CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasında İsrail’in Filistin saldırılarına değinen Özel, Hamas'ın Filistin halkına da zarar verdiğini ve 7 Ekim'de İsrailli sivilleri hedef aldığını belirtti.
İsrail'in bu saldırıları araçsallaştırdığını ve Gazze'de her gün katliam yaptığını dile getiren Özel, Sosyalist Enternasyonel'de CHP'nin bundan sonra genel başkan düzeyinde temsil edileceğini belirtti. Özgür Özel, ayrıca Sosyalist Enternasyonel'deki bütün liderlere mektup yazdığını söyledi.
Filistin'de yaşananlara dair solcuların sessiz kalamayacağını savunan Özgür Özel, herkese Filistin'deki katliamların durdurulması için gayret göstermeleri gerektiğini belirten bir mektup kaleme aldıklarını duyurdu. CHP'li yerel yönetimlerin de Gazze'ye insanî yardımlarını iletmek amacıyla Filistin'e gitmek için girişimlerde bulunacaklarını açıkladı.
Özel'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Zonguldak'ta 11 mürettebattan henüz haber alınamadı. Mürettebattan birinin cansız bedenine ulaşıldı. Diğerleri için bir mucizeye ulaşmayı ümit ediyor. Ailesine sabırlar diliyoruz.
Yaşanan süreçte iktidar partisi ilk kez iklim krizinin bunlara neden olduğunu söyledi. İklim krizinin varlığını kabul etmek önemli. Ancak hükümetler iklim krizini "doğal afet biz ne yapalım" diyebilecek durumunda değiller.
Deprem olacak afet olacak ancak siz hazırlığınızı yapacaksınız. Kentler mutlaka dirençli olacak. Bunun için iktidarın hazırlık yapması gerekiyor.
CHP BELEDİYELERİNE DİKKAT ÇEKTİ
Merkezi yönetim bizde değil ama dirençli kentler için siz ne yapıyorsunuz diye soranlara cevabımız var. Örnek olarak İBB'den bahsedebiliriz. Bu hafta sonu İstanbul'a metrekareye 30 ila 50 kilogram yağış düştü. Daha önce AK Parti iktidarlarında 40-50 kilogramlık yağışlarda "tarihin en büyük yağışları yapacak bir şey yok" diyorlardı.
2019'da yönetim değişti henüz alt yapıyı yapamadan kış geldi "yer altı geçitlerinde su birikti işte CHP'nin yönettiği İstanbul" dediler. Pandemide Kılıçdaroğlu ile İSKİ'de aldığımız sunumu dün gibi hatırlıyorum. Pandemide trafiğin de olmamasını avantaja çevirerek İstanbul'da bir şeyler yaptık. O günden sonra ilk büyük sınav bu hafta sonuydu. Hepimiz birlikte öyle görüntüler görmedik. Yaşananlar sel, taşkın, hayat kayıpları yerine dünyaca ünlü bir metropole yakışır düzeydeydi. İşte CHP belediyeciliği. Meclis'teki bütün partilere ve iktidara sesleniyorum. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yılında gazilerimizin beklentilerini hep beraber çözmek boynumuzun borcudur. Tüm siyasi partilere açık davette bulunuyorum.
“NUMAN KURTULMUŞ GEREKENİ YAPMIYOR”
Perşembe günü sayın Meclis Başkanı ile bir araya geldik. Meclis Başkanımıza Can Atalay özelinde Yargıtay 3. Ceza Dairesi birkaç yere birden had bildiriyor. Diyor ki Hatay seçmenine seni kimin temsil edeceğine karar veremezsin. Hatay'daki milli iradeye karşı meydan okuması var. Mesele devamında Can Atalay krizini çok aşıyor. AYM'ye diyor ki anayasadan güç alıyorsun ama ben anayasayı tanımam. Meclis'e diyor ki yemine çağırmışsınız salmadım, komisyona çekmişsiniz bırakmadım, ben 600'ünüzü de takmam. Meclis Başkanı'na diyor ki ben karar aldım neden okumuyorsun? diye Meclis Başkanı'na ayar veriyor. Biz tüm bunlarda rahatsızlık duyuyoruz. Numan Kurtulmuş da duyuyor. Ancak Kurtulmuş bu noktada yapması gerekenleri meclis adına tam olarak yapmıyor.
Mesele anayasa krizi değildir. Mesele bir mahkemenin ve ona cesaret veren bir parti genel başkanının anayasayı tanımama krizidir. Mesela bir devlet krizidir. Mesele anayasanın bir sayfanı tanımayayım ses çıkmazsa öbür sayfasını da tanımam deyip yarın Meclis'i de tanımamanın, ülkede anayasasız bir düzeni dayatmanın, belki yarın seçimleri yapmamaya kalkışmanın hesabı içinde olan bir darbe girişimine direnip direnmeme meselesidir.
