MURAT BARIN-GÜNBOYU
VAN çocuk işçi sayısının en yüksek olduğu illerden biri... Geleneksel anlamda kölelik hemen hemen her ülkede kaldırılsa da zorla çalıştırma, zorla evlendirilme ve insan ticareti gibi uygulamaları tanımlamak için kullanılan "modern kölelik" belki de en acımasız ve kötü yüzünü çocuklar üzerinde gösteriyor. Özellikle pandemi döneminden sonra ekonomik sıkıntılarla karşılaşan vatandaş, geçimini sağlayabilmek için çocuklarını da sokaklarda çalışmak için göndermek zorunda kaldı. Van’da yaz boyunca caddeler ve sokaklar çocuk işçilerden geçilemez oldu. Kimi mendil sattı, kimi vatandaşı tarttı. Bütün gün bin bir türlü zorlularla karşılaşan çocuklar ekmek parası kazanmak için yaz tatilini dinlenerek değil çalışarak geçirdi. Çocuklardan bazıları kâğıt, mendil ve sigara satarken, bazıları da tartıcılık yapıyor. Günlük 15-20 TL arasında para kazanan çocuklar, sabahın erken saatlerinde geldikleri cadde ve sokaklardan geç saatlerde evlerine dönüyorlar. Sokakta her türlü tehlikeyle karşı karşıya kalan çocuklar, yaşanılanlara aldırış etmeden okulların açılacağı günü bekliyorlar.
EN FAZLA ÇOCUK İŞÇİ TARIMDA!
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO), 2020 yılına ait son verilerine göre 63 milyon kız çocuğu ve 97 milyon erkek çocuk olmak üzere toplam 160 milyon çocuk işgücünde yer alıyor. Bu da dünyada her 10 çocuktan birinin çocuk işçi olduğu anlamına geliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından aynı yıl yayımlanan en güncel rapora göre de, Türkiye''de 5-17 yaş aralığında 720 bin çocuk, işçi olarak çalışıyor. Bu verilerde çalışan çocukların yüzde 30,8''inin tarım, yüzde 23,7''sinin sanayi, yüzde 45,5''inin ise hizmet sektöründe yer aldığı görülüyor. Van’da en fazla çocuk işçinin olduğu alan ise tarım sektörü oluyor.
“VAN’DA ÇOCUK İŞÇİ SAYISI ÇOK FAZLA!”
Çocuk işçilerinin Doğu Anadolu Bölgesi’nde çok olduğunu ve giderek de arttığını söyleyen Van EĞİTİM SEN Başkanı Murat Atabay “ Çocuk işçiler hakkında net bir veri yok elimizde. Çünkü çocuk işçiliği öyle net kayıt altına alınabilecek bir durum değil. Resmi kurumlarda bile böyle bir veri olmadığı için sayıya ulaşma imkânımız da yok. Bizim bölgede özellikle okullar açıldıktan sonra hayvancılıkla birlikte tarımla ilgilenme dönemlerinde ciddi bir oranda okuldan kopuşlar yaşanıyor. Özellikle Mayıs ve Haziran aylarında bu artış meydana geliyor. Hatta Nisan ayı sonlarından başlayarak çobanlık yapmaya gidiyorlar. Van’da tarımla uğraşan çocuklarda ciddi bir oranda artış gözlemliyoruz” dedi.
