’da üniversitede okurken ev arkadaşı ve hayattaki en yakın dostu Naci Bostancı… Öyle ki o dönemi anlatan ülkücü-MHP’li hatıra kitaplarında iki üniversite talebesi Türköne-Bostancı ikilisi hep birlikte zikredilirler… Kitap okumayı çok seven ve MHP yayın organı Hergün gazetesinin başyazarı Taha Akyol’un entelektüel tarzını rol-model alan iki ülkücü genç… Sonra yine Taha Akyol’un teşvikiyle ikisi de sosyal bilimci ve profesör oluyorlar. Bugün Profesör Naci Bostancı AK Parti Grup Başkanı. Yani iktidar partisinin en üst düzey yöneticilerinden biri. Bostancı’nın en yakın dostu olan Profesör Mümtaz’er Türköne ise yıllardır hapishanede. Naci Bey 45 senelik arkadaşı Türköne’nin tutukluluğuna dair herhangi bir tepki gösterdi mi bilmiyorum. Hiç kılını kıpırdatmamış olacağına inanmak istemiyorum. Arkadaşının durumuna çok üzüldüğüne eminim… Maalesef AK Parti’nin önemli isimlerinden Naci Bostancı geçen bunca sürede arkadaşı için tek bir çağrı yapmadı ama onun atmadığı adım Devlet Bahçeli’den geldi. Yeniden bravo diyorum."
'KEYFİ İDDİALAR, SUDAN SEBEPLER'
Karar yazarı Ali Bayramoğlu da Karar Gaztesi'ndeki köşesinde Bahçeli'nin çağrısına destek vererek, Türköne'nin keyfi iddialarla tutuklandığını iddia etti.
Bayramoğlu'nun yazısının konuya ilişkin bir bölümü şöyle:
"İki gün önce, FETÖ davasından hapiste bulunan Mümtaz’er Türköne’yle ilgili olarak, 'bir haksızlık varsa, acilen düzeltilmelidir. Dava, tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir' diyordu. Elbette öyle yapılmalıdır. Türköne, 16 Temmuz darbe girişimi sonrası, keyfi iddialarla, sudan sebeplerle, bir dönem cemaat-iktidar çatışmasında iktidarın karşısında tutum aldığı için cezalandırılan bir isim. Ancak tek başına değil, Türköne. Onun durumunda onlarca insan var"