Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kritik toplantının ardından açıklamalarda bulundu. Herkesin merakla beklediği aşı sorularına da yanıt veren Bakan Koca, Çin'den gelecek aşılar pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıktığını açıkladı.
Koca ilk etapta 9 milyon kişinin aşılanacağını belirtti.
Koca'nın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
Bu zorluktaki en büyük desteğim sizler oldunuz. Ben her ekrana çıktığımızda umutla dinlenidiz ve destek oldunuz. Beni ailenizin bir ferdi olarak kabul ettininiz. Aziz vatandaşlarım, salgın ortaya çıkanca ülkemizde kendisi tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi karnalık bir tünelin içinde buldu. Biz ilk günüden beri bilimin ışığıyla önümüzü görmeye çalıştık. Ülkemizin her bir ferdini arkamıza alarak elimizde bilimin meşalesi yolumuzu belirlemeye çalıştık.
Tünelin ucunda bir ışık belirince arkamızdakilerin öne doğru atıldığında önden gidenleri ezmeye çalışmasına izdihama sebep olabileceğine şahit olduk. Bilimden vazgeçmeden devam ettik yolumuza. Salgın bizi her anlamda etkiledi. Ülkelerin birbirlerine yardım malzemelerine el koyduklarına şahit olduk. Alışkanlıklarımız değişti. Selamlaşmaktan tokalaşmaktan, toplantılarımızdan okul derslerine kadar tüm hayatımızda değişiklikler oldu.
Bunlar sancılı değişikliklerdir farkındayım. Sürü bağışıklığını ilk uygulamaya çalışan ilk İsveç’te 789, en çok vaka ve vefat sayılarına ulaşan Amerika’da 984, virüste mutasyon iddiasıyla gündeme gelen İngiltere’de 994 kişi öldü. Türkiye’de ise milyon nüfus başına vefat sayımız 216’ya ulaştı.
"İNGİLTERE VAKA ARTIŞINI MUTASYONLA AÇIKLIYOR"
Günlük vaka sayıları dünyadaki ilk Nisan döneminde ilk pik döneminde 80 binlerdeydi. Son günlerde İngiltere gibi ülkeler kontrolsüz vaka artışlarını virüsün mutasyonuna bağlayarak açıklamaya çalışmaktadır. Son günlerde İngiltere gibi ülkeler kontrolsüz vaka artışlarını mutasyonla açıklamaya çalışmaktadır.
Salgın gelişmiş olduğunu iddia eden, geri kalmış olduğunu sanılanı eşitledi. Değerli basın mensupları, ülkemizde de Ekim'in ikinci yarısından itibaren hızlı bir vaka artışı baş gösterdi. Birçok ilimizde yüzde 100’ü aşan vakalarımız oldu.
Hastanelerimiz yoğun bakımlarımız yükü kaldırmada zorlanmaya başladı. HES kodunun tüm alanlarda kullanımı ve toplu alanlarda kısıtlamalar ve kademeli mesai ve kalabalık meydanlar için getirilen yasaklar, sokağa çıkış kısıtlamalar, uzaktan eğitim, açıkta sigara yasağı gibi yaygın genel tedbirler hayata geçirildi.
Valilerimiz, il sağlık yöneticilerimizle yaptığımız görüşmeleri illerin durumlarını anlık olarak kamuoyuyla paylaşmaya takip ettik. Sıkı takiplerle birlikte, günlük vaka sayılarında Gaziantep yüzde 66, Tekirdağ, Bursa, İzmir yüzde 60, Trabzon, Adana yüzde 50, Kayseri Kocaeli yüzde 45, Antalya'da yüzde 30, Mersin'de yüzde 30'a varan düşüşler sağlandı.
"MUTASYON EYLÜL'DEN BERİ MEVCUT"
İstanbul'da vaka sayısında önemli düşüş kaydedilirken, bu poliklinik başvurusuna yüzde 50, yoğun bakımda yüzde 20 yansıdı. Bu günlerde dünya mutasyon haberleriyle yoğunlaşmış durumdadır. Biz de gerekli tedbirleri vakit geçirmeden uyguladık. İngiltere bir mutasyonun olduğunu ve virüsün daha hızlı yayıldığını ilan etti.