“ÇOCUK İŞÇİLERİN EĞİTİMİ AKSIYOR”
Çocuk işçilerin çalıştırılması nedeniyle eğitimlerinin aksadığını söyleyen Atabay, “ Bu tür çalışmalar çocukların eğitimini aksatıyor. Onunla ilgili de birçok köy öğretmeni çalışan çocuk işçilere bu noktada tolerans gösteriyor. Köyün yapısını biliyorlar. Eğitim düzeyine baktığımız zaman özellikle hem sene sonu hem de sene başında bir geri kalmışlıkları oluyor. Eylül ayında da çocuklar çok gelemiyorlar ve eğitim anlamında bir geri kalma durumu söz konusu ciddi anlamda oluşuyor. Zaten bu durumda olan çocukların ailelerinin o ekonomik düzeyinden kaynaklı okulla ilgili de bir beklentileri de yok. Çocukların eğitimi noktasında çok ciddi bir destek sağlamıyorlar. Yani bu özellikle mevsimsel olarak çalışan çocuklarda eğitim anlamında bir geri durum söz konusu. Örneğin hem Türkiye üzerinden hem de Van üzerinden bakarsak çocukların çoğu tarım alanında çalışıyor. Dünya genelinde baktığımız zaman. En çok tarım alanında daha çok hizmet sektöründeki ve en sonunda sanayide ağır işlerde çalıştırılan çocukların durumu var. Van''da da yine ağırlıklı olarak dünyadaki genellemeyle doğru orantılı olarak başta tarım ve hayvancılık alanında sonra hizmet sektöründe, daha sonra da sanayi alanında çalışan çocuk işçileri var” ifadelerini kullandı.
“PANDEMİYLE BERABER BU ORAN ARTTI”
Pandeminin gelmesiyle beraber eğitim oranının düştüğünü, çocuk işçilerin ise artışa geçtiğini dile getiren Atabay, “ Pandemi süreci en çok okul terk oranını arttırdı. Çocuk işçi sayısını arttırdı. Çocuk gelin sayısını arttırdı. Yani çocuk işçi sayısı oranında bu anlamda çok ciddi bir artış var. Çocuk işçiliği ne için arttı dersek ekonomik gerekçeler, ailenin ekonomileri daha çok göz önünde bulunuyor. Pandemi sürecinde de özellikle ailelerin ekonomik olarak yaşadıkları sıkıntılar, aile içinde yaşanan psikolojik gerginlikler hem gönüllü hem gönülsüz olarak bazen zoraki olarak çocukları çalışmaya etti. Bu pandemi sürecinde çalışma yaşamına bir şekilde giden çocuklar maalesef daha sonra okullarına devam edemediler. Aile de belki bunun getirisini gördü veya baba bir şekilde iş bulamadı ama çocuk her türlü işte en düşük ücrete bile çalıştırıldığı için birçok alanda belki eve ekonomik bir katkı sağlayabildiği okula göndermiyorlar” şeklinde konuştu.
“EN FAZLA ÇOCUK İŞÇİ ERKEKLER”
Erkek çocuk işçilerin kız çocuk işçilerine oranla daha fazla olduğunu söyleyen Atabay, “Dünya geneline baktığımız zaman yüzde 60 erkek çocuk işçi, yüzde 40 oranında ise kız çocuk işçi çalıştığını söyleyebiliriz. Türkiye''de baktığımız zaman bu oran biraz daha erkek düzeyinde artıyor. Türkiye''de biraz daha sanki yüzde 70 erkek işçi yüzde 30 kız işçi oranında görünüyor. Bu biraz kültürel bakış açısıyla alakalı, aileye yapılan, toplumsal baskıyla alakalı kız çocuklarının işte çalıştırılması noktasında oluşan toplumsal baskıdan kaynaklı böyle olabilir. Yoksa toplumsal baskı olmasa belki kızları da çok eğitime odaklanabilirler ve işin en kötü yanı da çocuk işçileri en düşük ücretle çalıştırılmadır” diye konuştu.
“ÇOCUK OLMAK ÇOK ZOR”
Yaz dönemi bitene kadar okul harçlığını çıkardığını ve okul masrafları için biriktirdiğini belirten M.Ç, “Ben okul harçlığımı çıkarmak için çalışıyorum. Çünkü benim ailemin maddi imkânı çok olmadığı için zorlanıyorlar. Ben de onları zor durumda bırakmamak için okullar tatil olduğu zaman gelip burada çalışıyorum. Ben de ilerde çok büyük bir yerlerde yönetici olmak istiyorum. Çocuk olarak çalışmak çok zor. Ama buna da mecburum. Hayat bu yaşta insan büyük davranmayı gerektiriyor” dedi.
