Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Hematoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Özdoğu, dünyada hemoglobin bozuklukları arasında en fazla görülen hastalık olma özelliğini taşıyan orak hücre anemisinde kırmızı kan hücreleri yani eritrositler bazı stresler karşısında oraklaşma şeklini aldığını belirtti. Prof. Dr. Özdoğu, “Esnekliğini kaybeder ve damar duvarına kolayca yapışırlar. Bunun sonucunda da küçük damarlarda tıkanıklık meydana gelir. Tıkanıklık organların ve dokuların beslenmesini bozarak ağrılı ataklara ve nerede olduğuna bağlı olarak değişik doku ve organlarda zararlanmaya neden olur. Afrika, Hindistan, Ortadoğu ve Akdeniz ülkelerinde sıklığı fazla olan orak hücre anemisi genetik bir hastalık olmasına rağmen modern çağın yaşam tarzlarına etkisi, ulaşımın kolaylaşması, bölgeler arasındaki sınırların kalkması gibi nedenlerden ötürü dünya genelinde daha çok görülmeye başlamıştır. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda ülkemizin güney bölgesinde yüzde 9,6 gibi ciddi bir oran söz konusudur” dedi.
Orak hücre anemisi yaşam kalitesini ciddi oranda etkiliyor
Orak hücre anemisinin sadece bir hastalık değil aynı zamanda hastaların, ailelerinin ve yakın çevrelerinin yaşam kalitelerini etkileyen, sosyal bir sorun olduğunun altını çizen Prof. Dr. Özdoğu, “Doğumdan 6 ay sonra hastaların farklı bölgelerinde, önemli bir problem oluşturan ve sebebi hemen değerlendirilemeyen kemik ağrıları ile klinik tablo ortaya çıkıyor. Ağrıyla birlikte enfeksiyon, kemik hasarlanması sonucu fonksiyon bozuklukları, böbrek yetmezliği, karaciğer hasarı, zihinsel aktivitelerde kısmen bozulmalar, çocukluk döneminde dalak büyümesi gibi bir çok sorunu da beraberinde getiriyor. Zamanla oluşan organ zararlanmaları hastaların yaşam sürelerini kısaltıyor. Bu veriler değişik ülkelerde sosyal ve kültürel duruma, sağlık hizmetinin ulaşılabilirliğine, sosyal çevreye bağlı olarak değişebiliyor" diye konuştu.
"Orak hücre anemili gebelerin takibi donanımlı bir merkezde yapılmalı"
Orak hücre anemisinde alyuvarların taşıdığı oksijen miktarının dokulara ulaşmasında azalmaya bağlı olarak düşük yapma, gebelik zehirlenmesi, sık idrar yolu enfeksiyonu, stresin getirdiği ağrılı kriz atakları, bebekte gelişme geriliği ve annenin hayati tehlikesine kadar ciddi riskler olabileceğine değinen Özdoğu, "Bu sebeplerle orak hücre hastası gebeler iyi bir merkezde yakından takip edilmeli, destek tedavilerle bu riskler azaltılmalıdır. Orak hücre anemisi belirtileri ile başvuran hastaların öncelikle ayrıntılı aile ve tıbbi öyküsü alınır. Fiziksel muayene ve testlerden sonra bazı ilaç tedavilerine başlanır. Düzenli kullanılan ilaçlarla hastanın ağrı krizleri, semptomlar ve hastanede yatma süreleri azaltılabilir. Hastaların yaşam süreleri az da olsa uzayabilir. Hastaların tam olarak sağlıklarına kavuşabilmesi için kök hücre ve gen tedavilerine yönelik çalışmalar hızlı bir şekilde devam ediyor" şeklinde konuştu.
Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde orak hücreli anemide hastalara kök hücre nakli yaparak küratif adı verilen tam iyileşmeyi sağlayacak bir tedavinin uygulandığını vurgulayan Prof. Dr. Özdoğu, "Organ hasarlarının daha az olması sebebiyle, çocuklarda bu tedavinin başarı oranı yüzde 90’ın üzerinde. Orak hücre tedavisinde erişkinlere yapılan kök hücre naklini konusunda dünyada öncü kurumlardan birisiyiz. Erişkin hastalarda yapılan nakillerin yaklaşık yüzde 25’inin ise kurumumuzda yüksek başarı ile gerçekleştirilmesinden duyduğum gururu belirtmek isterim" ifadelerini kullandı.
(İHA)