Türkiye’nin karanlık yüzyılı…

Türkiye’nin karanlık yüzyılı…

2 dönem milletvekilliği yapan bir kişi, “milletvekilliğinden emekli oluyor”…

O ne demek kardeşim, milletvekilliği bir meslek değil ki! Milletin vekili olmak millet adına yürümek, düşünmek hareket etmek, konuşmak ve karar alabilme yetisidir. Ama mevcut vekillere baktığımda görüyorum ki, biz bu vekillerin kulu kölesi, onlar bize Allah’ın lütfu. Bir kendinize gelin arkadaşlar. Bizim oy verdiğimiz vekil dezenformasyon oylamasına, torba yasa görüşmesine neden katılmaz. Neden hakları savunmak yerine profesyonel anlamda yaptığı iş için koşturmaktadır. Madem o iş için böyle önemli bir günde koşturuyor, neden vekillikten emekli oluyor, kendi branşından emekli olmak yerine.

Eksi 59 milyar dolar rezerv ile kapı kapı dolaşan ekonomi kanadı BAE’den beklediğini alamayınca, yastık altındaki dolarlara yine göz dikti. Peki, nereye gidecek bu sevda… Nereye kadar dayanabilecek bu millet bu sefalete bu açlığa.

Ortalama bir gelir düzeyidir Avrupa’da asgari ücret, anlamı şudur; “Bu ücretin altına inmeyelim ki, mağdur olunmasın”… Şimdi bu ülkelerde asgari ücret alan ortalaması %13. Türkiye’de asgari ücret alan kişi sayısının nüfusa yüzdelik oranı %85. Yani asgari ücret ile çalışmasa da, asgari ücret baz alınıyor. Peki, sebep, gerekçe nedir halkın bu denli sefalet yaşamasına. Sebep Ankara’nın vergilerimizle yaşadığı saltanat. Bakın dostlar, insanda bir utanma olur, sıkılma olur, ar olur, vicdan olur. Kirasını ödeyemediği için intihar eden Nevzat abla, oğluna pantolon alamadığı için intihar eden Ali kardeş, Isparta’da soğuktan donan emekli bir amcamız hayat mücadelesi verirken, siz nasıl 3/5 maaş alıp, 15/20 araçlık konvoylarla seyahat ediyorsunuz?

Spor Bakanı, özel uçakla maç seyretmeye gidiyor. Arkadaş aklınız yerinizde mi sizin?

Bu millet, bu denli yaşam zorluğu çekerken, siz bu insanların alın teri ile verdiği vergiler ile saltanat yaşıyorsunuz, bu nasıl bir akıl tutulmasıdır.

Geçen gün ekşi mayalı bir ekmek aldım, fiyatı tam 52 liraydı. Neden, ham maddesi dışarıdan geliyor, yani ithal. Yani dolarla ekmek alıyoruz. Bunu bu millete yaşatmaya kimin hakkı var? Her birisi Avrupa ülkeleri kadar verimli topraklarımız var, neden buralara yatırım yapmak yerine, parayı inşaata yatırdık. Üretim ekonomisinin nimetlerinden faydalanmak yerine tüketim ekonomisinin tahribatını yaşıyoruz.

Dış ticaret açığı 7 ayda 73.6 milyar dolar. Cari açık koşuyor arkadaş, olmayan ülke gelirlerinden dolayı. Artık kurumsal olan Avrupa’dan Türkiye’ye para gelmeyeceği aşikâr, ancak yalvar yakar “15 Temmuz’un şerefsizi” dedikleri BAE’den 8 milyar dolar sukuk parası, 3.5 milyar dolar Eximbank kredisi tanımlandı. 3,5 milyar dolar sadece iki ülke arasındaki ticarette kullanılacak.

Abdülkadir Selvi ve Ahmet Hakan, “Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’dan sonra ülkeye liyakat yağdı” demiş. Kardeşim bundan önce ülkeyi kim yönetiyordu? Burası hacı baba tekkesi mi… Ama onlar bunu ima ediyorlar. Bundan önce ekonomiyi yöneten 3 kişi vardı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, gözlerinden ışık saçan Nebati ve geçen sene cari açık vermeyi hedefleyen hayalci Kavcıoğlu. Şimdi kim var direksiyonda? Sayın Cumhurbaşkanı-Kavcıoğlu ve Şimşek geldi. Bu Kavcıoğlu ve Sayın Cumhurbaşkanına bir serzeniştir.

Kapkara bir Eylül bizi bekliyor. Yatırım tavsiyesi veremesem de, marketten temel ihtiyaç maddelerini aylar oranında almalarını öneririm. Ayçiçeği yağı, kaşar peyniri, tuvalet kâğıdı vs. Kısa vadeli içinde süt ve süt ürünleri…

Şimdi bu noktaya gelen bir ülkede kimse bana “uçtuk, şahlandık” diyemez. Önce siz 2024’te ülkeyi bekleyen barınma krizini nasıl çözeceğinizi düşünün. Önce siz, dünyada petrol fiyatları düşerken, hâlâ ülkemizde neden yükseldiğini düşünün… Dünyada birçok gelişmiş ülkede küsuratımız kadar enflasyon varken, bizim neden bu denli büyük bir pahalılıkla mücadele ettiğimizi düşünün.

Son olarak KKM denen saçma sistem her an ülkenin başına daha büyük bir dert olmaya devam ediyor. 116 milyar dolar karşılığı Türk Lirasına ulaşan mevduatların yükü her geçen gün garibanın sırtına binmeye devam ediyor. En basit örneği, kurdaki 1 liralık bir artış, 116 milyar lira bütçeye gelen ek maliyet demektir. Eğer dolar adil değeri olan 38’e gelirse, ödenecek farklarla, ne olur bu ülkenin sonu sorarım size…

Yazarlar Haberleri