Kült her ne kadar Oxford literatüründe tapınma, tapma ve din anlamlarına gelse de popüler kültür bu kelimenin anlamını "sapkın tarikat"ları ihtiva edecek şekilde özelleştirir. İşin Oxford boyutu bence de çok geniş ve tartışmalı bir semantik alanı kuşatıyor. Beyazperdenin tanıtımındaki ifadelerde olduğu gibi, Fragman bizi, Deschanel''in canlandırdığı Suzanne''nin dediği gibi, herkesin en çılgın hayallerinin ötesinde olağanüstü "travmalar" yaşayan gizemli bir genç kadın olan Mae (Arthur) ile tanıştırıyor. Korkunç bir durumdan kaçtıktan sonra Mae, daha kalıcı bir koruyucu aile sağlanırken, çocuğunu yetiştirmek için eve getirmekten başka bir şey yapamayan sevecen bir anne olarak Suzanne''la tanışıyor. İlk başta, Mae aileye tam olarak uyum sağlıyor ama kısa süre sonra Suzanne''in on beş yaşındaki kızı Jules, geçici annesinin tek göz bebeği olmak isteyen Mae tarafından hedef alınmaya başlıyor.
Bu arada polis, Mae''yi bölgede musallat olan bir Şeytan tarikatını çevreleyen, devam eden kilit bir davada figür olmaya bağlayacak rahatsız edici yeni kanıtları ortaya çıkarmaya başlıyor. Fragmanın son saniyeleri, Suzanne''in kendisini ve sevdiklerini tam olarak neyin içine soktuğunu ve Mae''nin gerçekten ilk göründüğü kadar masum olup olmadığını merak ederek bizi bir uçurumun ortasında bırakıyor.
Devil in Ohio, Daria Polatin tarafından kaleme alınan aynı adlı 2017 romanına dayanıyor. Deschanel, Arthur ve Dotson''ın yanı sıra Sam Jaeger, Gerardo Celasco, ve Naomi Tani''nin de yer alacağı yapımda, Stacey Farber, Tahmoh Penikett, Samantha Ferris, Keenan Tracey, Bradley Stryker, Ty Wood, Djouliety Amara, Marci T. House, Jason Sakaki ve Evan Ellison yer alıyor. Devil in Ohio, 2 Eylül''de Netflix''te 8 bölüm halinde yayınlandı.
Dizi benim gibi kasabada büyüyüp oranın tek düzeliğini kıracak heyecanlar arayanlar için tatmin edici olmasa da sürükleyici bir niteliğe sahip.