Bilinmelidir ki bu mutasyon Eylül ayından beri mevcut. Korona virüs damlacık enfeksiyonla bulaşan bir hastalık ve yayılma hızı oldukça yüksektir. Mutasyon çarpan etkisi yapabilir. Ancak mutasyon ve varyasyonlar düzenli olarak taranmaktadır. Ülkemizde Halk Sağlığı Referans Laboratuvarları bu işi düzenli olarak yapmakta ve gelişmeleri Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirmektedir.
Anlaşılan o ki, İngiltere'deki kontrolsüz vaka artışı araştırılırken Eylül ayından beri var olan mutasyon ilgililerin dikkatini çekmiştir. Türkiye, başından beri tüm gelişmeleri dikkate alarak hastalığı önemseyerek tedbirleri en erken alan ülkelerin başında gelmektedir. Biz bu önlemlerle virüsün Türkiye’ye gelişini üç ay geciktirdik.
Mutasyonlar konusunda düzenli incelemelerimiz sürekli olarak hep devam etti. Virüs daha hızlı bulaşsa da tedbirler en etkili silahımız. Bugün en çok merak ettiğiniz konunun aşı olduğunu biliyorum. Bugünlerde aşı konusunda eksik, hatalı ve haberler yer almaktadır.
Huzurlarınızda bir kez daha neden inaktif aşı tercih ettiğimizi izah etmek istiyorum. İnaktif aşı bilinen en kadim aşı yöntemidir. En basit yöntemiyle virüs uygun ortamlarda çoğaltıldıktan sonra öldürülerek onun vücudu tanıması için enjekte edilmesi yöntemidir. İnaktif aşılar çocukluk yaşı aşılarında yaygın olarak kullandığımız aşı türleridir. Bu aşı türüyle ilk defa bağışıklama amaçlı aşılama yapılmıyor. Bu faydasından emin olduğumuz bir yöntemdir.
Başından beri Türkiye'de klinik çalışması olan kendi insanımızda etkisi gösterilmiş bir aşıyı kullanmak istediğimiz aşıyı kullanmayı beyan ettik. Klinik çalışmaların somut neticelerini bekleyip, harekete geçmek için uğraş verdik.
İnaktif aşımızın faz 3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir. Vaka sayılarının çok hızlı olduğu günlerde çalışmada çok hızlı ilerlemekteydi. Zira aşılanan gönüllülerin ister gerçek, ister plasebo aşıyla aşılansın hastalığa yakalanıp, yakalanmayacağı izlenmektedir.
Kurumumuzda çalışmanın ara sonuçlarını Bilim Kurulumuza sunmuştur. Bilim Kurulumuzun değerlendirmeleriyle aşımızın ülkemizde kullanılması konusunda kendi insanımızda gösterdiği etkiden emin olduk. Artık aşının Türk insanından etkili olduğundan artık eminiz. Bu güzel haberi daha güzel bir haberle desteklemek isterim. Çin makamları da Türkiye'ye gönderilecek olan aşı dozları için onay işlemlerini tamamladılar. Üreticinin depolarında hazır olarak bizden gelecek haberi bekleyen aşılarımız bir aksilik olmazsa Pazar’ı Pazartesi’ye bağlayan gece yola çıkıyor.
İnanıyorum ki bugün milletimizin inanç ve azmi her türlü badirenin üstesinden gelecek büyüklüktedir. Bu güzel haberlerin milletimiz için insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
"İLK AŞAMADA 9 MİLYON KİŞİ AŞILANACAK"
Özellikle aşı takviminde birinci aşamada 9 milyon kişinin olduğunu söyleyebiliriz. Bizim Ocak ve Şubat sonrası elimizde olmasını sözleşme gereği düşündüğümüz 50 milyon aşı olduğunu daha önceden söylemiştim. İlk planda sağlık çalışanlarından başlamak üzere biz mümkün olarak daha kısa bir zaman diliminde Ocak, Şubat ve Mart gibi en geç Nisan olmak üzere yaygın ilk iki hatta üçüncü aşamada olan kişileri aşılamayı hedefliyoruz.
Yoğun bir aşılama olursa başarılı olacağımızı düşünüyoruz. Bu aşılamayı yaparken de yine daha önce ifade ettiğim şekliyle sağlık hizmetlerimizin çok güçlü olduğunu biliyoruz. Aile Sağlığı Merkezlerimiz ve hastanelerimiz kamu üniversite hatta özel hastanelerimiz bu aşılama için kullanılmış olacak. Dolayısıyla aynı ve yaygın bir şekilde Türkiye’nin her tarafında yapılabilmiş olacak. Günde ortalama biz 1,5 hatta 2 milyona kadar aşı yapma imkanımızın olduğunu söyleyebilirim.
