Buna göre evli eşi çalışan ve 5 çocuklu bir vatandaşın asgari ücreti 4 bin 930 lira seviyesine çıktı. Uzman isimlerden Faruk Erdem ise, "Yüzde 50.4 seviyesinde bir artış oldu. Bu rekor bir artıştır.." ifadelerini kullandı. CNN Türk canlı yayınında açıklamalarda bulunan Sefer Şener ise, "Beklentimiz 4 bin liranın üzerindeydi. Bu gerçekleşti. Asgari ücrette verginin kaldırılmasıyla ilgili bir talep vardı ve bu talebin kalktığını görüyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 7 milyon kişiyi ilgilendiren 2022 yılı için geçerli olacak asgari ücreti açıkladı. Erdoğan, asgari ücretin yüzde 50.44 seviyesinde artırılarak 4 bin 250 TL olduğunu duyurdu. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Faruk Erdem, "Yüzde 50.4 seviyesinde bir artış oldu. Bu rekor bir artıştır. 2015’te bir yüzde 35’lik artış olmuştu. Son 20 yıldaki rekor artıştır. Brüt asgari ücret 5 bin 382 lira 70 kuruş olarak gerçekleşti. Hem işçiye zam yapıldı hem de işveren üzerindeki yük kaldırıldı." ifadelerini kullandı.
"GÖNLÜMÜZDEN GEÇEN YÜKSEK OLMASIYDI"
Prof. Dr. Sefer Şener ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Gönlümüzden geçen yüksek olmasıydı tabi bütçe dengeleri ve işveren üzerine bir maliyet var. İşveren yükü destek sağlanmazsa SGK prim paylarında 5 bin 879 lira oldu. Bunun düz hesap 6 bin lira bir maliyeti var demektir. Yüzde 50’lik artan bir maliyettir bu. Firmaların üzerinde bir etkisi olacaktır. Enflasyon oranlarını göz önüne aldığınızda bütün kamuoyunun tahminlerinin üzerinde verilmiş oldu mantıksal olarak baktığımızda.
İşçi kesiminin de 3 bin 750 ile 4 bin 100 artış yapılacağına ilişkin bir anket yapılmıştı. Verilebilecek rakamı biz 4 bin 100 lira olarak söylemiştik. Bunu asgari ücret olarak değerlendirmemek lazım bu taban aylığıdır. Bunun üzerinde çalışanlara ilave gelecek rakamlar vardır. Bu gelinen rakamlar ışığında biz bunu son derece olumlu karşılanması gereken rakamlardır.
Gördüğümüz kadarıyla hükümetin elini taşın altına koyması asgari ücrette vergi kalktı ama brüt ücret üzerinden vergi kalkmış oldu. SGK prim payları ve işsizlik ödenekleri payı var. Yüzde 15’lik bir SGK prim payı vardır. Bu rakamlar da anlaşılmış ama o kısımlarda bir düzenleme yapılacak. Kalıcı hale getirilecek yüzde 15.5 olan SGK prim payı yüzde 8 seviyesine kalıcı hale getirilecek. En azından işveren üzerindeki 5 bin 879 liralık payın 5 bin 500 seviyesinin altına gelebileceğini düşünüyoruz. Rakamlar uygulanırsa işverene maliyet azaltılmış olacak ki onunla ilgili bir yasal düzenleme yapılacak.
Son dönemde de gündeme gelen stokçulukla fiyatlar üzerindeki spekülatif hareketlerle işlem yapılmaması gerekiyor. Bunlar kısa vadeli önlemlerdir. Kalıcı olarak enflasyonun aşağı gelmesi lazımdır. İlk 3 aydan sonra enflasyonda aşağı yönlü bir ivmelenme olacaktır. Öncelik enflasyonu engellemek olmalıdır.
Enflasyonla ilgili kısımda arz tarafı var toptancıların yapmış olduğu sebze meyve alımlarıyla ilgili kısım var. Cumhurbaşkanı da açıkladı araçlarda dahil bu stok işlemlerinin yapıldığını gördük önlemler alınırsa asgari ücretinde uzun vadede daha faydalı olması fiyatlara yansımaması sağlanabilir. Enflasyon ne zaman indirilirse o zaman bu mücadelelerin hiçbirine gerek kalmayacak serbest piyasa rutin bir şekilde işlemiş olacaktır. Serbest piyasa sisteminde bu müdahaleler yapılıyor devletin düzenleme yetkisi var ve bu yetki kullanılmaya devam edilirse asgari ücretteki maaş artışı kademe kademe fiyatlara yansıtılmış olacaktır."
"GELİR VERGİSİNİN KALDIRILMASI SEVİNDİRİCİ"
Ekonomist Doç. Dr. Yüksel Okşak ise açıklamalarında şu ifadeleri kullandı: "Ben kendi tahminim yaklaşık 4 bin ile 4 bin 500 lira geleceğini belirtmiştim tam bu ikisinin ortasında 4 bin 250 lira açıklandı. Gelir vergisi yükünün kaldırılmış olması sevindiricidir.
Yeni asgari ücret enflasyon üzerinde bir baskı oluşturacak mı oluşturmayacak mı önümüzdeki haftalarda bu tartışılacaktır diye düşünüyorum. Bugün bir faiz kararı da vardı faiz enflasyon hepsi geçişkendir üzerine asgari ücreti de katarak cevap vereceğim.
Küresel gidişat ve içerideki gidişatı değerlendirmemiz gerekiyor. Ciddi yükselen bir enflasyon görüyoruz. Bunun altında da Covid’in getirmiş olduğu kapanmalarda arz ve talep şokları, birkaç ayda ciddi ivme kazanan lojistik maliyetlerinin artmasıdır. Dünyanın aslında bir yükselen enflasyon sorunu vardır. Türkiye bir tercihte bulundu. Bir şeyi tercih ederken başka bir şeyin getireceği avantaj ve dezavantajları terk etmiş oluyorsunuz. Türkiye yüksek faiz ve düşük kur modelini tercih etmedi. Dünyanın ekonomik konjonktürüne bakarak bunu yaptı aslında.
Türkiye bu modelle sıcak parayı tercih etmemiş oldu. Sıcak parayla borç ödeme yolunu tercih etmedi. İthalatı patlatmamak ihracatı da bitirmeme yolunu tercih etti."