"Bugün haber dinlemeyeceğim" dedim kendi kendime… "Bizzat kendim haber peşinde koşacağım."
Bu kararı almamın nedeni belli. Yeğenim bir gün dedi ki " Hep belli televizyonları dinliyor, hep belli gazeteleri okuyorsun. Sonra da onlardan etkilenip yazıyorsun." Bana göre öyle değildi ama kim bilir belki de haklıdır diye düşündüm. Madem öyle bir tereddüdü var, ben de haberleri kendim araştırırım ve son tahlilde de görüşümü yazarım.
Hemen kolları sıvadım. "Hangi haberleri araştırmalıyım önce?" diye düşündüm. Cevabı kolaydı tabii: "Ekonomi haberlerini."
Araştırmacı gazetecilik damarım kabardı. Hemen pazara koştum.
Soğanın kilosunun 30 TL, patatesin 25 TL etiketleriyle karşılandım. Mevsim meyvesi portakal, elmanın kiloları da 20 TL civarı… Evden aldığım listenin tamamını alamadan, bozdurduğum 200 TL bitti. "Vay be!" diye düşündüm. 200 TL piyasaya çıktığında dolar kuru 1.52 idi. Yani 200 TL ile 131 dolar alabiliyordunuz. Şimdi 7 kg. patates alamıyorsunuz.
Peki, bunları kime sorabilirim? Elbette Maliye Bakanı''mız Sayın Nureddin Nebati''ye… Hemen Twitter''ı tıkladım. Sayın Bakan''ın hesabına girdim. Baktım art arda Sayın Cumhurbaşkanı''nın seçim vaatleri sıralanmış. Herhalde vardır bu pahalılıkla ilgili bir paylaşımı diye aşağıya doğru baktım bıkmadan usanmadan.
Bir de ne göreyim! Sayın Bakan, Hazine ve Maliye Bakanlığı''nın toplantı odalarının birinde bir toplantı gerçekleştirmiş. Twitter''a da yazmış: "Bugün, istişare mekanizmasının sürekli işlediği Partimizin, Mersin Milletvekili adayları, İl Başkanı ve Teşkilat Üyeleri ile bir araya gelerek önümüzdeki seçimlere ilişkin çalışmalarımızı değerlendirdik. Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan''ın liderliği ve milletimizin teveccühü ile Mersin için mesai kavramı gözetmeksizin var gücümüzle çalışacağız." İnanmayan kendi resmî hesabındaki paylaşımına baksın. Hep birlikte bir poz da vermişler. Sayın Bakan''ımız da paylaşmış bunu.
Kendi alanıyla ilgili mi? Bir şey yoktu.
Hak, hukuk, adalet kavramları art arda geçti aklımdan. Bu da peşinden Adalet Bakanı''nı çağrıştırdı. Bakayım Sayın Bekir Bozdağ hangi devlet işleriyle uğraşmış deyip onun hesabını tıkladım.
Hay tıklamaz olsaydım. O da aynı şekilde Sayın Cumhurbaşkanı''nın seçim vaatlerini sıraladıktan sonra Adalet Bakanlığı''nda kendisinin de yer aldığı Şanlıurfa adaylarıyla yaptığı toplantıyı paylaşmamış mı? İşte linki:
"14 Mayıs seçimlerinde Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili adayı arkadaşlarımız ile bir araya geldik. Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan''ın liderliğinde Ak Parti adayları olarak Şanlıurfa''mız için aşkla çalışacağız." açıklaması da var tabii… Nebati Bey''den bir farkı daha var. Fotoğraf sayısı daha fazla… Eee, ne de olsa siyasette daha eski!
Oturup kaldım.
Eskiden, seçim süreci başladığında bazı bakanlar istifa ederdi. Bakanların hiçbiri -başbakan dahil- makam araçlarını seçim işlerinde kullanamazdı.
Şimdi dakika bir, gol bir! İki Sayın Bakan, makamlarını bu işte kullanmışlar. Aday olmayan iki bakan hariç tüm bakanlar, kırmızı plakalarıyla yollara düşeceklerdir seçim sürecinde. Seçim bölgelerinde bakanlıklarının her imkânını kullanacaklarından eminim.
Nasıl bu kadar emin olabildiğimi soruyorsanız, Google''a bile bakmadan, bir önceki seçimde Sayın Cumhurbaşkanı''mızın konvoylarını, insanların kafalarına düşen çay paketlerini unutmadığımı söyleyebilirim.
Şimdi bizi nasıl adil(!) bir seçim bekliyor, görebiliyor musunuz? Bir tarafta devletin her imkânını kullananlar, diğer tarafta bu süreçte maaş almayacaklarını açıklayan iki belediye başkanının da bulunduğu, sadece kendi imkânlarını kullananlar.
Seçim yaklaştı.
Ringde iki boksör var. Birisinin eli ayağı bağlı; diğerinde el ayak serbest ve eldiveninin içinde muşta bile var.
Ama size bir şey diyeyim mi?
Eli ayağı bağlı olan boksör kazanacak, çünkü haksız olanlar zamanı geldiğinde er geç cezasını çeker.
İşte…
O zaman, bu zaman!..