TÜSİAD Dijital Türkiye Konferansı’nda Konuşan Koç’un değerlendirmeleri şöyle: “Geçmişteki kritik dönüşümleri kaçıranlar, bu süreçte daha düşük maliyetlerle hızla yol alıp fark yaratabileceklerini gördüler. Dijital dönüşümün Türkiye’nin de dâhil olduğu gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiren en somut yansımalarını ise sanayi 4.0 dinamiğinde görüyoruz. Batı’nın dijital teknolojilerle verimlilik artışı sağlayıp sanayi üretimini geri çağırdığı bu süreçte, sadece iş gücü maliyeti avantajıyla katma değeri yüksek yatırımları çekmek artık mümkün değil.”
Türkiye’de 2016’da 430 dolarda bulunan asgari ücret son gelen yüzde 50’lik zamma rağmen bugün halen 300 dolar seviyesinde. AKP hükümeti, iş gücü maliyetindeki bu düşüşün dünyadaki yüksek navlun maliyetleri de hesaba katıldığında Türkiye’yi bir üretim üssüne çevirebileceğini savunuyor.
Yapılan araştırmaların, 2030 yılında dünyada 84 milyon yetişmiş insan kaynağı açığı olacağına işaret ettiğine de dikkat çeken Ömer M. Koç, Avrupa Birliği’nin 2030 hedefleri çerçevesinde 20 milyon bilgi ve iletişim teknolojileri uzmanı istihdam etmeyi amaçladığını, hedefe ulaşmak için Türkiye gibi ülkelerin insan kaynağına yöneldiklerini vurguladı.
Dijital ve yeşil dönüşüm birbirinden bağımsız olmadığını söyleyen Koç ayrıca siyasi ve ekonomik nedenlerden ötürü gençlerin her geçen gün daha fazla Avrupa hayali kurmasının kendisini fazlasıyla üzdüğünü söyledi.
Koç’un bu konudaki değerlendirmeleri de şöyle: “Ülkemizin bu önemli dönüşümlerle şekillenen geleceğe ilerlerken atması gereken adımlar bellidir. Kamu idaremizin iş örgütlerimizle ve diğer paydaşlarla da istişare ederek içini doldurduğu strateji belgelerinde çok kıymetli tespit ve hedefler bulunuyor. Bu hedeflere ulaşabilmek için en temel ihtiyacımızın nitelikli insan kaynağı olduğu kanaatindeyim.
Ancak, sözlerime son verirken bilhassa vurgulamak isterim ki, ülkemizin kısıtlı imkânlarıyla yetiştirdiği pırıl pırıl gençlerimizin giderek artan bir şekilde kazanımlarını ülkemize aktarmak yerine istikballerini yurt dışında arama gayretine düştüklerini görmek beni hem fevkalâde üzüyor, hem de had safhada endişelendiriyor.
Bu noktada, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Bütün ümidim gençliktedir’ sözünü aklımızdan çıkarmadan gençlerimizi anlamak ve kendileri açısından hiç de kolay olmayan bu yolu neden tercih ettikleri üzerinde etraflıca düşünmek gerekiyor. Kuşkusuz farklı sebepler var. Ben bunların hepsinin çözümünün Ulu Önder Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolunda saklı olduğunu düşünüyorum.”
Türk Lirası’nın sadece bu yıl yüzde 44’ten fazla değer kaybetmesi, yargı bağımsızlığının kaybolması, iktidarın giderek otoriterleşmesi ve ‘torpil‘ iddiaları gibi nedenlerle Türkiye’den son dönemde beyin göçü iyice arttı. MAK Danışmanlık ve Yeditepe Üniversitesi’nin geçen yıl 18-29 yaş arası gençlerle yaptığı bir ankette, gençlerin yüzde 64’ü kalıcı olarak yurt dışında yaşamak istediğini söylemişti.