Aynı zamanda Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Koordinatörü olan Bilal, AA muhabirine, Türkiye'de ilk başarılı organ naklinin 3 Kasım'a 1975'te yapılmasının ardından 3-9 Kasım'ın bağışa dikkati çekmek amacıyla Organ Bağışı Haftası olarak anıldığını belirtti.
Türkiye'nin canlıdan canlıya nakillerde dünyanın en önemli ülkelerinden olduğuna işaret eden Bilal, ancak aynı durumun kadavradan organ nakli için söylenemeyeceğini ifade etti.
Türkiye'deki sağlık sisteminin, organ nakli altyapısının, her türlü naklin en başarılı şekilde yapılmasını sağladığını dile getiren Bilal, "Türkiye'de böbrek, karaciğer, kalp, akciğer farklı organ nakilleri başarıyla yapılıyor ve son derece yüz güldürücü sonuçlar alınıyor. Ancak canlı vericili nakiller tek başına bütün organ nakli bekleyenlerin ihtiyacını karşılayamıyor. Her hastanın kendisine organ verecek bir yakını olamayabiliyor. Maalesef organ bağışı beklerken hayatını kaybeden hastalarımız oluyor." dedi.
"KADAVRADAN NAKİLLERE İHTİYACIMIZ VAR"
Sağlık Bakanlığının çok güçlü bir ulusal organ doku paylaşım ve dağıtım sisteminin bulunduğunu anlatan Bilal, şöyle konuştu:
"Bu sistem, Türkiye'nin herhangi bir yerinde bağışlanan organın en uygun hastaya en hızlı şekilde ulaşmasını sağlıyor. Tüm organ nakli koordinatörlükleri bu sistem çatısı altında çalışıyor. Bağışlanan organ için en uygun hastayı bulmamız ve başarılı nakli yapmamız son derece kolay. Tek eksiğimiz kamuoyunun organ bağışı konusunda yeterli desteği sağlamaması. Kadavradan nakillere ihtiyacımız var. 2023 yılında beyin ölümü gerçekleşen hastaların yüzde 16'sının organları bağışlandı. Kovid-19 öncesinde bu oran yüzde 27'lere kadar çıkmıştı. Rakamsal olarak yüzde 9 gibi bir fark görünüyor ama bu yüzlerce hastanın sağlığına kavuşamaması anlamına geliyor."
Nilgün Bilal, topluma beyin ölümünü daha iyi anlatmaları gerektiğini dile getirerek, şu bilgileri verdi:
"Beyin ölümü gerçekleştikten sonra organların o kişi için hiçbir faydası olmuyor. Ama o organlar hastalar için yeni bir yaşam anlamı taşıyor. Beyin ölümü tanısı konusunda toplumda endişeler var. Beyin ölümü tanısı konulan kişiler tıbben ölüdür. Yaşamla bağları kalmamıştır. Beyin fonksiyonları geri dönüşümsüz olarak kaybedilmiştir. O nedenle şüphe götürmez bir tanıdır. İnsanlar 'umut kesilmez' düşüncesiyle bazen organlarını bağışlamıyor. Ayrıca hasta yakınları sosyal baskıdan çekindikleri için de bağışlamayabiliyorlar. Dini nedenleri öne sürenler var ama bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığının organ bağışlamaya teşvik edici açıklamaları var."
Bilal, Organ Nakli Haftası dolayısıyla bağışa duyarlılığın artmasını umduklarını, çok sayıda hastanın yaşama tutunması için organ nakli olması gerektiğini sözlerine ekledi.