İHA’da yer alan habere göre, Medicana International İstanbul Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Vedat Turhan, sivrisinek ısırıklarının yaşam kalitesini düşürdüğünü ve kronik hastalıkları olan bireyler için tehlikeli olabileceğini ifade ederek şunları söyledi:
“Asya kaplanı sineği veya literatürdeki adıyla Aedes albopictus; Güneydoğu Asya’ya özgü, gövdesinde ve bacaklarında bulunan beyaz renkli şeritlerle diğer türlerden ayırt edilebilen, kan emici bir sivrisinek türüdür. Bu sivrisinek türü, son 15-20 yıl içinde gerek ticaret gerekse de turizm trendleriyle Avrupa ve Akdeniz ülkelerinde yaygınlaşmıştır. Türkiye’de ise ilk olarak İpsala’da görüldüğü bilinmektedir. Son zamanlarda da Marmara, Ege ve Karadeniz’in kıyı illerinde bu türe rastlanmaktadır. Asya kaplanı sineği yaygın kitleleri etkileyebilen viral ve paraziter enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Bu enfeksiyonlar arasında Batı Nil Virüsü, Sarıhumma, Döngü humması ve Zika virüsü yer almaktadır.
Baş ağrısı ve yüksek ateşe dikkat
Tüm bu hastalıkların yanında sivrisinek ısırıklarında lokal olumsuz etkiler de meydana gelebilmektedir. Yoğun kaşıntı, cilt lezyonları ve alerjik reaksiyonlar Asya kaplan sineği ısırıklarından sonra görülebilmektedir. Sivrisinek ısırıkları önemsiz ve yaz dönemlerinde olağan bir durum olarak görünse de tehlikeli olabilir. Sık yolculuk edenler, bağışıklığı düşük olanlar, diyabeti, böbrek hastalığı, kanseri bulunanlar daha fazla enfeksiyona maruz kalabilir. Sivrisinek ısırığı meydana geldikten sonra ortalama kuluçka süresi sivrisineğin taşıdığı mikrobiyal etkene göre değişmekle birlikte ortalama 2-6 gün arasındadır. Bu süre sonunda ishal, eklem ağrısı, kusma, baş ağrıları ve vücut döküntüleri gibi belirtilere rastlanabilir. Bazılarında nörolojik belirtiler de olabilir. Örneğin yüksek ateş, baş ağrısı, ense sertliği, konsantrasyon bozukluğu, koma, titreme nöbetleri ve felç gibi semptomlar görülürse zaman kaybetmeden uzman bir doktora başvurmak gerekir.
Nane yağı ve çay ağacı yağı koruyor
Sivrisineklerden korunmak gerekmektedir. Açık havada zaman geçirilecekse uzun kollu ama yaz nedeniyle de terletmeyecek ince kumaşlardan giysiler tercih edilmelidir. Sinek kovuculardan faydalanmak gerekir. Fakat bunlardan faydalanmadan önce kimyasal olmayan ve daha doğal ürünler tercih edilmelidir. Doğal yöntemler arasında nane yağı, çay ağacı yağı, karanfil yağı vardır. Bu ürünleri suyla karıştırıp sprey kutularında saklayarak açık yerlere sürerek sinekleri kovmak mümkün olabilir. Evlerde ise sineklikler faydalı olabilmektedir. Cilde dost aromatik yağlar bazı kimyasal ürünlerin etkilerine karşı da koruyucu olmaktadır. Ayrıca sinekler için yol kenarlarındaki ve evlerin civarındaki su birikintileri, saksı diplerindeki su birikintileri, araba lastiklerindeki kalıntı su vb. yerler çok uygun yerlerdir. Mümkün olduğunca bu su birikintilerinden uzak durmak gerekir.
Sivrisinek ısırınca ilk iş su ve sabun
Sivrisinek ısırdıktan hemen sonra ısırılan bölge su ve sabunla yıkanmalıdır. Bunun ardından bölgeyi rahatlatmak ve cilt lezyonlarının önlenmesi için lavanta kolonyası kullanılabilir. Ayrıca siyah ya da yeşil çay poşetleri ısırılan bölgeye uygulanabilir. Aloe vera bitkisindeki jel, elma sirkesi, karbonat ve limon suyunun karışımı da bölgeye sürülebilir. Fesleğen yağı, yulaf ezmesi de sivrinsek ısırığına iyi gelmektedir. Ayrıca eczanelerden alınabilecek kaşıntı önleyici kremler, jellerde fayda sağlamaktadır. Özellikle çocukları, sineklerin ısırdığı yerleri kaşımamaları konusunda uyarmak gerekmektedir. Sivrisinek ısırığında ısırılan bölgeye buz uygulamak da rahatlatıcı olmaktadır.”