Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında TBMM'de görüşülmeye devam eden 2021 yılı bütçesine ilişkin eleştirilerde bulundu.
Bütçenin, iktidarın ülke sorunlarına yaklaşımının bir göstergesi olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, "Eğer bütçe toplumdan kopuksa, o zaman iktidarın ülke problemlerini çözme ihtimali zayıftır bile demek doğru değil, yoktur. Gördüğümüz kadarıyla bu bütçede esas olan giderler 1 trilyon 346.1 milyar TL olarak gözüküyor. Beklenen ise 1 trilyon 101.1 milyar TL. Açık ise 245 milyar lira" diye konuştu.
"FAİZE AYRILAN PAY 179.5 MİLYAR TL"
Karamollaoğlu, bütçede en dikkat çeken kısmın faize ayrılan payı olduğunu belirterek, "Faize ayrılan pay, 179.5 milyar TL. Zaten her sene her bütçede bir rekor kırılıyor bu konuda. Faizler, bütçeden ödenen faizler, havaya giden para her sene artıyor" dedi.
"HİZMETE YATIRIM, BETONA, ASFALTA DEĞİL"
Rakamların endişelendirdiğini vurgulayan Karamollaoğlu, "İktidarın kimliği burada gözüküyor. Yatırımlara ayrılan pay, 103.7 milyar TL. Türkiye'nin ayağa kalkması, bugün içinde bulunduğu problemlerden kurtulması ne yapıp yapıp yatırımların hızlandırılmasıyla mümkün. Fakat yatırım dediğimiz zaman hizmete giden, israf sayılan yatırımlar değil. Betona, asfalta, demire yatırılan paralar değil" eleştirilerinde bulundu.
"ÜLKENİN İFLASINI GÖSTEREN, TÜKENMİŞLİK BÜTÇESİ"
Karamollaoğlu, tarım konusunu sürekli olarak gündeme getirdiklerini anımsatarak şöyle konuştu:
"Tarıma ayrılan pay 22 milyar TL. Bu arkadaşların geçmişte çıkardıkları kanunla milli gelirin en az yüzde birinin tarıma destek olarak ayrılması lazım. Yani 43 milyar TL tarıma ayırmaları gerekirken hemen hemen yarısı para ayrılmış. Kısaca söylemek istediğim, bu bütçe, Allah muhafaza etsin, ülkemizin iflasını gösteren bir bütçe, tükenmişlik bütçesi."
SP Lideri Karamollaoğlu, şöyle konuştu:
"BİR KUTU MAMA 200 LİRANIN ÜZERİNE ÇIKMIŞ"
"Bir markete girdiğimiz zaman bebek mamalarının çalınmaması için kilitli kutularda muhafaza edildiğini görmeye başladık. Peki bu tedbir niye alınıyor; mamalar o kadar pahalanmış ki, bazı anne babalar çaresizlikten, yoksulluktan buna tevessül ediyorlar. Bakınız son bir yılda bebek bezi yüzde 40, bebek maması yüzde 32, süt yüzde 50 zamlanmış. Bir kutu mama 200 liranın üzerine çıkmış. İşte bu tablo Türkiye’nin acı tablosudur, ülkemizin, insanımızın gerçeğidir."
"ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALINMAMALI"
"Ekonomide iki rakam belirtilir; açlık sınırı ve yoksulluk sınırı. Normal şartlarda bir ülkede hedef 8000 lirayı yakalamak olmalıdır, bu bir yılda olmaz ama bir süreç belirlenir 10 sene sonra veya 15 sene sonra Türkiye’de yaşayan insanın eline yoksulluk sınırında bir ücretin geçmesi gerekir. En önemli adımlardan birisi de asgari ücretten vergi alınmaması primlerin de devlet tarafından karşılanmasıdır. Eğer bu yapılırsa asgari ücret 2900 liranın üstüne çıkar ve eşel mobil sistemi ile de enflasyonun üzerinde %7 reel zam yapılmalıdır. Bu yapıldığı takdirde 3300-3500 gibi bir rakama tekabül eder. Bu sağlanırsa bundan sonra her sene bu yol takip edilirse 10 yıl sonra asgari ücretlinin eline geçen para yoksulluk sınırına yaklaşır."
"NEDEN ÇİN AŞISI?"
"Salgının etkisi ne yazık ki şiddetli bir şekilde hissediliyor, dünyada aşı ile ilgili yapılan çalışmaları ise yakinen takip etmekteyiz. Fakat burada bazı soruları Sağlık Bakanlığımıza yöneltmek istiyorum. Aşı konusunda niçin Çin menşeli aşı tercih edildi? Bunu kaça alıyoruz? Bu aşıyı satın alma sürecinde hangi şirketler aracılık yaptı? Orada 10 olan burada 15’ mi satılacak yoksa 80 mi bilmek istiyoruz? Niçin şeffaflık yok? Bu sorulara cevap verilmesinin doğru olacağını düşünüyoruz."