Tatlıdil'e göre, sosyal medya kullanımı çeşitli ihtiyaçları karşılayan bir araç haline gelmiştir, bu da iletişimden oyunlara, bilgi edinmeden sadece sörf yapmaya kadar uzanır. İnsanlar, sosyal medya platformları aracılığıyla günlük iletişim fırsatları yakalayabilir ve benzer ilgilere sahip insanlarla etkileşime geçebilirler. Bazı insanlar sosyal medyayı, sosyalleşmekten kaçmak ve sadece izleyici olmak istedikleri bir sığınak olarak görürler. Farklı ihtiyaçları karşılama yeteneği, sosyal medyayı çekici kılar. Bu platformları kullanıcılar için daha çekici kılan şeyler arasında yabancılarla tanışma fırsatı, kendilerini daha görünür kılma potansiyeli ve yüz yüze iletişimden daha iyi bir şekilde kendilerini ifade etme becerisi bulunmaktadır.
Tatlıdil'e göre, internetin sosyal medyayı çekici kılan en etkili dalgası 2003-2004 yıllarından sonra geldi. Myspace'in 2003'te ve Facebook'un 2004'te ortaya çıkmasıyla birlikte, sosyal medya platformları hızla popüler hale geldi ve yaygınlaştı. Bu platformların ortaya çıkmasından sonra, sosyal medya sitelerinin ilk dönemlerinde ve sonraki değişimlerinde yaşananlar, sosyal medyanın insanların yaşamlarındaki rolü hakkında önemli ipuçları sağlamıştır.
Tatlıdil, internet kullanım bozukluğunun dokuz tanı ölçütünü şu şekilde sıraladı:
1. Zihnin sürekli internetle meşgul olması.
2. İnternet bağlantısı olmadığında geri çekilme yoksunluğu belirtilerinin ortaya çıkması.
3. İnternette geçirilen süreye ilişkin tolerans geliştirilmesi.
4. İnternette olmayı kontrol etme girişimlerinde başarısızlık.
5. Problemlere rağmen internet kullanımını sürdürme.
6. İnternet dışında kalan önceki ilgi, hobi ya da eğlenceli aktiviteleri yitirme.
7. Disforik duygu durumunu rahatlatmak veya kaçınmak için internet kullanma.
8. İnternette daha fazla kalabilmek için aile üyelerini vb. aldatma, kandırma.
9. İnternette daha fazla zaman geçirmek için önemli ilişkiler, eğitim veya iş fırsatlarını kaçırma.
Tatlıdil, sosyal medyanın haber ve olayları istenilen zamanda ve anlık olarak takip etme imkanının, diğer kitle iletişim araçlarından farklı olduğunu vurguladı. Bu çeşitliliğin, kişilerin fikir ve düşünce dünyalarını genişlettiğini belirtti. Böylece, sosyal medya kullanıcılarının toplumsal, siyasal ve sosyal konularda fikir sunmalarının veya mevcut görüşleri takip etmelerinin mümkün olduğunu ifade etti.
Gençlerin sosyal medyadaki katılımcıların büyük çoğunluğunu oluşturduğunu belirten Tatlıdil, gençlerin bu platformları iş arama veya yeni iş kurma konusunda da kullandığını dile getirdi. Yapılan araştırmalarda, sosyal medya bağımlısı kişiler hakkında bazı özelliklerin ön plana çıktığını ifade etti.
Narsist kişilerde Facebook ve benzeri platformlara karşı bir bağımlılık eğilimi görüldüğünü belirten Tatlıdil, bunun nedeninin narsist kişilerin kendi hayatlarına ilişkin her ayrıntıyı dünya üzerindeki her şeyden daha önemli bulmaları olduğunu söyledi. Bu sebeple, narsist bireylerin Facebook, Instagram ve TikTok gibi platformlarda kendileriyle ilgili veya kendilerini yansıtan anları anlık olarak paylaştıklarını ifade etti.
Psikolog Tatlıdil, sosyal medya bağımlılığının tedavisiyle ilgili şunları kaydetti:
Tedavide, hem farmakoterapi hem de psikoterapi yöntemleri önerilmektedir. Farmakoterapi yönteminde, antidepresanlar tercih edilmektedir. Bunun yanı sıra, duygudurum düzenleyicileri (lityum, gabapentin, valproat), antidepresanlar ve duygudurum düzenleyicilerinin kombine kullanımı ve anksiyolitikler de kullanılmaktadır.
Ayrıca psikoterapiyle tedavi kapsamında, bilişsel davranışçı terapi ve gerektiğinde aile terapisi gibi yöntemler yer almaktadır. Bu terapiler, bağımlılığın altında yatan düşünce kalıplarını ve davranışları değiştirme, sosyal becerileri geliştirme ve sağlıklı iletişim yollarını öğrenme konularında destek sağlar.
