Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Siyarto, Brüksel'de AB dışişleri bakanları toplantısından sonra yaptığı açıklamada şimdiden günlük binlerce ailenin Afganistan'ı terk ederek Avrupa'ya doğru yola çıktığına dikkati çekerek, "Yeni göç baskısını önlemek için Türkiye'yle göç konusunda tüm sorunlar bir an önce çözülmeli" demişti.
Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (İMEMO RAN) kıdemli araştırma görevlisi ve Rusya Dışişleri’ne bağlı Diplomasi Akademisi öğretim görevlisi Doç. Dr. Vladimir Avatkov, Siyarto'nun sözlerini yorumladı.
Sputnik Türkiye'de yer alan habere göre, Avatkov, "Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler gerçekten son derece düşük seviyede. Bunun nedeni, Batı'nın genel olarak Türkiye'yi bağımsız bir oyuncu olarak algılamaya hazır olmaması ve buna dayanarak kendi iradesini Ankara'ya dayatmaya çalışması.
Korona virüs dışında AB'nin bugün uğraştığı konu, tartışmasız göç meselesi. Bu konuda Ankara'nın elinde birçok şey var. Brüksel bunu çok iyi anlıyor ve bu yüzden Türkiye'ye kendi çıkarları çerçevesinde baskı yapmak için tüm kartları kullanmaya çalışıyor. Şüphesiz AB'nin öncelikli çıkarlarından biri de göçmenler karşısında kendi güvenliğini, sınırlarının güvenliğini sağlamak" ifadelerini kullandı.
"AB, TÜRKİYE'YLE TÜM KONULARI ELE ALMAYA HAZIR DEĞİL"
Avatkov'a göre AB, Türkiye'yle ilişkileri tüm alanlarda geliştirmeye hazır değil.
AB'nin Türkiye'ye yönelik bu keyfi yaklaşımı gelecekte de sürdüreceğinin altını çizen Avatkov, "AB ve Türkiye, halihazırda çeşitli nedenlerle çok başarılı bir şekilde uygulanmayan anlaşma yapmıştı. Türkiye, üyelik için AB'nin kapısında uzun yıllar bekledikten sonra günümüzde ilişkiler bir şekilde çıkmaza girmiş durumda.
Bunları tek bir konuyla aşmak son derece zor olacak. Bunun için tüm oyuncular tarafından anlaşılabilecek, çok net nihai hedefi olan bir dizi önlem alınmalıdır. Türkiye'nin talebi bu. Ankara'nın AB'ye entegrasyon için kendi sistemini reforme ederken izlediği tarihsel yolu dikkate aldığımızda bu mantıklı.
Ancak AB, böyle bir diyaloğa ciddiyetle yaklaşmaya hazır değil. AB'nin kendi içinde birçok çelişkisi var ve Brüksel'i sadece göçmen konusu ilgilendiriyor. Ankara'nın göç politikası çerçevesinde taşıdığı sorumluluk düşünüldüğünde, burada ortak bir zemin bulmak kolay olmayacak" dedi.