İHA’da yer alan habere göre, Prof. Dr. Nurdan Köktürk, “Belki ileride 30 sene sonra mezotelyoma kriziyle karşı karşıya kalacağız. Çünkü halk çok fazla asbeste maruz kaldı. Belli bir süre sonra bu hastalıkları görmeye başlayabiliriz. O nedenle deprem bölgelerindeki enkazları kaldırırken maksimum önlem alınması lazım” ifadelerini kullandı.
Antalya’nın Belek ilçesindeki 5 yıldızlı bir otelde gerçekleşen konferansa 1100 katılımcı ve 300 konuşmacı yer aldı.
134 ayrı oturumda gerçekleşen konferansta 33 bildiri oturumunda Türkiye’de üretilen bilimsel araştırmalar konuşuldu. Panel oturumlarında ise dünya verilerinin paylaşıldığı konferansta toplamda 650 bildiri tartışıldı.
Kongre kapsamında Naci Görür'ün de konuşmacı olarak yer aldığı ‘Deprem ve Akciğer Sağlığı’ oturumda ise birçok önemli araştırma ve konunun dikkat çeken sonuçları da paylaşıldı. Kongre kapsamında halk sağlığı ile ilgili araştırmalar, çalışmalar ve veriler uzmanlar tarafından değerlendirildi.
’30 SENE SONRA MEZOTELYOMA KRİZİYLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ’
Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı Prof. Nurdan Köktürk, kongre ile ilgili detayları paylaştı. Kongrede izlenen araştırmaların toplumu ilgilendiren, deneysel çalışmalarla sonuçlanan bilimsel projelerin yer aldığını belirten Köktürk, ülkenin akciğer sorunlarını ortaya koymak olduğunu, tütün bağımlılığı, tütün kullanımı, elektronik sigara kullanımı, iklim sorununa bağlı olarak hava kirliliği gibi sorunlara değindiklerini anlattı. Prof. Dr. Nurdan Köktürk, “Covid yaşadık. Belki önümüzde yeni pandemiler var. Deprem yaşadık önümüzde bununla ilgili olarak akciğer sağlığını etkileyen sorunlar var. İleride 30 sene sonra mezotelyoma kriziyle karşı karşıya kalabiliriz. Çünkü halk çok fazla asbeste maruz kaldı.” dedi.
ENKAZ KALDIRILIRKEN ÖNLEM ALINMALI
Mezotelyoma, asbest denilen materyale maruz kalan kişilerin 20-30 yıl sonra akciğer zarının bir şekilde kalınlaşarak tümöral oluşumlarla akciğer zarının kaplanması olduğunu söyleyen Köktürk, “Bu çok kötü gidişli bir kanser türü. Bunu şu an görmeyiz ama yıllar gerekiyor oluşması için. Belli bir süre sonra bunları görmeye başlayabiliriz. O nedenle deprem bölgelerindeki enkazları kaldırırken maksimum önlem alınması gerekir. Asbest kaldırımıyla ilgili kılavuzlar var. Bunların uygulanması, enkazlar taşınırken üstlerinin kapatılması, tekrar tozlanmasının önlenmesi gerekir. O bölgede ölçüm yapılmalı. Biz ufak ufak başladık ama bu sadece bizim çabamızla olabilecek bir şey değil. Ulusal politikalarla olabilecek bir şey. Bakanlığın orayı elle sarıp sarmalayıp, bu işi çözmesi gerekiyor. Çünkü bu çok önemli bir sorun. Biz toplu halde hareket etmenin ve ulusal politikaların oluşturulmasının çok önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz” diye konuştu.
TÜTÜN ÜRÜNLERİ ÇOCUKLARIN GÖZ HİZASINA KADAR İNDİ
Türk Toraks Derneği'nin kurucularından Prof. Dr. Elif Dağlı, kongrede sigara satış noktalarındaki ihlaller hakkında bilgi verdi. Sigara satışının artması durumunda tüketimin de artığını, bu doğrultuda hastalıkların da artığını belirten Dağlı, sigara satış noktalarının son derece az sayıda, kısıtlı ve denetimli olması gerektiğini vurguladı. Türkiye’de 2008’de çıkan kanun gereğince, satış noktalarında reklam unsurlarının bulunmaması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Elif Dağlı, “Sigaraların işletmenin dışından görülmemesi, tek bir yerde sergileniyor olması ve işletmede 18 yaşının altındakilere satışı yasaktır belgesinin bulunması gerekiyor. Bunun dışında da Türkiye’de ruhsatlandırılmayan, yasal olmayan tütünlerin de satılmaması gerekiyor. 2015 yılından beri özel bir metot kullanarak, İstanbul’da ticaretin yoğun olduğu 4 ilçenin aynı bölgelerini çizerek geziyoruz ve onları raporluyoruz. 2015 ile 2022 arasında bu işletmelerde görülen ihlalleri izledik. Sonunda gördük ki, sigara satış noktalarındaki reklam ihlalleri giderek arttı ve bu sene tavan yapmış bir durumda. 18 yaşının altındakilere satışı yasaktır levhalarının hepsinin kalktığını, yasal olmayan ürünlerin rafların üzerinde yer aldığını gözlemledik. Bunların içerisinde kaçak sigaraların, elektronik sigaraların, pufbarların, nikotin yüzeyi yüksek maddelerin alenen sergilendiğini görüyoruz. Satış raflarının çocukların göz hizalarının üzerinde olması lazım. Çocukların içeriye girdiğinde şeker ve çikolataların yanında sigara görmemesi gerekir ama bu 2020 yılından beri tamamen kaldırıldı. İşletmelerin yüzde 96’sında sigaralar çocukların göz hizalarında sergileniyor. Bu bütün yasaların ihlalidir. Sigara ve tütün ürünleri, elektronik sigaralar akciğere en fazla zarar veren ürünlerdir. Buna çok hızlı bir şekilde dur demek lazım” dedi.
ERİŞİM KOLAYLIĞINA TEPKİ
Pufbar olarak bilinen tek kullanımlık elektronik sigaralara değinen Dr. Pınar Bostan ise satışının yasak olduğunu fakat genç ve çocukların pufbarlara olan erişiminin kolay olduğunu anlattı. Bu ürünleri internette arama motorunda aratıp, e ticaret sitelerinin içeriklerini incelediklerini anlatan Bostan, “Pufbar satışı yapan 65 e-ticaret sitesine ulaştık. 40’a yakın pufbar markası pazarlanmaktaydı. 750’ye yakın aroma ve çeşit vardı. Hepsi farklı görüntülerde rengarenk, farklı aromalarda pufbarlar. Aslında satın alması çok kolay. Cazip kılabilecek kampanyalar sunuyorlar. Yüzde 65’inde daha sağlıklı olduğu vurgusu var. 65 site içerisinde sadece 4 tanesinde 18 yaş uyarısı vardı. Onlarda da 18 yaşının üzerinde olduğunuzu sadece sanal olarak belirtmeniz yeterli. Erişim çok kolay. Genç ve çocuklar için yüksek nikotin bağımlılığı açısından giriş kapısı olan bu ürünlerin yasamız gereği satışının ve pazarlamasının kesinlikle yasak olmasını ve denetimin yapılıp bu e-ticaret sitelerinin kapatılmasını talep ediyoruz. Satış noktalarında da bu ürünleri görmek mümkün. Çocukların göz hizasında şekerler ve çikolatalarla rengarenk bir şekilde sunulmakta. Hepsinin yasağa uygun bir şekilde satış ve pazarlanmasının engellenmesi ve sıkı denetim yapılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.