'Sokağa çıkma yasağı' fiyaskosunun ardından istifa eden anca bir gün sonra vazgeçen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, o günden beri göz önünde fazla görünmüyor. T24 yazarı Mehmet Yılmaz ise bugünkü köşesinde Süleyman Soylu'nun "Dün bize gitme diyenler, yarın hizmetlerim için teşekkür edebilir!" ifadelerine yer vererek "Bu, Erdoğan değilse, başka kim olabilir?" sorusunu yöneltti.
ÇIKIŞI ERDOĞAN'A DOKUNUYOR
Yılmaz'ın "Hiçbir şey olmasa da bir şeyler oldu!" başlıklı köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
Bir gün bile sürmeyen bir istifa çıkışının ardından göz önünden kaybolan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Hadi Özışık’ın Youtube kanalında yaptığı açıklamalar, Soylu ile "Erdoğan yönetimi" arasında bazı sorunların devam etmekte olduğunu düşündürttü bana.
"Erdoğan yönetimi" diye özellikle vurguladım ki bunun doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik bir isyan olduğunu düşünmüyorum.
Erdoğan ile doğrudan siyasi çatışma riskini göze alabilecek bir güç odağı bu partinin içinde barınamaz zaten.
Ancak Soylu’nun çıkışı, dolaylı olarak Erdoğan’a da dokunuyor, burası açık.
Hatırlarsınız, Adana Yüreğir’de Vefa yardımlarının bir kamyona yüklenmesi sırasında çıkan tartışmanın sonucu olarak CHP’li gençlik kolları yöneticisi tutuklanmıştı.
Cumhurbaşkanı, bu olayı "PKK’nın silahla yaptığını, CHP yumrukla yapıyor" diyerek, Van’da Vefa görevlilerine yönelik silahlı saldırı ile aynı kefeye koymuştu.
Yüreğir Kaymakamı da benzeri iddiayı seslendirmiş, çıkan olayın "planlı ve örgütlü bir saldırı" olduğunu söylemişti.
Soylu, söz konusu söyleşisinde tutuklanan CHP’linin "tecrübesizlikten ve heyecandan kaynaklanan bir gençlik hatası olduğunu" söylüyor.
Hatta bir adım ileri de giderek "soğan yüklenirken Kaymakam'ın orada ne işi var" da diyor.
Buna dikkatinizi özellikle çekmek istiyorum çünkü çok ama çok uzun bir süredir ilk kez bir kamu görevlisi, siyasi üstü tarafından, kamuoyunun önünde eleştiriliyor.
"Benim valim, benim kaymakamım, şahsımın memuru" diskuru, kamu yönetimindeki bütün hataların üzerini örten bir şal vazifesi görüyordu.
Mülki idare yöneticileri başta olmak üzere herhangi bir kamu yöneticisini eleştirmek, doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına yönelik bir eleştiri olarak görülüyor, öyle yanıtlanıyordu.
İçişleri Bakanı Soylu’nun bu çıkışı, bu nedenle dikkat çekici ve geleceğe yönelik siyasi hesapları merak edenler açısından not edilmesi gereken bir durum.
Soylu’nun çıkışı bununla sınırlı değil.
Göç Filmleri Festivali nedeniyle düzenlediği online görüntülü basın toplantısında, Suriyeli göçüyle ilgili olarak söylediği şu sözü de dikkatinize getireceğim:
"Böyle büyük bir göç akımı beklemiyorduk!"
Bunu söyledikten sonra "bu sadece bizim için değil, herkes için böyle" diye ifadeyi yumuşatmak da istedi ancak unutmayalım ki Suriyeli göçüne en çok maruz kalan ülke de Türkiye.
10. yılına giren Suriye iç savaşında toplam 5 milyon 600 bin Suriyeli, ülke dışına kaçmak zorunda kaldı. Bunun 3 milyon 590 bini Türkiye’de yaşıyor. Yani Suriyeli mültecilerin yüzde 64’ü, Türkiye’de.
İç savaşın üzerine benzin döküp, göçü kışkırttığımızda Türkiye’nin Suriye politikasını belirleyen politikacılar Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu idi.
Suriye iç savaşının sonuçları ile ilgili olarak birilerini öngörüsüzlükle suçlamamız gerekirse, bunlar Erdoğan ve Davutoğlu’ndan başkası olamaz.
Soylu’nun sözlerinin gideceği adres de orası olmalı!
Bitmiyor, şu sözünü de bir kenara not edelim:
"Dün bize gitme diyenler, yarın hizmetlerim için teşekkür edebilir!"
Bu, Erdoğan değilse, başka kim olabilir?
Onun için diyorum ki istifa olayının ardından, Soylu ile Erdoğan yönetimi arasında "hiç bir şey olmadıysa bile, bir şeyler mutlaka oldu"!
Süleyman Soylu'dan "Hrant Dink Vakfı'na tehdit" açıklaması
İşte CHP'nin kurultaya yetiştirmeye çalıştığı program: Siyaset tarzı açısından damgasını vuracak!
AKP'li Tevfik Göksu'dan adrese teslim ihaleler
AKP'den Perinçek'e çok sert sözler: "Perinçek ve avanesini uyarıyoruz..."
Nevsin Mengü Trump’ı eleştirirken kimlerden özür diledi