GÜLSÜM ALPKIRAY / GÜNBOYU
Milyonlarca memur ve emeklisinin merakla beklediği 7. dönem toplu sözleşme görüşmeleri bugün başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndaki ilk toplantı öncesi açıklama yapan Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, "2024 yılına yönelik birinci 6 ay için yüzde 40 artış istiyoruz. Bununla beraber yüzde 10’luk refah payı ilave edilmesini istiyoruz" dedi.
Kahveci, taleplerini şu şekilde sıraladı:
"2024 yılına yönelik birinci 6 ay için yüzde 40 artış istiyoruz. Bununla beraber yüzde 10’luk refah payı ilave edilmesini istiyoruz.
İkinci altı ay için yüzde 30’luk artış talep ediyoruz.
Bu yıla yönelik taleplerimizin toplamının kümülatifi yüzde 100,2’ye tekabül ediliyor.
2025 yılı için birinci altı aya yüzde 20, ikinci altı aya yüzde 20, yüzde 10 refah payı talep ediyoruz.
Taleplerimiz gerçekleşirse, 2024 yılı itibarıyla Ocak-Temmuz arasında en düşük memur maaşı 32 bin 148 lira olacak. Yıl sonu itibarıyla da 41 bine ulaşacak. Yoksulluk sınırının 35 bin liranın üzerine çıktığını dikkate alırsak, bir sonraki yıl itibarıyla yoksulluk sınırına ulaşmış olacağız."
Toplantı sonrası konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın açıklamaları ise şöyle:
Tüm bu başarıların arkasında sayıları 5 milyona yaklaşmış bulunan kamu görevlisi ordumuz bulunmaktadır. Pandemi, deprem, sel gibi olağanüstü afetlerde kamu çalışanlarımızın büyük bir fedakarlıkla çalıştıklarına tanık oldu. Afet durumunda kamu hizmetlerinin ne kadar önemli olduğunu da gördük.
Sizlerin huzurunda büro, bankacılı ve sigortacılık hizmeti, eğitim öğretim ve bilim hizmetleri, yerel yönetim hizmetleri, basın yayın ve iletişim hizmetleri, kültür ve sanat hizmetleri, ulaştırma hizmetleri, tarım ve ormancılık hizmetleri, enerji sanayi ve madencilik hizmetleri gibi hizmet kollarında çalışan kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.
6-7 şubat tarihinde ülke olarak büyük depremler yaşadık. Depremlerin neden olduğu tahribatlar hepimizi derinden etkilemiştir. Devletimiz kayıpların haricinde her şeyin üstesinden gelebilecek güçtedir.
Dünyaya örnek olabilecek büyük bir sosyal dayanışma ile yaralarımızı hep birlikte sardık. Doktorlarımız, hemşirelerimiz, AFAD personelimiz, basın ve medya çalışanlarımız, gönüllülerimiz ile kısa sürede gelişmiş birçok ülkenin altından kolayca kalkamayacağı afetin üstesinden gelmeyi başardık.
"KAMU ÇALIŞANLARINI ENFLASYONA EZDİRMEDİK"
Ekonomiyi yeniden canlandırmak için çalışmalarımız hızla devam ediyor. Toparlanma ve normalleşme sürecine kısa sürede uyum sağladık. Bunu kamu çalışanlarımızla başardık.
Kamu personeli ve sisteminin ülkemizin kalkınma ve büyümesindeki rolünün önemli olduğu bilinci ile, eğitim, sağlık, din hizmetleri ve kamusal alanda personel sayımızı sürekli olarak artırdık. Kamu çalışanlarını enflasyona ezdirmedik.
Birlikte yönetim anlayışı ile karar mekanizmalarında daha fazla kamu personelinin yer almasını sağladık. Türkiye'de kamu sendikacılığında yakaladığımız yüzde 75 örgütlenme oranı gelişmiş birçok ülkenin üzerindedir.
Ülkemizin kamu örgütlenmesinde bugün geldiği nokta büyük bir başarıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması, ülkemizdeki çalışma barışına ve demokrasiye verdiğimiz önemin yanı sıra siz sendikalarımızın önemli katkıları bulunmaktadır.
Her bir kamu görevlimiz gibi kamu görevlilerimizi temsil eden kamu görevlileri sendikamız ve başkanları da bizim için çok değerlidir.
"TOPLU GÖRÜŞMEDEN TOPLU SÖZLEŞMEYE GEÇİLMİŞTİR"
AK Parti hükümetlerimizi döneminde gerçekleştirilen reformlardan biri de demokrasimizin gelişimine yadsınmayacak katkılar sunan, yapılan köklü anayasal ve reformlar olmuştur.
Öncelikle 2002 yılından sonra kamu görevlileri sendikacılığında önemli değişiklikleri hayata geçirdik. En önemlisi kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarının toplu sözleşme ile belirlenmesine imkan sağlayan 2012 yılında yapılan yasal düzenlemedir.
2010 yılında anayasamızdaki düzenleme ile mali ve sosyal hakların belirlenmesinde toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçilmiştir.
Artık bu masada alınan kararlar toplu sözleşme metni olarak kamu personel sistemimizle doğrudan uygulanabilen bir mevzuat niteliğini almış bulunuyor.
Yönetime katılma ve sosyal diyaloğun geliştirilmesi amacıyla kurumsal düzeyde kurum idari kurullarını etkin hale getirdik.
Aday memurlara sözleşmeli ve geçici personele kamu görevlileri sendikalarına üye olma hakkı tanıdık. Kamu görevlileri sendikalarının Türkiye İş Kurumu Genel Kurulu ve Sosyal Güvenli Kurulu yönetim kurulunda temsil edilmesini sağladık.
2002'de 2.5 milyon olan personel sayımız bugün 5 milyonun üzerine çıkmış durumdadır. Niteliksel olarak kamu personel sistemimizi geliştirmeyi hedefledik. Milli gelir artışı ile birlikte bütçeden kamu görevlilerine ayırdığımız payı artırdık. 2002'de personel giderlerinin bütçe içindeki payı yüzde 18 iken bugün bu rakam yüzde 27'yi aşmış durumdadır.
Dünyada yaşanan çatışmalar, afetler, enerji ve emtia fiyatlarındaki yüksek artışlar ülkemizi olumsuz etkilemiştir. Yangınlar, sel ve depremler gibi birçok doğal afet yaşanan ekonomik sosyal sorunların mali yükünü daha da artırmıştır. Hükümetimiz emekçileri, çalışanları, emeklileri enflasyonun tahribatına karşı korumak için bütçe imkanını zorlayarak gerekli adımları atmıştır.
Kamu görevlilerimiz ücretlerinde aylık kat sayı artışı ve enflasyon farkı ile yüzde 17.55 olan artışa ilaveten seyyanen net 8 bin 77 TL'lik refah payı artışı yaptık.
2002 yılında 392 TL olan memur maaşını reel olarak yüzde 266 artışlar 22 bin 17 TL'ye çıkardık. En düşük devlet memuru maaşını temmuz ayında yüzde 86 oranında 2023 yılında kümülatif olarak yüzde 141 artırdık."