Selçuk Geçer'in yaptığı piyasa analizine göre, dolar kurunun mevcut değerinin 29 TL gibi göründüğüne rağmen, reel sektörün ve üreticilerin işlem maliyetlerini doların adil değeri olan 50 TL'nin üzerindeki bir fiyat üzerinden belirlediğini ifade etti.
Bu durumun çifte kur etkisi yarattığını belirten Geçer, birçok mal ve hizmetin fiyatlandırılmasında bu değerlerin dikkate alındığını söyledi.
Geçer, yaptığı açıklamada, dolar kurunun gerçek değerinin 50 TL'nin üzerinde olabileceğini ve bu durumun çifte kur etkisiyle reel sektör ve üreticileri olumsuz yönde etkilediğini vurguladı.
Geçer'in bu iddialı çıkışı, dolar kurundaki süregelen değişimlerle ilgili yeni bir tartışma başlatabilir.
Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan başkanlığında gerçekleşen bugünkü toplantısında faiz oranlarını 250 baz puan artırarak yüzde 42,5 seviyesine yükseltti. Bu karar, ekonomistlerin öngördüğü bir gelişme olarak karşımıza çıktı.
Haziran ayından bu yana devam eden faiz artışlarının bir devamı niteliğinde olan bu kararla birlikte, toplamda 7 toplantıda faiz oranı yüzde 8,5'ten bu seviyeye yükselmiş oldu. Kasım toplantısında da parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığı daha önceden belirtilmişti. Ancak, ekonomistler bu faiz artışının ardından Merkez Bankası'nın sıkılaştırma sürecini tamamlayabileceği yönünde öngörülerde bulunuyor.
Ekonomistlerin beklenti anketine göre, politika faizindeki 250 baz puanlık artış, medyan beklentilerle uyumlu bir şekilde gerçekleşti. Ankete katılan ekonomistlerin politika faizi beklentileri yüzde 42,50 ile yüzde 45,00 arasında seyrediyordu.
Önceki ay yapılan toplantıda TCMB, politika faizini beklentilerin üzerinde bir artışla yüzde 40'a çıkarmıştı. Banka, parasal sıkılaştırma hızının yavaşlatılacağını ve bu adımların kısa bir sürede tamamlanacağını açıklamıştı.
Son dönemdeki faiz oranlarındaki gelişmeler şu şekilde seyretti:
Mayıs: 8.5
Haziran: 15
Temmuz: 17.5
Ağustos: 25
Eylül: 30
Ekim: 35
Kasım: 40
Aralık: 42.5.