Tam da Osmanlı’nın Son Halifesi Abdülmecit’in, Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki resim sergisini gezerken, telefon çaldı.
Arayan ressam Bedri Baykam’ın asistanı:
- Efendim, size bir kitap göndermek istiyoruz, hala Habertürk’te misiniz?
Gazete olarak yayımlandığı zaman yönetiminde olduğum Habertürk Gazetesi’nin, belli başlı öteki gazeteler gibi tarih olmasının üzerinden çok zaman geçtiğini, benim de oradan yıllar önce ayrıldığımı bilmiyorlar.
- Hayır, dedim.
- Listemizde güncellemek için şu an bağlı olduğunuz bir kurum var mıdır?
Sonuçta kitap gönderecekleri için kaçırmak da istemiyorum.
‘Serbest gazeteciyim, yazılarım 5 ayrı internet sitesinde yayınlanıyor’ dedim.
10 gün kadar sonra, irice bir zarf ve Bedri Baykam’ın bir tuğla büyüklüğündeki kitabı çıkageldi, sağ olsun imzalamış…
Kitabın adı ‘Sakıncalı’. İlk anda akla Uğur Mumcu’nun ‘Sakıncalı Piyadesi’ geliyor.
Baykam’ın kitabı yazması birkaç yılını almış.
Kitap tam 726 sayfa ama başlayınca elimden bırakamadım.
Çünkü Bedri Baykam, kitabında bu kez genel olarak kadın erkek ilişkilerini, aşkı, sevişmeyi, pornografiyi, sanatı her şeyi almış, yazmış da yazmış.
Bedri Baykam’ı hepimiz biliyoruz, kimsenin aklına gelmeyen züppelikleri ile tanınıyor. Züppeliği olumsuz manada almayın, çağdaş toplumlar bu ‘züppe’leriyle daha yaşanır oluyorlar.
Züppe’nin sözlükteki kelime anlamı olan ‘giyinişte, konuşma biçiminde, dilde, düşüncede toplumca gülünç ve doğala aykırı bulunan yapmacıklara ve aşırılıklara kaçan’ tanımlaması tam da Baykam’a uyuyor; bir gün, 35 yıl önce mastürbasyonda kullandığını söylediği peçeteyi sergiliyor, bir gün, boş bir aynayı tablo diye satıyor, bir gün ‘Elimden geleni yapıyorum’ diyerek, bir kadının en mahrem görüntüsünü çiziyor.
Ama sanat bu değil midir?
İngiltere’nin en tanınmış sanatçılarından, üstelik de Türk asıllı Tracey Emin de öyle değil mi, bir gün, “Hayatımda yattığım kişiler” diyerek yüz küsur kişinin adının yazılı olduğu bir çadır yaptı. Bir gün dağınık yatağını sergiledi, ona göre yatak, insanların doğduğu, seks yaptığı ve öldüğü bir yerdi. Bu yatak açık artırmada bir Alman tarafından 2,2 milyon pound gibi servet sayılabilecek bir fiyata satın alınınca bazı İngilizler, “Bu ulusal hazine” diyerek ülke dışına çıkmasına bile karşı çıktılar.
Böyle meydan okumaları, ‘ben şöyleyim, böyleyim’ diyen, ama ‘rahatım bozulmasın’ diye çeşitli bukalemunluklar yapan şarlatanlardan bekleyemezsiniz, bunları ancak gerçekten cesur insanlar yapar.
İşte o cesur insanlar da ya sanatçıdır ya gerçek gazetecidir ya da yazardır ya da aktivisttir.
Biz de böylelerini görüyoruz zaten, Sezen Aksu gibi hedef gösteriliyorlar, Sedef Kabaş gibi, Osman Kavala gibi tutuklanıyorlar, Orhan Pamuk gibi araçlarına saldırılıyor, Ahmet Kaya gibi gurbette ölüyorlar.
***
Neyse gelelim Bedri Baykam’ın Sakıncalı’sına.
Baykam kitabın girişinde günah çıkarıyor ve ‘Şimdi kalkmış seks kitabı yazmış demeyin, ben daha önce 28 kitap yazdım, 15 kitabım da hazır, çoğu da ağır konular” diyor.
Diyor ama aslında yazdığı bu yeni kitap da belli yönleriyle çok ağır bir siyasi kitap.
Mesela, TRT’nin Eurovision Şarkı Yarışmalarını yayınlamamasının nedeninin, muhtemel bir çıplak şarkıcıyı canlı yayınlama korkusu olduğunu söylüyor; bu hiç aklıma gelmemişti.
Ama en ilginci, New Yorklu bir taksi şoförünün Bedri Baykam’a söyledikleri. Şoför ‘Türkiye’de demokrasi var mı?’ diye sormuş, Baykam da anlatmaya başlamış, ama şoför evelemeye gerek yok diyerek kestirip atmış:
- Sizde pornografi tamamen serbest mi?
- Hayır, demiş Baykam.
- O zaman sizde demokrasi falan yok, boşuna dil dökme, demiş taksi şoförü.
Bedri Baykam şoföre hak veriyor kitabında ama, pornografi ile ifade özgürlüğünün ilişkisini çok vurgulamamış.
Oysa, pornografinin Amerika’da bu kadar serbest olmasının nedeni, tamamen ‘İfade özgürlüğü’ ile ilişkili. Amerikan Anayasa’sının, ‘İfade Özgürlüğünü engelleyici yasa çıkarılamaz’ maddesi yüzünden, girişimlere rağmen, kimse bunu yasaklayacak bir kanun çıkaramıyor. Ve Amerika’da, Yüksek Mahkeme, müstehcen materyal üzerinde belirli kısıtlamalara izin verdiği davalarda bile defalarca bunun bir ifade özgürlüğü meselesi olduğunu kabul ediyor. Amerika’daki bu yasalar sayesinde de, twitter, instagram, tik tok gibi sosyal medya platformlarında isteyen istediği görüntüyü yayınlayabiliyor.
Türkiye’de pornografinin yasak olması ve gizli tutulduğu için sayılarını bilmediğimiz yüzbinlerce sitenin yasaklanması da bunun ifade özgürlüğü olarak kabul edilmemesinden ve ifade özgürlüğünün de çok önemsenmemesinden kaynaklanıyor.
***
Neyse ülke enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik, elektrik kesintileri, yürüyüşler, işçi direnişleri ve kar-kış içindeyken bu konuyu fazla uzatmayalım.
Eline sağlık Bedri Baykam!
Ve dünyada neler olmuş diye merak edip de iyi bir kitap arayanlar için ‘Sakıncalı’yı mutlaka öneririm.
Son bir not daha ekleyeyim.
Osmanlı’nın Son Halifesi Abdülmecit’in Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki sergisini de mutlaka görün.
Muhteşem bir sergi…
Abdülmecit İslam Halifesi oldu ama çok iyi bir ressamdı ve ‘nu’ tablo çizmekten de kaçınmıyordu.
Yani Osmanlı’nın 100 yıl önceki halifesi bile moderndi.