İngiltere’de olan birden fazla mutasyonun bir arada görüldüğü ve bulaştırıcılığın daha fazla olduğu şeklinde bizim şuana kadar yaptığımız inceleme ve analizlerde benzer bir mutasyona rastlamadığımızı ama gelecek hafta özellikle daha çok bir tam genom analizi yaparak daha net bir şey söylemek mümkün.
Ön incelemelerimizde bir mutasyon olmadığını gördük. Şuan yeni bir kısıtlama düşünmüyoruz ama ülkelerle ilgili farklı bir konu gündeme gelirse bu kısıtlamalar tekrardan bir araya gelebilir.
Bizim şu dönemde özellikle üzerinde durmamız gereken bulaştırıcılığın artmasıyla birlikte bir araya gelmelerin, kapalı ve kalabalık ortamlarda bir arada olmanın bulaştırıcılığın artışıyla birlikte daha riskli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. O nedenle vatandaşımız kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunmamaya hassasiyet göstermesi ve de maske konusunda hassasiyet göstermesi son derece önemli.
Bizim için özellikle faz 3 çalışmalarına izin verirken Türkiye'deki başarısını bu aşıların, bizim vatandaşımızın üstündeki görerek aksiyom almak istiyoruz demiştim. Biz o dönemde hem pfizer hem Snovak'a faz 3 çalışması için izin vermiştik. 24 merkezde yapılan, bağımsız komite tarafından yakın takip edilen, bu sonuçları görmemiz diğer sonuçlardan daha güvenli olduğu kanaatindeyim. Üç gün önce de Enstitü, yüzde 50’nin üzerinde güvenilirliğinin olduğunu yüzde 90 üzerinde koruyuculuğunun olduğunu söylemişti. Resmi olarak ama daha açıklanmadı.
Fazla gündeme getirilen ve yanlış olarak bilgilendirilen bir konu. Ben kısa şöyle söylemek istiyorum. Biontech aşısıyla ilgili inaktif aşıyı önemsemiştik. En başından beri bu aşıyı geliştiren iki Türk bilim adamımızın olduğu bilim insanlarımızla yakın bir işbirliği içerisinde bu aşının Türkiye’de uygulanmasını istedik en başından beri. Bize söylenen 25 milyon söylenen bir aşının söz konusu olabileceğini 2021 yılı için yılsonuna kadar belki 500 ve 1 milyon gibi aşının da olabileceği ifade edilmişti.
Fiyat boyutuyla herhangi bir problemimiz olmadı. Dünya ölçeğinde daha uygun bir fiyat olduğunu söyleyebilirim.
Bu dönemde aşının üretimiyle ilgili sorumluluk taşımama durumunun sözleşmeye yazılması istendi. Acil kullanım izni olduğu için şu dönemde bu üretimle ilgili bir sorun olma durumunda sorumluluk taşımamayı sözleşmeye konmak istendi. Bununla ilgili bundan yana olmak istemedik. Vatandaşımıza herhangi bir sorun olursa, sorumluluk taşımadığını üretici firmanın doğru olmadığını düşündük. Ben Uğur hocayla 5-6 gün görüştüğümü söyleyebilirim. Sözleşmenin miktarıyla üretimle ilgili bir sorun olduğunda sorumluluk taşıyabileceklerini belirten bir maddeyi koymaya karşılıklı razı olduk.
Yani sözleşme miktarından daha fazla bir sorumluluk taşımama noktasında ısrarlı olduklarını, bunu aşmamızın mümkün olmadıklarını ifade ettiler. Mart ayı sonuna kadar 4,5 milyon ve opsiyonel olarak 30 milyona kadar da en geç Ocak ve Şubat ayında hangi takvimle talep olma durumunda söz konusu olabileceğini de görüşmüş olacağız. Aşının sözleşmesinin detayları belli oldu. Bu gece veya yarın en geç imzalanmış olur. Bu aşının da kullanılmasını sağlamış olacağız.
Biz dünyadan hem daha ucuza Sinovac hem de Biontech aşısı almış olacağız.