Uzman isimden flaş faiz uyarısı! Doların yükseleceği net tarihi verdi! Vatandaşın yükü daha da artacak

Merkez Bankası'nın dün açıkladığı faiz indirimi kararının yankıları sürüyor. Merkez Bankası geçen yılın son çeyreğinde politika faizinin 5 puan düşürülmesini takiben enflasyon 60 puan artarken ortalama kredi faizleri 10 puana yakın yükseldi. TL’nin Dolar karşısında kaybı ise yüzde 90’a yaklaştı. Olumsuz karne bu kadar netken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Perşembe günkü kararında politika faizini 100 baz puanlık indirimle yüzde 13'e düşürdü.

 Bugünkü köşe yazısında politika faizinin 100 baz puan indirilerek yüzde 14''ten yüzde 13''e çekilmesini yorumlayan deneyimli ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, döviz kurunun yükselmeye devam edeceğini, buna bağlı olan Kur Korumalı Mevduat''ın Hazine ve dolayısıyla vatandaş üzerindeki yükünün artacağını söyledi.   

Enflasyonun da yükselmeyi sürdüreceğini söyleyen Alaattin Aktaş, Dünya gazetesindeki köşesinde, "Şimdi sorsanız, ''Biz bu kararı paramızın değeri düşsün diye almıyoruz ki, kredi faizleri düşsün, piyasa canlansın diye alıyoruz'' denilecektir. Yani piyasayı canlandırma amacıyla kredi faizlerini aşağı çekmenin tek yolu Merkez Bankası faizini düşürmek mi? Öte yandan kur yükselince olacaklar? Onun maliyeti nasıl karşılanacak peki? Kur yükseldi ve muhtemeldir ki daha da yükselecek" ifadelerini kullandı

Aktaş, "Rusya’dan ya da Körfez ülkelerinden dövizi baskılamaya yetecek kadar para gelir mi, bilemem. Diyelim geldi ve biz de bu sayede kurun daha da artmasını önledik. Doları 18’de tuttuk. Peki faiz indirmeseydik de doları bu döviz sayesinde daha aşağı çekseydik daha iyi değil miydi? Dönüp dolaşıp şuraya gelmiyor muyuz; sahi biz bu faizi ne diye indirdik? Ekonomide en büyük bela, pimi çekilmiş bir bomba; kur korumalı mevduat. Kurun daha da yukarı gitmesi, KKM için çok daha fazla ödeme yapılmasını zorunlu kılacak" dedi.

Alaattin Aktaş''ın yazısının tamamı şöyle:

"Merkez Bankası’nın politika faizi bu yıl ilk kez indirildi ve yüzde 14’ten yüzde 13’e çekildi. Enflasyon yüzde 80 dolayında, faiz yüzde 13... “Enflasyon geride kalan, faiz önümüzde uzanan dönemin oranı, o yüzden kıyaslamayı beklenen enflasyonla yapalım” desek, yine olmuyor, yine olmuyor.
Aslında şu düşünce de insanın aklından bir türlü çıkmıyor. Madem faizi düşürünce ekonomi düze çıkıyor, özellikle enflasyon iniyor, niye daha da aşağı çekmiyoruz ki şu oranı. Sembolik bir oran kalabilir, o da yüzde 1’dir. Niye indirmiyoruz oraya?

Gelin şu faizin seyrini kısaca hatırlatalım:

Geçen yılın mart ayında yüzde 19’a çıkarılan faiz, izleyen beş ay sabit tutuldu. Eylül ayından başlayarak dört ay boyunca toplam 5 puanlık indirimle aralıkta yüzde 14’e inildi. Bu yılın ilk yedi toplantısında faiz aynı düzeyde kaldı. Ve nihayet ağustos toplantısına geldik. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun dünkü toplantısından sonra yapılan açıklamada faizin yüzde 13’e indirildiği belirtildi. Hep vurguluyorum; ben artık faiz için “Merkez Bankası kararı” demiyorum; “Merkez Bankası’nın açıkladığı karar” diyorum. Bu da belli ki öyle oldu. Nasıl yorumlanabilir ki? Doğrusu insan bazen ne diyeceğini, ne yazacağını bilemez ya... Durumun özeti bu!

"DÜĞMELER HA BİRE YANLIŞ İLİKLENİYOR"

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamayı okuyorum; faiz indiriminin hangi etkenlerle, hangi gerekçelerle yapıldığı yazıyor; ama doğrusu ben pek anlayamıyorum. Gerçi bunu anlayabilen var mı, onu da bilmiyorum. Bakın faiz indirimine niye gidildiği anlatılırken şu görüşler dile getiriliyor:

“Enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmaya devam etmektedir. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bununla birlikte, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir. Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir.”
Düğmeler ha bire yanlış ilikleniyor Koskoca Türkiye, iktisat teorisi denemeleri yapılan bir ülke konumunda!

"PİYASA İLK TEPKİSİNİ HEMEN VERDİ"

Hani hep yazdım ya, geçen yıl eylülde ilk düğme yanlış iliklendi ve sonrasında tüm dengeler değişti, tüm düğmeler yanlış denk geldi ve gömlek yamuk duruyor, diye... Şimdi bir atlayarak iliklemek durumunda kaldığımız düğmeleri, devamında bu kez iki atlatarak ilikliyoruz. Varın gömleğin üstünüzde nasıl duracağını düşünün! Piyasa ilk tepkisini hemen verdi. Döviz yükseldi. Çünkü faizi indirmekle "Ben ulusal paramın getirisini biraz daha düşürüyorum, yani değerini düşürüyorum” diyorsunuz. Ulusal paranın, yani TL’nin değerinin düşmesi, dövizin bizim paramıza karşı değer kazanması demek. Karar açıklanır açıklanmaz bu oldu zaten. Uzun süredir bir şekilde 18 liranın altında tutulan dolar bu düzeyi aştı. Şimdi sorsanız, "Biz bu kararı paramızın değeri düşsün diye almıyoruz ki, kredi faizleri düşsün, piyasa canlansın diye alıyoruz” denilecektir.

EKONOMİDE EN BÜYÜK BELA...

Yani piyasayı canlandırma amacıyla kredi faizlerini aşağı çekmenin tek yolu Merkez Bankası faizini düşürmek mi? Öte yandan kur yükselince olacaklar? Onun maliyeti nasıl karşılanacak peki? Kur yükseldi ve muhtemeldir ki daha da yükselecek. Rusya’dan ya da Körfez ülkelerinden dövizi baskılamaya yetecek kadar para gelir mi, bilemem. Diyelim geldi ve biz de bu sayede kurun daha da artmasını önledik. Doları 18’de tuttuk. Peki faiz indirmeseydik de doları bu döviz sayesinde daha aşağı çekseydik daha iyi değil miydi? Dönüp dolaşıp şuraya gelmiyor muyuz; sahi biz bu faizi ne diye indirdik? Ekonomide en büyük bela, pimi çekilmiş bir bomba; kur korumalı mevduat. Kurun daha da yukarı gitmesi, KKM için çok daha fazla ödeme yapılmasını zorunlu kılacak. Hatırlatalım; uygulamanın ilk beş ayında yalnızca Hazine’nin ödemek zorunda kaldığı kur farkı 60.6 milyar lira oldu.
Kur arttıkça Hazine’nin yükü de artış gösterecek."

İlgili Haberler

Alaattin Aktaş: Avrupa’dan Türkiye’ye milyonlarca göç bekliyorum
Alaattin Aktaş'tan faiz yorumu: Faizler arttı
Merkez Bankası kararını açıkladı dolar ve euro haftayı böyle kapattı

Ekonomi Haberleri