Son olarak Naci Ağbal döneminde parasal sıkılaşma sürecine giren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB), ekonomik hamleleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla son bulmuş ve yıllardır ekonomi dünyası tarafından yoğun şekilde eleştirilen faiz indirim hamlelerine start verilmişti.
Türkiye, aradan geçen yıllarda "Faiz Sebep Enflasyon Sonuçtur" teorisi ışığında yürüttüğü para politikasının bedelini ağır şekilde öderken, yüksek enflasyon ve gün aşırı zamlar, orta ve alt gelir sınıfının yaşam kalitesini önemli ölçüde aşağı çekti.
ORTAK BEKLENTİ FAİZLERİN YÜZDE 20'YE YÜKSELTİLMESİ
28 Mayıs seçimlerinden sonra klasik iktisatçılardan oluşan bir kadro ile "rasyonel politikalara dönüş" mesajı veren AKP, ekonominin başına Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i getirirken, Şimşek'in talepleri doğrultusunda TCMB Başkanlığına ise Hafize Gaye Erkan getirildi.
Temmuz ayının son günlerinde Erkan'ın yardımcılığına atanan 3 kişi, piyasalar tarafından oldukça olumlu isimler olarak görülse de, Mart ayında yapılacak yerel seçimler ekonomi yönetiminin elini kolunu bağlamış görünüyor. Haziran ve Temmuz aylarında piyasaların beklentisinin altında faiz artırımlarına giderek politika faizini yüzde 17.5'a çıkaran TCMB'nin 24 Ağustos'ta yapacağı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına yönelik beklentiler de şekillenmeye başladı.
AA Finans'ın, piyasada söz sahibi aktörler ile gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından bütün katılımcıların faizlerin artırılacağını tahmin ettiğini belirten bir rapor yayınlarken, dünyanın en ünlü haber ajanslarından Reuters'ın da anketinden faizlerin yüzde 20'ye çıkarılacağı tahmini çıktı.
ALINACAK KARARIN DOLAR KURUNA ETKİSİ NE OLACAK?
Uzman isimler, halihazırda piyasaların 250 baz puanlık bir faiz artırımını fiyatladığını belirtirken, toplantıdan böyle bir karar çıkması durumunda dolar kurunun 27.20 bandında kalmaya devam edeceği görüşünü paylaşıyor.
Buna karşın alınacak sürpriz bir karar ile beklentilerin ötesinde bir faiz artırımı yapılması, dolar/TL paritesinde yeniden 27 liranın altında sarkışlar yaşanmasına neden olabilir. Bu doğrultuda Türk lirasının yabancı para birimleri karşısındaki konumunu belirleyecek temel faktörlerin uluslararası piyasa koşulları ve Eylül ayında açıklanacak Fed toplantısı kararı olacağı düşünülüyor.
KUR KORUMALI MEVDUAT HAMLESİ SORU İŞARETLERİNİ YÜKSELTTİ
21 Aralık 2021 tarihinde hayata geçirilen KKM'nin seçim öncesinde devlet eliyle daha cazip hale getirilmesi, son aylarda havuzda biriken paranın büyüklüğü nedeniyle yeni sıkıntıları ortaya çıkarırken, TCMB'nin talimatlarıyla 20 Ağustos'ta Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğler, KKM'de tasfiye süreci için ilk girişimler olarak yorumlandı.
Bankaları, TL mevduata teşvik için kısıtlayıcı önlemlerle baskılayan Merkez Bankası'nın bu hamlelerin ardından 24 Ağustos'ta açıklayacağı kararda sürpriz yapması beklenmiyor. Ekonomist İslam Memiş, toplantıdan 150 baz puanlık artış kararı çıkmasını beklediğini belirtirken, Ekonomim.com'a konuşan uzman isimlerin faiz kararı hakkında görüşleri şu şekilde...
