HABER MERKEZİ-GÜNBOYU
196Sekiz isimli YouTube kanalında Gör Beni programını yapan Armağan Çağlayan son olarak İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu'nu konuk etti.
Programda Ağıralioğlu'nun İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'le tanışma hikayesinden, babası ve kendisinin 80 öncesi yaşadıklarına kadar birçok konu konuşuldu.
"HEPİNİZ SUSARKEN O KONUŞACAK KADAR CESURDU"
Armağan Çağlayan'ın "Meral Akşener ile nasıl tanıştınız?" sorusunu yanıtlayan Ağıralioğlu, şu ifadeleri kullandı:
"İYİ Parti kurulduktan sonra Genel Başkan (Meral Akşener) davetiyle katıldım. Ben Genel Başkanı İçişleri Bakanı olduğu zamandan biliyorum ama tanışmışlığımız yoktur. Gıyabında ben Meral hanımı hep şöyle bildim; 28 Şubat sürecinde, hafızamızda millet iradesine sahip çıkan bir kaç isim vardı. Rahmetli Hasan Celal Güzel bey, Meral Akşener hanımefendi, Tansu Çiller ve Muhsin Yazıcıoğlu... Bu dört isim bu netameli zamanlarda çok cesur seslerle itiraz ettiler. Ait oldukları yerler başkaydı ama millet iradesine tasallut eden bu dehşetli salvolara karşı inanılmaz itiraz ettiler. O zaman hafızamda Meral hanım şöyle kaldı; Bu zor zamanda bir hanım olarak bu kadar gür sesle itiraz etmek çok büyük kıymetti benim için. O zamandan beri hep derim ki; 'Bu zor zamanda bizi unutmayanı biz de unutmayacağız. Unutursak bize yakışmaz.' Çünkü kendisine yöneltilen onca ithamın altında kaldı mukaddesatçı camia... Zoru görünce herkes sustu, lâl oldu, hiç konuşması beklenmeyen insanlardı Meral hanım ve Tansu hanım. Onlar konuştular. Vefa göstermek zorundayız. Ne zaman gadre uğrasa Meral hanım, hiçbir tanışıklığımız yoktur, elimde kalem varsa kalem, söz varsa söz ile mukabele ederdim. Derdim ki 'Ayıptır, hepiniz susarken o konuşacak kadar cesurdu.' Böyle bir vefa duygusu taşıdım ben iradesine."
"UTANMASAM AĞLAYACAKTIM"
Kamuoyu bilmez, paylaşmayı çok isterim. Genel Başkan'la ilk tanıştığımda beni siyasete davet etme zerafeti beni çok etkiledi. Buna isterseniz kompliman deyin, isterseniz merkez sağda siyaset yapmış birinin mahareti deyin, ne derseniz deyin. Bazıları buna menfi bakabilir ama o bile kıymetli. Ben dedi, rahmetli Turgut Özal'ın çok büyük hizmetler yaptığına inanırım. 20 sene taşıdığı kadro devlet hizmeti gördü, millet hizmeti gördü. Tayyip Erdoğan da siyasete çok genç başladı. O da yanındaki genç kadro ile elinden geleni yaptı ve yaşlandı. Ben dedi Tayyip Bey'in sözünü bitirdiğine inanıyorum. Ben dedi mücadele edeceğim, beraber mücadele edelim. Muvaffak olabilirsem biz kendi iddialarımızla hizmet edeceğiz ama muavffak olamazsak size devletin hizmetini görebilmeniz için 20 yıllık koşu parkı veriyorum dedi. Yani benimle sizin aranızda 20 yaşlık bir fark var, ben sizinle aynı yaşta olmasam taşımakta zorlanırsınız, belki sizi ben de taşıyamam ama ben size abla, anne sayılıyorum. Çok zarif bir davet. Camiamız köşeli alanlarda siyaset yaptığı için ben bu kadar zarafete çok alışkın değilim. Yüzüme vurdu şaşkınlık. Meral Hanım fark etti, yüzünüzdeki ifadeyi değiştirin dedi. Kusura bakmayın, utanmasam şurada kenarda ağlayabilir miyim diyecektim. Biz bu kadar nezakete alışkın değiliz.
"Sonra MHP içerisindeki süreci ve partileşme sürecini takip ettik. Ben Büyük Birlik'te rahmetli Muhsin Başkan'ın vefatından sonra Genel Başkan adayı oldum muvaffak olunamadı sonra arkadaşlarımızla birlikte dağılmayalım diye Sivil İnsiyatif merkezi kurduk. Bizde karınca kararınca memkleketin istikbaline alın teri dökelim dedik. Bu işlerin içerisinde devam ederken Meral hanım parti kurdu. Sonra davet etti. Görüştük ve İYİ Parti'de siyasete başlamış oldum."
"EVİMİZ BOMBALANDI"
Armağan Çağlayan, 80 öncesinde yaşadığı kasabada yaşadığı olayları örnek vererek, Ağıralioğlu'na "Sizin başınıza böyle şeyler geldi mi?" diye sordu.
Ağıralioğlu, Çağlayan'a şu yanıtı verdi:
"Evimiz bombalandı. 80 öncesinde kaplıca işletiyor büyük annem ve dedem. Kaplıcanın yakınında bir köprü var. O köprünün üzerinden ayaklı makinalıyla taradılar kaplıcayı. Dedem yurtdışına gitmek zorunda kaldı. Tehditleri savuşturamayız korkusu vardı. Babam 1 yıl cezaevinde yattı. Ben ufakken babam okulun önünden elleri kelepçeli adliyeye götürülürken ben bakamazdım. Babam öğretmendi, 'Mustafa Hoca geçiyor' derlerdi, ben bakamazdım. (Armağan Çağlayan'ın gözleri dolması üzerine) Sanki içine doğduk o nedenle bende sizdeki etkiyi yaratmadı. Çok normal gelmeye başladı bize. Zor zamanlardı. Mamak'ta babam 22 kilo vermiş işkencede. Büyükannem bu kadar eziyete rağmen, Kenan Evren'e dua ederd, 'Allah razı olsun' derdi. Millet sorardı, 'Oğluna bu kadar eziyet edildi, niye dua ediyorsun' derlerdi. Büyükannem, 'Ben oğlumu morglarda aramaktan bıktım. Hergün birinin cenazesine bakmaktan bıktım. Şimdi en azından dayak yiyor' diye yanıt verirdi.