Eğilmez, Türkiye'nin ekonomik gelişmelerine dair kaleme aldığı yazılarında özellikle döviz konusundaki uyarılarını sürdürüyor. Para ikamesinin Türkiye'nin uzun süredir karşı karşıya olduğu bir sorun olduğunu belirten Eğilmez, dolarizasyonun önüne geçmenin tek yolunun enflasyonu düşürmek olduğunu vurguladı.
Merkez Bankası'nın dolar/TL kurunu 30 TL'nin üstüne çıkmaması için milyarlarca dolar sattığını hatırlatan Eğilmez, şimdi ise kurun 30 TL'nin altına düşmemesi için milyarlarca dolarlık alım yaptığını ifade etti.
Türkiye ekonomisinin 2001 krizi öncesindeki duruma benzer bir yöne doğru sürüklendiğini belirten Eğilmez, blogundaki 'Yağmurdan Kaçarken' başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Ulusal para yerine yabancı bir rezerv parayı tutmak, onunla işlem yapmayı tercih etmek anlamına gelen dolarizasyon ya da para ikamesi, Türkiye’nin uzun süredir karşı karşıya olduğu bir sorundur. Enflasyon yüksek olduğu için insanlar, sürekli değer kaybeden Türk Lirası yerine dolar ve euro gibi rezerv paralar üzerinden tasarruf yapmayı tercih ederler. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum değildir. Döviz alışverişini serbest bırakan ama enflasyonu kontrol edemeyen çoğu gelişmekte olan ülkede de benzer bir durum vardır. Dolarizasyonu önlemenin yolu, ulusal parayı istikrarlı hale getirmek, yani enflasyonu kontrol altına almaktır. İç değeri düşmeyen bir ulusal paranın dış değeri de düşmeyeceği için insanlar tasarruflarını yabancı paraya çevirmeyi tercih etmezler ve dolarizasyon dediğimiz olgu yaşanmaz.
Türkiye’de dolarizasyonun seyri 2002’den bu yana şöyle:
2001 krizinden çıktığımızda dolarizasyon oranı %57 idi. Yani bankalardaki her 100 liralık mevduatın 57 lirası yabancı para, 43 lirası ulusal para olarak duruyordu. Kriz sonrasında uygulanan IMF programı ve bazı yapısal reformlarla (bankacılık reformu, kamu mali disiplininin sağlanması ve bütçe açıklarının düşürülmesi) Türk Lirası değer kazanmaya başladı ve insanların geleceğe ilişkin beklentileri olumlu bir hal aldı. 2010 yılına gelindiğinde dolarizasyon oranı %30’un altına gerilemişti. Ancak AB ile ilişkiler ciddiyetini kaybedip Türkiye gerekli yapısal reformları yapmadıkça, dolarizasyon oranı yeniden yükseldi. Bugün itibarıyla kur korumalı mevduat (KKM) hesapları dahil dolarizasyon oranı %55,7'dir.
KKM'nin yalnızca döviz alanında değil, Merkez Bankası'nın bilançosunda da sıkıntılara yol açtığını belirten Eğilmez, "Merkez Bankası 2023 yılında 818 milyar lira zarara uğradı. Bu durumu önlemek için bu kez kuru baskılayarak insanların yüksek faizden yararlanmak amacıyla Türk Lirasına dönmeleri teşvik edildi. Türkler döviz hesaplarını bozarak Türk Lirası mevduata geçerken, yabancı fonlar da carry trade yöntemiyle Türkiye’de mevduat yaparak kazanç sağladı.
Sistem sonunda bu yükü taşıyamaz hale geldi. 2001 krizinden hemen önce IMF’nin isteğiyle sabit kur rejimine çok benzeyen bant içinde dalgalanan bir kur rejimine geçilmişti. Bankalar yabancı fonlarla işbirliği yaparak döviz getirip Türk Lirasına çevirerek faiz getirisi elde etmeye çalıştılar. Ancak sistem bu yükü taşıyamayınca kur patladı ve bankalar battı, Türkiye 2001 krizine girdi.
2021 yılı sonunda faizi düşürerek başlayan büyük bozulmayı durdurabilmek için KKM mekanizması devreye sokuldu. Ancak bu mekanizma da büyük bir sorun haline geldi. Son aylarda KKM'nin yarattığı sıkıntıları çözmek için kuru sabitlemeye yönelerek döviz hesaplarının bozulup Türk Lirası hesaplara dönüşmesini teşvik eden adımlar atıldı. Ülkeye döviz girişi arttı, döviz hesapları bozuldu, Merkez Bankası rezervleri yükseldi. Ancak bu gelişmeler sonucunda kur düşmeye başlayınca Merkez Bankası bu kez döviz satın alarak kurun daha fazla düşmesini önlemeye çalıştı. Bir zamanlar USD/TL kurunun 30’u geçmemesi için milyarlarca dolar satan Merkez Bankası, şimdi kurun 30’un altına düşmemesi için milyarlarca dolar satın alıyor.
Bugün bir bahar havası var gibi görünüyor. Ancak bu bahar havasının geçici ve tehlikeli olduğunu ve bizi büyük bir tehlikeye sürükleyebileceğini söylemek zorundayım. 2001 krizi öncesindeki duruma giderek benziyoruz. Türk Lirasının güçlenmesi elbette iyi bir şeydir ama bu tür geçici çözümlerle elde edilen güç elimizi yakabilir. KKM hatasını carry trade ile düzeltmeye çalışmak, yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak gibidir."