“KÜÇÜK ÜCRETLERLE BİZİ KANDIRIYORLAR”
Kazandığı parayla hem okul harçlığını hem de ailesine destek verdiğini ifade eden Ç.K “Ben daha 10 yaşındayken çalışmaya başladım. Tam 7 senedir farklı işlerde çalışıyorum. Bazen çok zor oluyor çalışma ama mecburum. Aileme destek vermek zorundayım. O da sonra okul harçlımı çıkartma gerekiyor. Okul zamanında ise artan kalan vakitleri ise çalışıyorum. Mecbur olmasam bu işlerde asla çalışmazdım. Çünkü çok küçük ücretlerle bize kandırıyorlar. Bazen çalıştığımız yerlerde bize paralarımızı vermiyor. Birşey diyemiyoruz. Çünkü küçük olduğumuz için bizi çok ses çıkaramıyoruz. Bazen olur bir ya da iki ay ücretlerimizi vermiyorlar. Ben bu sene lise son sınıf öğrencisiyim. Benim üniversiteyi kazanma için kitap ihtiyacım var. Onun için okullar kapandığından beridir tam gün olarak çalışıyorum. Topladığım parayla kendime okul kitapları alacam” açıklamasını yaptı.
“KÜÇÜK YAŞTA ÇALIŞMAK ÇOK ZOR”
Bir kız çocuğu olarak çalışmak zorunda olduğunu belirten S.N, ” Bir kız olarak 12 yaşından beri çalışıyorum. Tam 3 senedir de giyim sektöründe çalışıyorum. İşim biraz zor ama çalışım para kazanmak istiyorum. Ailemde okul olarak hiçbir destek almıyorum. Her şey kendi çabamla kazanıyorum. Ve kazandığım parayla hem aileme hem de okul masrafına veriyorum. Kadın işçi olarak giyim sektöründe çok zorlanıyorum. Evde bende küçük kız kardeşim var. Ailem diyor o da çalışın ama ben izin vermiyorum. Çünkü küçük yaşta çalışmak çok zor. Ben kız kardeşimin okul ihtiyaçlarında karşılıyorum” dedi.
“AİLEME DESTEK ÇIKIYORUM”
Kazandığı parayı ailesine vermek zorunda olduğunu söyleyen B. S ise şöyle konuştu:
“ Aileme sahip çıkmak için çalışıyorum. Benim babamı çok borcu var onu için ben ve küçük kardeşlerimi çalışıyoruz. Bizlerde babama yük olmamak için çalışıyoruz. Kardeşlerimle beraber okul, gıda ya da giyim ihtiyaçlarımızı kendimiz kazanıyoruz. Bazen kazandığımız parayı anneme veriyorum. Annem bizim ihtiyaçlarımız karşılıyor. Kendimize yetebilecek kadar kazanıyoruz.”
“EN ZOR İŞ FIRINDA ÇALIŞMAK”
Fırında çalışmak diğer sektörlerde daha zor olduğunu söylen E.Ç “Ben fırında çalışıyorum. Gerçekten orda çalışma çok zor. Çünkü hem hava sıcak hem de fırın sıcak olunca insan çok zorlanıyor. Fırında aldığımız ekmekleri istenen yerlere götürüyoruz. Arabamız ya da aracımız olmadığı için o ekmekleri taşımak çok zorluyor. Bazen bir saat boyunca yürüyoruz. Ya da koşma zorunda kalıyoruz siparişleri yetiştirmek için. Fırında çalıştığım için bazen üstüm başım hep un oluyor. Eve gidiyorum yorgun olduğum için diyerek uyuyorum. Sabah kalktığımda içinde o unu yüzüme dahi bulaşmış oluyor” sözlerini sarf etti.