Neo-klasik okul, klasik okulun devamı olup, eksik ve yanlışlarını tamamlayan okuldur. 1870-1920 yılları arasındaki dönemde, klasiklerin değer teorisinde ve buna bağlı olarak bölüşüm teorisinde Neo-klasik okul bir takım değişiklikler yapmıştır. Değer teorisini-fayda değer teorisine, geçimlik ve tabii ücret anlayışını ise Marjinal verime bağlı ücret anlayışına çevirmiştir. 1929 dünya bunalımı ile iktidarını keynesyen okula bırakmışsa da, 1980’li yıllardan itibaren yeni teoriler ile kaybettiği gücünü tekrar geri kazanmıştır.
NEO - KLASİK DÜŞÜNCEYİ HAZIRLAYAN KOŞULLAR
Neo-klasik iktisat özellikle klasiklerin emek-değer teorisinin, Marksist iktisadın eleştirilerine uğraması ile birlikte değeri, faydanın yarattığı fayda-değer teorisine dönüştürmüşlerdir. Bu yeni tanım faydayı ön plana çıkarıp değerin belirleyicisini emek yerine öznel zahmete bırakmıştır. Klasiklerin toplumsal sınıf inceleme yapısından, Neo-klasikler toplumu bireyler topluluğu olarak algılamayı tercih ettiler. Bunun bir nedeni dönemin işçi sınıfı hareketleri olması ve toplumsal sınıf yaklaşımının liberal düşünceyle bağdaşmamasıydı. Sonuçta Neo-klasikler toplumdan ister istemez kopuk teoriler geliştirdiler. Neo-klasik okulda para ve konjonktür teorileri ön plana geçmiştir. Çünkü bu dönemde Avrupa şiddetli değişmeler yaşamıştır. 1873-1898 yıllarında yaşanan Büyük Depresyon fiyatları düşürüp yaygın işsizlik doğurmuştur. Neo-klasik okul ayrıca etkinlik kavramını ön planda tutmuştur. Yani toplam girdi miktarı ve üretim teknolojisi değişmez iken üretim kaynaklarının etkin kullanımı ve dağılımı esastır. Tüketici fayda, üretici max kâr peşindedir. Neo-klasik okulda müteşebbis sermayeden, faiz de kârdan ayrılmıştır. Klasik okulun sabit oranlı vergiyi savunmasına karşın Neo-klasik okul artan oranlı vergi sistemini savunmuştur.