Yerel seçimler yaklaşırken adaylar artık neredeyse tamamen açıklanmış durumda.
Aday profillerini incelediğimizde ortaya ‘para’ gerçeği çıkıyor. Türkiye’de özellikle seçimler maalesef ‘sermaye’ temelli gelişim gösteriyor. Bu duruma seçmen de alışmış. ‘Paralı olan aday’ kazanır düşüncesi özellikle küçük seçim bölgelerinde hâkim.
Bu noktada karşımıza bir kavram çıkıyor. Siyaset biliminde çok sık kullandığımız ‘plütokrasi’ kavramı…
Plütokrasi, zenginlerin veya servet sahiplerinin bir toplumda siyasi gücü elinde tuttuğu bir yönetim biçimidir.
Plütokrasi, demokrasi, aristokrasi veya oligarşi gibi diğer yönetim biçimlerinden farklıdır, çünkü servet, siyasi gücün tek veya en önemli kaynağıdır. Plütokrasi, genellikle eşitsizlik, yolsuzluk, sömürü ve sosyal adaletsizlik gibi olumsuz sonuçlara yol açar.
Plütokrasi, tarihte ve günümüzde birçok ülke ve toplumda var olmuştur. Örneğin, Antik Yunan’da, Atina’nın demokrasisi, zengin vatandaşların seçimlere katılmasına ve kamu görevlerine atanmasına izin verirken, yoksul vatandaşlar, köleler ve kadınlar siyasi haklardan yoksun bırakılmıştır.
Günümüzde, Amerika Birleşik Devletleri, plütokratik özellikler gösteren bir ülke olarak eleştirilmektedir. Bazı araştırmacılar, ABD’nin bir demokrasi değil, bir oligarşi olduğunu iddia etmektedir.
ABD’de, zengin bireyler ve şirketler, siyasi partilere, kampanyalara ve lobicilere büyük miktarda bağış yaparak, politikaları ve yasaları kendi çıkarlarına göre şekillendirmektedir.
Plütokrasiye karşı mücadele etmenin yolları nelerdir? Bazı olası çözümler şunlardır:
-Gelir ve servet eşitsizliğini azaltmak için vergi reformu, asgari ücret artışı, sosyal güvenlik ağı ve eğitim fırsatları gibi politikaları desteklemek.
-Siyasi finansmanı şeffaflaştırmak ve sınırlamak için yasal düzenlemeler yapmak, böylece zenginlerin ve şirketlerin siyasi süreci etkilemesini önlemek.
-Demokratik katılımı ve temsiliyeti artırmak için seçim reformu, oy verme hakları, sivil toplum örgütleri ve medya özgürlüğü gibi girişimleri teşvik etmek.
Plütokrasi, toplumun çoğunluğunun çıkarlarına aykırı olan bir yönetim biçimidir. Plütokrasiyi önlemek ve daha adil ve kapsayıcı bir toplum inşa etmek için, hem bireysel hem de kolektif düzeyde eyleme geçmek gerekir.
Bugünkü Türk siyasal hayatının unsurları düşünüldüğünde plütokrasiden bahsetmek hiç de yanıltıcı olmaz. İster meclis olsun, ister belediye hangi partiden olursanız olun, ilk sorulacak şeylerden bir tanesi sermayedir. Eğer sermayeniz varsa bilgi birikiminizin durumunu kimse sorgulamaz. Siyasi liyakatin belirleyicisi de banka hesaplarınızdaki bol sıfırlardan ibarettir…