Türkiye’de yaklaşık 20 bin Tip 1 diyabetli çocuk her gün düzenli olarak şeker ölçümü yapmaya ve insülin hormonunu dışardan iğne ile almaya ihtiyaç duyuyor. Büyük kısmı okul çağındaki Tip 1 diyabetli çocuklar, gün içerisinde sürekli parmaklarını delmek, kan şekerlerini ölçerek, uygun dozda insülin tedavisi olmak zorunda. Okul önlerinde çocuklarının kan şekerlerini ölçmek ve insülin yapmak için saatlerce bekleyen velilerin yanı sıra, Tip 1 diyabetli çocukların da her gün onlarca kere parmaklarını delmek zorunda kalmaları yaşamlarını olumsuz etkiliyor. Oysaki, çocukların ve ailelerin yaşamını büyük ölçüde rahatlatacak bir yöntem; cilt altına yerleştirilen sensör var. Ancak tüm çağrılara rağmen halen SGK kapsamına alınmış değil.
SİVAS VE TOKAT VALİLİĞİ KARŞILIYOR
Milliyet'ten Mert İnan'ın haberine göre, Tip 1 diyabetli çocukların parmaklarını delmeden, cilt altına yerleştirilen sensör sayesinde günde 288 kez şeker düzeyi ölçümü yapılabilmesine olanak sağlayan cihaz için sadece Tokat ve Sivas Valiliği tarafından örnek bir girişim başlatılmış durumda. Her iki valilik, illerindeki diyabetli çocukların 1 yıllık sensör ihtiyacını karşılama kararı aldı. Benzer uygulamanın Kütahya ve Uşak’ta da gündeme gelmesi aileler için umut oldu.
PARMAKLAR DELİNİYOR
Tip 1 diyabet tedavisinde insülin hormonunun yerine konmasının hayati öneme sahip olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Hatun, şu bilgileri paylaştı: “Tip 1 diyabetli çocuklarımızın her yemek öncesi 3 kez ve gece yatmadan önce 1 kez olmak üzere günde en az 4 kez verilecek insülin dozlarına karar vermek için glikoz düzeyini bilmek gerekir. Hatta bazı aileler, çocukların diyabet kontrolü mükemmel olsun diye hem yemek öncesi hem yemekten sonra bazen günde 10-15 kez çocuklarının parmaklarını delerek kan şekerlerini ölçerler. Ayrıca tip 1 diyabetlilerde glikoz bazen beklenmedik şekilde düşer ve bilinç kaybına yol açan şiddetli düşüklükler de olabilir. Bu durumu önceden bilmek, hiç olmazsa hemen glikozu ölçüp gereğini yapmak çok önemli. Son 10 yıldır sensör adı verilen, doku sıvısından, her beş dakikada bir, günde 288 kez, sürekli glikoz ölçen sistemler kullanılmaya başlandı. Birçok aile sensörler sayesinde psikolojilerinin düzeldiğini, normalleşebildiklerini, gece alarmlar sayesinde korkusuz uyuyabildiklerini, çocuklarını güvenle okula gönderebildiklerini, glikoz düşüklüğü ve buna bağlı bayılma korkusundan kurtulduklarını söylüyor.
ARTIK KENDİM DELİYORUM
Sensör ihtiyacı duyan miniklerden biri de 9 yaşındaki E. E., “Her gün parmaklarımı delip, kanımdaki şeker düzeyinin ölçülmesi gerekiyor. Eskiden anne veya babam ölçüm yaparken artık ben de parmak delmeyi öğrendim ama yine de canım yanıyor. Parmaklarımı delmeden ölçüm yapacak cihazlar olursa zorluk yaşamayız” dedi.
Uzmanlar ise günümüzde tip 1 diyabetli çocuklar ile ailelerine yapılabilecek en büyük desteğin, sensörlerin geri ödeme kapsamına alınması olduğunu söylerken, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun ise Milliyet’e yaptığı açıklamada, “30 yıldır diyabetli çocukların doktoru olarak çalışan bir hekim olarak, sensörle glikoz izleminin yarattığı farkı her gün görüyorum ve ülkemizdeki çocukların bunlardan mahrum olmasından büyük üzüntü duyuyorum. Diyabetin farkında olmak önemli ama gerekeni yapmak daha önemli diye düşünüyorum. Başta SGK yetkilileri olmak üzere, ülkemizdeki sağlık otoritelerinin çocukların ve ailelerinin sesine kulak vermesi gerekiyor” dedi.