Haftalardır bunu dile getiren bağımsız hekimler ve Türk Tabipler Birliği hedef haline getirilirken, yaklaşık iki ay önce “Gerçek hasta sayısı açıklanandan 10 kat fazla” diye yazan Fattih Altaylı, Koca'nın itirafı üzerine bugün yazdığı yazıda çarpıcı bir soruyu gündem getirdi.
Altaylı, "Acaba yeni açılan yollara araç yönlendirdikleri gibi, şehir hastanelerine garanti edilen sayıları mı sağlamaya çalışıyorlar!" diye sordu.
Fatih Altaylı'nın yazısı şöyle:
"Malumun Bakan tarafından ilamı
Sağlık Bakanı takkeyi düşürdü, gerçek ortaya çıktı.
COVİD 19’lu hasta sayıları açıklanırken 29 Temmuz’dan bu yana farklı bir yönteme geçilmiş.
Testi pozitif çıksa bile semptom yani hastalığın belirtilerini göstermeyenler açıklanan hasta sayısına dahil edilmiyormuş.
Bu yetmezmiş gibi belirti gösteren hastaların da testi pozitif çıkmayanları yine hasta sayılarına dahil edilmiyormuş.
Mayıs ayında beri tüm dünya biliyor ki, COVİD 19 hastalarının yüzde 80’i özellikle de genç hastalar hastalığı hiçbir belirti göstermeden atlatıyorlar.
Yani Türkiye’de bu yüzde 80 hasta olarak açıklanan sayılara dahil edilmiyor.
Yine biliyoruz ki, COVİD 19 teşhisinde kullanılan PCR testlerinin güvenilirliği yüzde 60-70 arası.
Yani geri kalan yüzde 20 COVİD’linin de üçte biri bu yolla eleniyor.
Kalıyor yüzde 12’lik bir kitle.
Demek ki, şu anda açıklanan hasta sayısı istatistiki olarak gerçek hasta sayısının yüzde 13’ü.
Yani Bakan Koca’nın son açıkladığı 1400 yeni hasta sayısı aslında 11.000 yeni hasta demek.
Gerisi sayılmıyor.
Peki şu anda yazdığı satırları okumakta olduğunuz fakir bendeniz bunu ne zaman açıklamışım.
Sayın Bakan’dan neredeyse 2 ay önce.
2 Ağustos günü “Gerçek hasta sayısı açıklanandan 10 kat fazla” diye yazmış ve bir gün önce açıklanan 600 hastanın aslında 6000 hasta olduğunu belirtmişim. Bunu söylerken de güvenilirlik konusunda herkese artık açık ara fark atan Prof. Mehmet Ceyhan’ın verilerine dayanarak bir iddiada bulunmuşum.
Yani meseleye biraz bilimsel bakan gözler Bakan Koca’nın bugün açıkladığı “Yöntem değişikliğini” anında fark etmiş.
Buradaki temel sorun şu.
Salgının başlangıcından beri en tehlikeli hasta tipinin “asemptomatik” yani “belirti gösteremeyen hasta” tipi olduğunu tüm bilim dünyası kabul ediyor.
Ve bunlara “süper yayıcı” deniliyor. Çünkü belirti göstermemelerine rağmen hastalığı taşıyor ve yayıyorlar.
Türkiye ise bunları hastadan saymıyor.
Niyesini bilemiyorum.
Acaba yeni açılan yollara araç yönlendirdikleri gibi, şehir hastanelerine garanti edilen sayıları mı sağlamaya çalışıyorlar!"