4 yaşındaki Asiye’nin -sahiplerinin özel eğitim vererek vahşileştirdiği- 2 pitbull’un saldırısına uğramasının ardından ülke çapında belediyeler sokak hayvanlarını toplamaya başladı.
Toplanan köpekler ya belediyelerin sınırlı imkânlarla oluşturduğu barınaklara ya da bu karda kışta ormana terk ediliyor. Onlarca barınağı gezmiş, bazı barınaklara yapılan gizli baskınlarda bulunmuş bir haberci olarak biliyorum ki barınak demek ‘ölüm kampı’ demek. ‘Bırakalım da insanları ısırsın mı?’ diyeceksiniz. Hayır. Ancak herkesi memnun edecek bir çözüm olmalı. Ne mi o? Sordum.
SORUNU YARATAN BELEDİYELERİN KENDİSİ
Bu konuda hassas ve çözüm odaklı olduğunu yakinen bildiğim HAÇİKO Derneği Başkanı Ömür Gedik’i aradım. “İnan günlerdir o minik kızımıza ağlıyorum.
Kalpten üzgünüm. Acil şifalar diliyorum ailesine ama sence bu acı olayda suçlu köpekler mi yoksa o köpekleri dövüştürmek, çevreye ‘güç’ gösterisi yapmak için saldırganca eğitip, büyüten sahipleri mi?” diye soruyor. Canı gönülden o köpeklerin sahiplerinin adam öldürmeye teşebbüsten yargılanması gerektiğine inanıyorum. Hayvanları hem saldırgan yetiştiriyor hem de tasmasız, ağızlıksız bırakıyorlar.
Gedik, “Dikkat çekmek istediğimiz nokta işte bu. Gelin görün ki şimdi kurunun yanında yaş da yandı. Böyle bir olaydan yola çıkarak sokakta sevgiye ve bir lokma ekmeğe muhtaç hayvanları toplamak gerçekten vicdansızlık, olacak iş değil!” diyerek şöyle devam ediyor:
“Türkiye’de yaklaşık 3 milyon sokak hayvanı var. Bu hayvanları koyacak yeterli barınak ise yok. Yani bu hayvanları toplayıp ne yapacaklar? Bu alenen ölüme terk etmek. Barınağı olan belediyelerin ise mevcut yasaya göre görevi hayvanları kısırlaştırıp, aldıkları yere geri bırakmaktır. Ve yine kanun, ‘Barınaklarda sadece sakat ve bakıma muhtaç hayvanlar kalabilir’ der. O nedenle yapılan ‘toplama’ yasaya göre suçtur.”
Barınak deyince insanlar ‘barınacak sıcak ev’ gibi düşünüyor. Ama maalesef birçok barınakta gerçek bu değil. Gidin bir görün manzarayı! Sorunun çözümü hayvanları toplayıp, barınağa koymak değil; veteriner istihdam etmek, kısırlaştırma yapmak, barınakları düzenlemek, hayvanların para ile satılmak üzere üretilmesini ve hayvan sahiplenenlerin ‘Sıkıldım, bakamıyorum’ diyerek hayvanları sokağa bırakmasını engellemek, sokakta bu kadar hayvan varken de hayvan satışını yasaklamak. Belediyeler görevlerini yapmadıkları için bugün bu sorunu yaşıyoruz yani sorunu yaratan belediyelerin kendisi... Biz devletimiz ile el ele çalışmaya hazırız.”
ÜRETİM VE SATIŞ ACİLEN DURDURULMALI
Dayanışma Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Timur Ugan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘tehlike arz eden tüm köpeklerin toplanması’ yönündeki çağrısının ardından belediyelerin onlarca köpeği topladığını söyleyerek, “Ortada bir yanlış anlama var. Sayın Cumhurbaşkanı bu çağrıyı yaparken hayvanların sokaktan toplanıp, huzurla, sıcak barınaklarda yaşayacaklarını düşünüyor haklı olarak.
Belediyeler maalesef gerçekleri söylemiyor. Türkiye’de şu an 2.5 milyon sokak hayvanı var. 1.389 belediyenin ise sadece 300’ünde barınak, kısırlaştırma ve tedavi imkânı var. Hatta bazılarında veteriner hekim dahi yok. Durum böyleyken belediyeler hayvanları toplayıp ya katlediyor ya da komşu ilçelere gönderiyorlar.
Oysa sokak hayvanlarının kısırlaştırılması ve her ilçeye tedavi merkezi kurulmasının maliyeti 100 bin TL. Üstlerine düşeni yapsalar ortada sorun kalmayacak ama onlar ‘Yok edelim’ düsturu ile hareket ediyor. Esnafın kapısının önünde kuzu gibi yatan, sesi soluğu çıkmayan masum hayvanları topluyorlar” diyor.
TEHLİKELİ İNSAN VAR
Ugan şöyle devam ediyor: “Yasaya yapılan eklemeler ile dediğimizin tam tersi üretim ve satışı teşvik eden kararlar alındı. Üretim çiftlikleri, köpek kaçakçılığı ve internetten satış serbest.
Petshoplar rafa hayvan koyamayacak belki ama üretim çiftlikleri aracılığıyla satışa devam edebilecekler. Hem de sokakta bu kadar çok hayvan varken... Bakın, tehlikeli ırk diye bir şey yoktur, tehlikeli insan vardır. O hayvanlar sahiplerinin elinde birer silaha dönüyor. Siz bir insana eziyet edin, o şekilde eğitin, ondan da canavar yaratırsınız.”