Sözcü Gazetesi yazarı Soner Yalçın, Odatv'nin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik suikast girişimi haberinin perde arkasını yazdı. Soner Yalçın, Ekrem İmamoğlu'na suikast gerçekleştirileceğine dair kendilerine ulaşan belgeyi doğrulattıklarını belirterek, "Birileri bir şeyler döndürüyordu. Susup bekleyemezdik; haberi yazmaya karar verdik" ifadelerini kullandı.
Soner Yalçın'ın Sözcü'de yer alan yazısının ilgili bölümü şöyle
On gün önceydi…
Odatv'ye tek sayfalık belge geldi.
23 Kasım 2020 tarihli “Muhtemel Eylem” başlığındaki İçişleri Bakanlığı belgesinde yazılanlar dehşet vericiydi:
-“DEAŞ” diyordu…
-“Ülkemizde faaliyet gösteren örgüt mensupları” diyordu…
-“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik eylem yapılması yönünde talimat verildiği” diyordu…
Bu belge doğru muydu? Doğrulattık.
İBB yetkilerini hemen uyardım. Ki ben onlara ulaştığımda bilgileri yoktu.
35 yıllık gazeteciyim ve böyle sayısız olayla karşılaştım. Bu sebeple “koruma sayısının artırılması” gibi güvenlik konularında eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ile görüşmelerinin iyi olacağını söyledim. Sanırım görüştüler.
Aldığımız kararla gerek ülkeyi, gerekse İmamoğlu ailesini tedirgin etmemek için haber yapmadık.
Aradan beş gün geçti…
Türkiye gazetesinden Fuat Uğur, “Kılıçdaroğlu suikastla öldürülecek, yerine İmamoğlu geçirilecek” diye yazdı! Tarih: 28 Kasım 2020.
İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere devlet istihbarat kaynaklarına yakın Işıkçılar cemaatinin yayın organı Türkiye gazetesindeki iddia düşündürücüydü. Çünkü:
Elimizdeki belgeye göre, bırakın İmamoğlu'nun CHP'nin başına geçmesi, öldürülmesi söz konusuydu! Yine de… “Siz ne yazıyorsunuz, asıl hedef İmamoğlu” diye yanıt verip polemiğe girmek istemedik. Sustuk.
Bu yazıdan iki gün sonra…
Hürriyet gazetesinden Fuat Bol, “İran'da olduğu gibi, bizde de önemli şahsiyetlere karşı suikast düzenleyebilirler” diye yazdı. Tarih: 30 Kasım 2020.
Fuat Bol yıllarca Türkiye gazetesinde görev yaptı; genel yayın yönetmenliği görevini yürüttü. Yazdıkları hafife alınamazdı.
Yani… Yine bir suikast yazısı vardı. Yine kaynak devlete yakın derin Işıkçılar cemaatinin bir mensubu idi!
Neler oluyordu?
TİTİZ DAVRANDIK
Birileri bir şeyler döndürüyordu.
Susup bekleyemezdik; haberi yazmaya karar verdik.
Ancak:
Şehit MİT görevlisinin haberini yaptığımız için başımıza gelmeyen kalmadı. Bin bir yalanla Odatv'yi kapattılar, Odatv genel yayın yönetmeni B. Pehlivan'ı ve Odatv haber müdürü B. Terkoğlu'nu Silivri zindanına attılar.
Elimizdeki belgeyi yayınladığımızda hukuki ceza almamız mümkün değil. Ve fakat burası Türkiye, yasayı kim umursar? Gerek FETÖ ve gerekse bu iktidarı kullananlar tarafından başımıza getirilmeyen kalmadı.
Şöyle taktik yaptık:
Önce, “Türkiye yine Odatv'yi konuşacak” diye haber yaptık. Özel haberimizi “Saat 20.00'de yayınlayacağız” dedik. Tarih: 1 Aralık 2020.
Bakınız:
Türkiye'nin konuşacağı Odatv özel haberini devletin bilmemesi imkansız. Odatv'nin her adımını takip ettiklerini tahmin etmek zor değil. Hani diyebilirlerdi ki, “Operasyon sürüyor bu bilgiyi yazmazsanız mutlu oluruz.”
Kimseden ses çıkmadı. Saatlerce tek telefon gelmedi.
Haberi dikkatlice yazıp saat 20.00'de yayına girdik. Belgeyi yayınlamadık.
Söylediğimiz gibi Türkiye “İmamoğlu suikastını” konuşmaya başladı.
Sonra çok şaşırtıcı gelişmeler oldu!
DEVLET AKLI
Odatv haberi yayınlandıktan sonra devlet aklı yok oldu!
-Bravo İçişleri Bakanlığı…
-Bravo Emniyet Genel Müdürlüğü…
Diyeceğimize, polisimizi- istihbaratçımızı tebrik edeceğimize ne yaptı devlet aklı:
– “Bu suikast olayı İmamoğlu'nu mağdur gösterir, kelime oyunlarıyla bu haberi yalanlayalım” kurnazlığını benimsedi.
Devlet kafası manevra yeteneğini öyle bir kaybetti ki; alkış alacağı yerde, hakkında şüphe oluşturacak açıklamalar yapıyor.
Canını ortaya atarak bu tür istihbarat bilgilerini toplayan güvenlik görevlilerine yazık değil mi? Bırakın, bu derece önemli çalışma yaptığınız için sizlerle gurur duyalım. Çıkıp kamuoyu karşısına “Bırakın İmamoğlu'nu tek vatandaşımızın teline dokundurmayız herkes rahat olsun” deseydiniz harika olmaz mıydı? Ülke kenetlenmez miydi? Ah şu siyaset…
Bu taraflı kafa korkuttu beni; İmamoğlu için şimdi kaygılanmaya başladım! Siyasetin gözleri nasıl kör ettiğine inanamıyorum…