Seç bakalım

Bir televizyon programı,

Konuk yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve tarihe geçen o sözler:

"Hani hep hayal edersiniz ya şöyle, ''Bir uyusam da altı ay sonra uyansam'' diye. Bir uyuyun, altı ay sonra uyanın Türkiye''de. Çok farklı noktalara gideceğiz." İçim kıpır kıpır diye anlattığı o "çok farklı noktalar" müthişti. Enflasyon düşüyordu, dolar yerlerde sürünüyordu, dünya bizi kıskanıyordu, milletimiz huzur ve refaha kavuşuyordu. Daha neler neler… Kelimelerle bir şey demiyordu ama satır aralarında kendi bakanlığından önceki iktidarların beceriksizliği fışkırıyordu.

Bu altı ayda uyuyan olsaydı eğer, ne yazık ki yukarıdaki hayalleri değil şu acımasız gerçekleri görecekti, bizler uyumadık ama her gün içimiz acıya acıya bu filmi izledik:

Dolar 11,43 liradan 17,40''lara kadar çıktı. Bir tatil günü(!) operasyonuyla 16,40''lara gerilediyse de altı ay öncesine göre neredeyse yüzde 50 artmış.

Enflasyon yüzde 27,47''den yüzde 73,50''ye geldi. Hem de TÜİK rakamlarıyla…

Türkiye''nin beş yıllık risk primi ise (CDS) 14 yılın rekorunu kırarak 550 baz puandan 850''ye kadar çıktı. Risk primini bile öğrendik milletçe. Uluslararası alanda borç alırken sıfır risk primi olan bir ülkeye göre fazla ödeyeceğimiz FAİZ.

Sayın Bakan''ın konuştuğu gün İstanbul''da 11,62 liradan satılan bir litre benzin, aradan geçen altı ayda yüzde 134''lük artışla 26,27 liraya ulaştı.

Bu tespitlerden sonra "Gerçekten Sayın Bakan, o gün söylediği sözlere inanıyor muydu, yoksa amiyane tabirle toplumun gazını almak için mi kurmuştu o cümleleri?" sorularına cevap ararken iki sonuca ulaştım:

Varsayalım ki gerçekten inanmıyordu ama toplumun gazını almak gerekiyordu. Seçmenleri ümit dünyasında gezdirmek, yapılacak bir şeyi kalmamış iktidarların en sık kullandığı yöntem. Mesela bir Sayın Bakan, çok değil altı ay önce "Göreceksiniz, temmuz ayından itibaren ülkemin ekonomisi öyle bir atağa kalkacak, öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanya''sı, Fransa''sı, İngiltere''si, İtalya''sı ve hele o her şeye burnunu sokan ABD''si de çatlayacak, patlayacak" dediğinde takvimler haziran ayını gösteriyordu. Temmuz ayında ekonomi değil fırlamak, yerin dibine çakılmıştı: temmuzdan aralığa yapılan zamları sıralasan ciltleri doldururdu ama Sayın Bakan hâlâ görevinin başında çalışmaya devam ediyordu.

Vardığım ilk sonuç bu oldu. Galiba Sayın Nebati de aynı yöntemi uyguluyor. Bakın altı aydan beri gözünün ışıltısıyla bize gösterdiği enflasyon hedeflerine… Her ay başka rakam, her ay daha sonraki bir tarih… Gerçi AKP''nin kampında "Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar" diye bir itirafta bulunsa da son söylemlerinde enflasyonun gelecek yıl düşüşe geçeceğini söyleyerek aynı yöntem üzerinde devam ettiğini kanıtlıyor.

 Varsayalım ki gerçekten inanıyordu. Kimlerin nelere inandığını görmedik ki? Koskocaman bir eski belediye başkanı, altı milyar dolarlık jelibon madeninin bulunduğunu iddia etti geçen gün, geçen sene da hâlâ bir ilin belediye başkanı da Lozan''ın gizli maddelerinden söz etmişti ciddi ciddi. Belki bu bakanımızın da "27 Aralık''ta uyusak, 27 Haziran''da gözlerimizi açsak uçmuş, dünyayı kıskandıran bir Türkiye göreceğiz düşüncesi" gerçekten içini kıpır kıpır ediyordu.

İyi de…

2021 Aralık ayı enflasyonunun yıllık bazda TÜFE''de yüzde 13,58, Yİ-ÜFE''de yüzde 19,08 yükseldiğini gören, yıllık rakamların tüketicide yüzde 19,6; üreticide yüzde 43,86 arttığı bilgisine sahip olan,

Aralık rakamlarına yansımaması için ay içinde yapılmayan, 2022 Ocak ayının ilk gecesi onlarca kalemde devlete ait ürünlerde çok sayıda zamma imza atan,

Yakıta, elektriğe, doğal gaza devlet eliyle yapılan zamların devasa rakamlara ulaştığının farkında olan biri 27 Haziran''da çok güzel bir dünyaya ulaşılamayacağını bilmez mi?

Bütün bunları Sayın Nebati''nin bilmemesi mümkün değil.

Durum böyle olunca ikinci varsayımımdan bir türlü sonuç çıkaramadım. Bunun üzerine her zamanki gibi Emekli Öğretmen''i aradım.

"Varsayalım ki Sayın Nebati gerçekten söylediklerine inanıyordu. Durum da ortada. Buradan nasıl bir sonuca ulaşabiliriz?" diye sordum.

"Sana bir sorum var, önce sen benim sorumu cevapla, sonra sıra bana gelsin." dedi ve sordu:

"Sen cumhurbaşkanı olsan, danışmanların sana Hazine ve Maliye Bakanı yapman için iki isim önerse, bunlardan biri Sayın Nebati olsa, diğeri de bakanlık koridorlarında gördükleri ilk bürokrat olsa hangisini bakan olarak atarsın?"

"…"

                                                                              ***

Bu Emekli Öğretmen''e soru soranda kabahat! Derdi beni kocaman devlet sorunlarına bulaştırmak…

"Sen işine bak Emekli Öğretmen! Ben sorduğum sorunun cevabını okurlarımdan alırım."

 

 

 

Yazarlar Haberleri