Gedik Yatırım Baş Ekonomisti Serkan Gönençler, “Enflasyon raporu toplantısının tanıtımında TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın verdiği mesajlar da parasal sıkılaştırmanın sınırlı faiz artışlarıyla devam edeceği, bununla beraber kredi büyümesini sınırlandırmak (özellikle de tüketici kredileri tarafında) adına makro ihtiyati tedbirlere başvurulacağına işaret ediyor. Buna göre, TCMB’nin 24 Ağustos’taki PPK toplantısında maksimum 250 baz puanlık bir faiz artışı beklenebilir. Bununla beraber, yeni PPK üyeleriyle beraber para politikası duruşunda ya da verilecek mesajlarda bir miktar daha şahinleşme ihtimalinden de bahsetmek gerekiyor” dedi. Politika faizindeki sınırlı artışlara karşılık, önümüzdeki süreçte TL mevduat faizlerinde daha yüksek oranlı artışlar görebileceğimizi söyleyen Gönençler, "TCMB’nin iç talebi sınırlandırmak hedefiyle de uyumlu olarak TL mevduatlarda ek ZK artış kararlarına da imza atabileceğini düşünüyoruz " diye konuştu.
YÜZDE 20 SEVİYESİNİN ALTINDA KALABİLİR
Ekonomist Serdar Pazı, beklentilerin oldukça geniş bir yelpazede sıralandığını söyleyerek “Kararlılıkla ama kademeli gibi değişik bir motto ile hayatımıza giren faiz artırım sürecinde, ilk adımda bilindiği üzere 650, ikinci adımda 250 baz puan artırım geldi. Ağustosta da bu seviyeye yakın bir artış bekleniyor. Yıl sonu enflasyonun yüzde 70 gibi bir düzeye yaklaşabileceği öngörüsü, enflasyon beklentilerini çıpalayacak bir para politikasına sahip olamayacağımız düşüncesini maalesef besliyor. Öngörüler, faizde nihai olarak yüzde 25-30 gibi bir yere gelineceği doğrultusunda. Benim beklentim ağustos toplantısında 200 baz puan artırım yapılarak, yüzde 20 bareminin altında kalınması. Ancak gelecek toplantılarda da, artırımlara devam edilecek mesajının alttan verilerek çok güvercin kalınmaması yönünde. Miktarsal sıkılaştırma ve sadeleşme adı altında izlenen diğer politikaların etkisinin maalesef sınırlı kalacağını düşündüğüm için, bu toplantının faiz oranları ile enflasyon beklentilerinin kesin olarak ayrışacağının teyidi niteliğinde olma ihtimali yüksek.”
SIKILAŞMA DIŞINDA BİR SEÇENEK YOK
İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, PPK toplantısında 250 baz puan faiz artırımı gelebileceğini düşündüklerini belirtirken, “Bu toplantıda da yine kademeli faiz artırımı yaklaşımının devam edeceğini düşünüyorum. Para politikası yılsonu tahminimiz yüzde 30 seviyesinde. Metinde özellikle bakacağımız noktalar, cari işlemler hesabındaki dengelenmenin nasıl ilerlediği, enflasyon vurgusunun nasıl olduğu ve mevcut mikro- makro ihtiyati unsurların sadeleşmesine yönelik söylemin nasıl kurgulandığı olacaktır. PPK öncesinde Merkez Bankası bankalara yönelik regülasyonlar açıkladı. Hem Merkez Bankası rezervlerini artırmak hem de KKM’den TL mevduata dönüşe yönelik kararlar geldi. Bugünden yarına keskin bir piyasa hareketi beklemeyiz. Ancak mevduat faizinin nerede konumlanacağı yatırımcıların getirilerini koruma amacıyla vereceği yatırım kararı açısından önemli olacak. Bununla birlikte geçen karar metninde ‘Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir’ ifadesi yer alıyordu. Bunun korunması da oldukça önemli. Çünkü henüz sıkılaşma dışında yapacağımız çok bir seçenek bulunmuyor.”