CHP Recep Tayyip Erdoğan'ın başına geçtiği darbe girişimine direnmeye karar verdi. Grubumuz 280 saattir Genel Kurul salonunu boşaltmadı. Nöbetçi arkadaşlarımız Meclis'i savunuyorlar.
130 milletvekili, kendilerine dayanışmaya gelen muhalefet partisi milletvekilleri ile anayasaya karşı darbe girişimine karşı olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında bu darbeye direniyorlar, direnmeye de devam edecekler.
"HEP BERABER GÖRECEĞİZ"
DİSK'in talebi Türkiye'deki 3.6 milyonu kamuda çalışan toplam 20 milyon çalışan için önemli bir talepleri var. Gelirlerin asgari ücret kadarki kısmi vergiden muaf. Ama vergi dilimleri hesaplanırken asgari ücret hesaba katılıyor. Öyle olunca ocak ayında alınan maaş aralıkta buharlaşıp gidiyor. Bu yöntemle 19 bin 225 TL ocak ayında maaş alan biri aralıkta 17 bin 700 TL alıyor. bin 520 lirası cebinden çalınıyor. DİSK'te diyor ki vergi dilimleri yüzde 15'ten değil, 10'dan başlasın. Asgari ücret arındırılsın. Bundan sonraki süreçte çalışanın cebinden vergi marifetiyle para alınmaya son versin. Biz bunu destekliyoruz. Bunu genel kurula indireceğiz. Genel kurulda kimin emekten yana oy kullandığını kimin de emeğin karşısında bu adeta yan kesicilikle emekçinin cebinden her ay para çaldığını veya buna sessiz kaldığını hep beraber göreceğiz.
Emekli insanca yaşam istiyor. Seçim bitince Erdoğan'ın emekliyle ilgili kaygısı olmadığı ortaya çıktı.
"KARINCA KARDEŞİ VAR O DA CHP"
Erdoğan seçildiğinde ekmek 5 TL bugün ekmek 7 TL. Seçildiği gün asgari ücret 2280 ekmek alıyordu bugün 1629 ekmek alıyor. Seçimden bu yana bir asgari ücret 652 ekmek kaybetti. En düşük emekli maaşı 7500 haziranda 1500 ekmek alıyordu şimdi 1071 emeklinin de maaşından 429 ekmek çaldılar.
Sonra biz memurdan emekliden yanayız diyorlar. Eğer samimilerse aralık ayında asgari ücret belirlenirken bir an önce bu kaybı tamamen telafi eden ve gelecek senenin hak eden artışını yapan bir teklifle gelirler. Bu sene asgari ücret görüşmeleri de en düşük emekli maaşının belirlenmesi de Recep Tayyip Erdoğan için o kadar kolay geçmeyecek. Emekliyi de emekçiyi de karınca gibi ezdirmeyeceğiz. Karıncanın da kardeşi var. O da Cumhuriyet Halk Partisi'dir.
KOBİ'lere ve küçük esnafa ait çeklerde karşılıksız çek çıkma oranı sadece ekim ayına oranla yüzde 100 artmış. Yani iki katına çıkmış. Tehlike ve alarm zilleri esnaf ve KOBİ'ler için onların karşılıksız çıkan çekleri üzerinden büyük bir ticaret hacmi için çalmaktadır.
ÖZEL, 'KARANLIK GÜÇLERE' SESLENDİ
Hrant Dink'in katledilmesinin Türkiye'de yaşattığı dramı 16 yıl sonra bir kez daha hep beraber yaşadık. Derin güçler güvercin katilini serbest bıraktılar.
Samast denen katil, birtakım derin güçlerin (FETÖ’nün maşa olarak kullanıldığını hatırlatalım) derin güçler güvercini katlettiler. Hepimizin gözüne baka baka “Toparlanacağız, hak arayacağız”, “Biz buradayız” dediler. “Biz icap ettiğinde katilimize bile sahip çıkarız” diyorlar.
Kılıçdaroğlu'ndan devraldığımız bu emanet kürsüden, Ecevit'in İnönü'nün Atatürk'ün kürsüsünden o derin güçlere diyoruz ki; Biz buradayız, siz katilinize sahip çıkıyorsanız biz cesur, temiz insanlar birbirimize de bu ülkeye de sahip çıkacağız. Bunu böyle bilin. Size söylüyoruz, biz buradayız, hodri meydan.