Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, "Öğretmenleri yenemezsiniz" başlıklı yazısında Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün sırasıyla gittiği okullarda öğretmenlerinin verdiği eğitime değindi.
Özdil ayrıca, 1930 yılında Galatasaray Lisesi'ne gittiği bir ziyaret sırasında Atatürk'ün, tarih-coğrafya sınavındaki gençlere sorduğu 16 soruyu yazdı.
İşte Başöğretmen Atatürk'ün gençlere sorduğu 16 soru:
- Attila'nın Romalılarla harbi sırasında Afrika'dan İspanya'ya geçen ilk Arap rdusu kaç kişiydi? Bunların içinde kaç Türk bulunuyordu? Bu ordu ilk nereye yak bastı? Hangi istikamete doğru gitti? İlk olarak hangi şehri zaptetti?
- Sevr ve Lozan antlaşmalarını mukayese ediniz?
- Akdeniz'in iklimiyle Adalar Denizi'nin iklimi arasındaki farklar nelerdir?
- Devletçilik ve fertçilik nedir?
- Teşrii Kuvvetler ne demektir?
- Kanunlar nasıl yapılır?
- Şimendifer siyaseti nedir?
- Türkiye'de 1914'ten sonra yapılan şimendifer hatları nerededir?
- Batı Anadolu'nun ehemmiyeti nedir?
- Eski medeniyet ne demektir?
- Etilerle Mısırlılar arasındaki muharebeyi anlatınız?
- İlk zamanlarda Asya'daki Türk kavimleri nelerdir? Bunların göç yollarını anlatınız? Asya'nın ortasındaki büyük denizin kurumasını anlatınız?
- Asur ve Akat medeniyetlerini Mısır medeniyetiyle mukayese ediniz?
- Anadolu'daki Türk medeniyetleri hangileridir?
- Eti, Sümer ve Mısır medeniyetlerinden hangisi eskidir?
- Bizdeki reisicumhur seçimiyle Almanya'daki reisicumhur seçimi arasındaki farklar nelerdir?
Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından düzenlenen seminerde Atatürk'e yer verilmediğini hatırlatan Özdil, şunları söyledi:
Evet… 1930 yılı Türkiyesi'nde ortaokul son sınıf öğrencileri işte bu kadar ağır soruları bile cevaplayabilecek donanıma sahipti.
Okuma yazma bile bilmeyen ulus, Atatürk vizyonuyla, sadece yedi yıl içinde işte böylesine çıta yükseltmişti.
Ve, şimdi bakıyoruz…
Milli eğitim bakanlığı, tam da Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerimiz için
“medeniyet bilinci” başlığıyla seminer düzenlemiş.
Milli eğitimin “medeniyet bilinci”nde dini bilgiler anlatılıyor, Abdülhamid
övülüyor, padişahlar anlatılıyor, Tayyip Erdoğan'ın İspanya'yla yürüttüğü
medeniyetler ittifakı bile var.
Tek kelime Atatürk yok.
Kurtuluş Savaşı yok.
Cumhuriyet devrimleri yok.
Yüzyıl önceki geri kafa…
Yüzyıl sonra yine aynı yöntemi deniyor.
E yine, Atatürk'ün sözleriyle hatırlatmak gerekiyor…
“Yokedici zorbalığın pençesindeydik, ağızlar kilitlenmişti, korkunç bir hayale boyun eğmemiz, kul köle olmamız isteniyordu, öğretmenler bunu dimağlara yerleştirmek mecburiyetinde tutuluyordu, ama unutmamak gerekir ki, o baskı altında bile bizi bugünler için yetiştirmeye çalışan gerçek ve fedakar öğretmenler eksik değildi!”