Dünya gazetesi yazarı ekonomist Şeref Oğuz, bugün kaleme aldığı yazısında, Avrupa’daki gaz krizi ve resesyon durumundan ötürü, “120 bin şirket için en kritik süreç başladı” başlığıyla bazı uyarılarda bulundu.
Şeref Oğuz’un yazısının tamamı:
“Ekonominin döviz üreten şirketleri şimdilerde gözünü Avrupa’ya dikti ve gelişmeleri izliyor. Zira Avrupa, Rusya’nın enerji kıskacında nefes almaya çalışıyor. Bir yandan da enflasyonla başı dertte... Türkiye’de 120 bin ihracatçımız var ekonomimizin akıncıları, Avrupa durgunluğundan etkilenecektir. 2008’deki Küresel Kriz, 2009’da Avrupa’yı vurduğunda Türkiye ekonomisini neredeyse teğet geçmiş ancak ihracatımızın %65’ini ABD ve İngiltere ile birlikte AB’ye yaptığımızdan en büyük darbeyi ihracatçımız yemişti. O sıkıntıyı; “ihracatta eksen kayması” ile hafifletmiş, 280 gümrük bölgesine ihracat yapar olmuştuk. Bu defa durum farklı… 2022 Türkiye’si, 13 yıldan bu yana enflasyonu, kur ataklarını ve makroekonomik verilerde dev bozulmaları yaşadı. Şimdi ihracatçının, döviz üretebilmesi için farklı, özgün ve yeni adımlara ihtiyacı olacaktır. İnovasyon seferberliğiyle kilogram fiyatını 2 $’a çıkarmak gibi…
EURO BÖLGESİ NEDEN RESESYONDA?
Peki, Avrupa durgunluğu savuşturabilir mi? Sanmıyorum. Zira Putin’in Batı ambargolarına doğalgaz misillemesi üzerinden “General Kış” devreye alınıyor ve Avrupa’nın fişi bir bakıma çekilmiş olacak. Goldman Sachs son raporunda bizi etkileyecek olan Euro Bölgesi resesyonunu şöyle özetlemiş: 1-Rusya’dan enerji tedarikinde yaşanan ve yaşanacak sıkıntılar, 2-salgın sonrasında toparlanan hizmet sektörünün yeniden sıkıntıya düşmesi, 3-zayıf küresel ivme ve İtalya’daki siyasi çalkantı… Belli ki Avrupa hem soğuk hem de uzun bir ekonomik kış geçirecek. Bu da bizim 120 bin ihracatçımızı etkileyecek.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Krizden fırsat yaratacak olanlar var mı? Enerji yoğun sektörlerimiz bu krizi fırsata dönüştürebilir. Avrupa’da enerji yoğun çalışan şirketlerin üretime ara vermesi demir çelik, alüminyum, çimento gibi sektörlerimizi canlandırabilir. Bu dönemde Avrupa alternatifi pazarlar yaratabilen, ABD’ye uzanabilen, pazar esnekliği olan şirketler güçlenebilir. Toparlanamayacak olanlar kimler? Yaptığı iş, ihraç ettiği pazar ve ürettiği her ne ise, krizlerin geçmesini bekleye duranlar, kaybedecek. İnovasyon yapmayanlar, işbirliğine gitmeyenler, ABD’ye girmeyi denemeyenler kaybedecek. Bir de AB ile çok yoğun çalışanlar, ciro düşmesiyle oluşacak borç geri ödeme sıkıntılarına çare bulamayanlar…
TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİ MART AYINDA NEGATİFE DÖNEBİLİR
Türkiye her yıl en az %5 büyümek zorunda olan bir ülke… Ancak bu sayede her yıl çalışma hayatına katılan 950 bin gence yeni iş pozisyonları açabiliyor. Fakat yüksek enflasyon, Rusya’nın enerji hamlesi, ülkemizin büyümesini çeyrek çeyrek düşürebilir ve 2023’ün birinci çeyreği sonunda negatife çevirebilir. Negatif büyüme; aslında basbayağı küçülme demek. İşte size büyümeyi negatife götürecek 5 sebep: 1-Geleneksel para politikasından uzaklaşmamız. Heterodoks politikaların olumsuz sonuçları görülmesine rağmen dönülmemesi. 2- Euro/dolar paritesindeki gerileme... İhracatçı sektörlerimizin ciro ve üretim kayıpları... Dış borçların ağırlıklı olarak dolar, gelirlerimizin euro olması. Turizm gelirleri ve yurt dışındaki vatandaşlarımızın getirdikleri dövizin de Euro olması. Dolar güçlenirken Euro’daki değer kaybı. 3-Pasif para politikası ile enflasyonun önüne geçilememesi, öngörülebilirliğin zayıflaması ve yatırım ikliminden uzaklaşmaya başlama. 4-Büyümesini dış finansmana bağlamış ülke olarak finansa erişimin zor ve rekor CDS’li olması. 5- Sorunu önceden görüp tedbir geliştirmek yerine tüm hayati tedbirlerin seçim sonrasına ertelenmesi.”